Avrupa’da işçi olmak için geçici olarak evlilik yapmanın hükmü nedir? 


  • Oluşturulma Tarihi : 10.12.2020 07:36
  • Güncelleme Tarihi :

Evlenmek mutluluk ve kalıcılık üzerine kurulmalıdır. Dahası bu evlilik akdi yapılırken belli bir sure için yapılmamalıdır. Belli bir zamana dayalı olarak yapılan evlilik akdi muta akdi olduğundan caiz değildir. Dolayısıyla şehevi hisleri tatmin etmek veya dünyevî menfaatler sağlamak gibi maksatlarla, geçici evlilik, dinen caiz değildir. Evlilik gibi, yuva kurmanın ve neslin devamını sağlayan kutsal bir akdin basit çıkarlara alet edilmesi dinen doğru olmayan bir davranıştır. 

Buna göre maddî bir menfaat elde etmek için veya Avrupa’nın bir ülkesinde oturma izni almak için veya işçi olabilmek için anlaşmalı evlilik yapmak dinen caiz değildir. Ama ortada böyle bir niyet yoksa yani temiz halisane duygularla evlenmeye karar verilmiş ise kadın Yahudi veya Hıristiyan olması halinde bir sakınca yoktur. 

Mülteci kabul edilmek için Müslüman olmadığını söyleyen kimsenin imanı zarar görür mü? 

Küfrü yani dinden çıkmayı gerektiren ifadelerin telaffuzu halinde dinden çıkılmış olur. Bu şekilde dinden çıkan kişinin, dini hükümlere göre, eşiyle aralarındaki nikah bağı da kopar. Ancak, zorlanarak küfrü gerektiren sözleri söylemek zorunda kalan kişiler, bu hükmün dışındadırlar. Nitekim Kur’an-ı Kerim Nahl süresi 106. ayetinde: “İmandan sonra Allah’a karşı küfre saparak, -kalbi imanla mutmain olduğu halde zorlananlar hariç-, küfre sinesini açan kimseler üstüne muhakkak ki, Allah’tan bir gazap iner ve kendilerine büyük bir azap vardır” buyrulmuştur. 

Ayetten anlaşılan, küfrü gerektiren sözlerin isteyerek bilinçle söylenmesi halinde dinden çıkılacağı, ancak, kalbi imanla dolu olduğu halde zor ve baskı sonucu bu tür sözleri söyleyenin dinden çıkmayacağıdır. 

Zorlama, fıkıh dilinde: Bir kimseyi tehdit ve korkutma ile rızası olmaksızın bir sözü söylemeye veya bir işi işlemeye mecbur bırakmaktır. Tabi zorlayanın, o işi yaptırmaya muktedir olması da şart koşulmuştur. 

Avrupa’da işçi ya da mülteci olabilmek maksadıyla, Müslüman olmadığını söylemek zorlama ile ilgili hükümler mevcut olmadığından bu sözlerin söylenmesi caiz değildir. Zira kişi kendi iradesi ve seçeneğiyle bu sözleri söylediğinden imanı hafife atmış ve böylece imanına zarar vermiş olur.

Affedilmeyen bir günah var mı?

İslam dini, inanç, ibadet ve muamelat olmak üzere üç kısımdan oluşur. İnanç kısmını inkar etmek yani imanının altı esasından birini Allah’ı, Peygamberi… inkar etmek küfürdür dinden çıkmadır. Diğer konularda haddi aşmak ise günahtır. İçki içmek, namaz kılmamak, yalan söylemek… gibi.

Kişi kafir olmadıkça günah işlemekle dinden çıkmaz. Küfür dışında günah işleyen kişi, ne kafir ne de münafık olur, imandan çıkmaz. Ama günahkar olur. İşlediği günahın büyüğüne göre de asi olur.  Bu anlamda ibadet ve muamelat kısmında işlenen günah insanı kafir yapmaz günah işlendiğinde tövbe etmek gerekir. Tövbe edildiğinde de günahın işlenmemiş gibi affedileceğine inanırız.  Çünkü Allah, Kur’an-ı Kerim’de günah işleyenleri  “Ey iman edenler, samimi bir tövbe ile Allah’a dönün” (Tahrim, 66/8)  hitabı ile tövbeye ve halis bir pişmanlığa çağırmaktadır.

İmanlı olmak kaydı ile işlenen günah tövbe edilmekle silinir ama dinden çıkmayı gerektiren bir fiil işlenmişse yani Allah, Peygamber, Ahiret, Kader… inkar edilmişse bunun tövbesi öncelikle tekrar imana ve İslam dönmek için iki şahadeti getirmektir. Ondan sonra tövbe ve istiğfar etmektir.

Var olan kul hakkını affettirmek için de tövbe etmek yetmez. Çünkü tövbe etmekle kul hakkının sorumluluğundan kurtulmaz. Bunun için de hak sahibinin hakkını ödemek ve helalleşmek gerekir. 

Günün Ayeti

“Şüphesiz insanların Allah’a ibadet etmeleri için yeryüzünde kurulan ilk mabet, Mekke’deki mübarek, bütün âlemlere hidayet ve nur kaynağı olan  Kabe’dir. Orada apaçık nice alametler, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya giren emniyet içinde olur. Gücü yeten, imkân ve yol bulan insanlar üzerinde, Beytullah’ı haccetmeleri, Allah’a bir kulluk borcudur.

Âl-i İmran, 3/96-97.

Günün Hadisi

“Şüphesiz ki Allah, verdiği nimetinin eserini kulunun üzerinde görmekten hoşlanır.”

Tirmizî, “Edeb”, 54.

Günün Sözü

Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını sananlar babalarının yemesi ile doyacağını zannedenler gibidir. 

İmam Gazali

Günün Duası

Allah’ım bugün bizi bela, musibet ve acı haberler ile imtihan etme.

Bunları biliyor muyuz?

Amel-i Kesir Nedir?

Namaz kılan bir insanı dışarıdan gözlemleyen bir kişide, bu kimsenin namazda olmadığı izlenimini verecek her hangi bir davranışta bulunması amel-i kesirdir. Meselâ, namazda saç ve sakalı taramak.

Günün Nüktesi

Sana Ne Oldu?

Üsâme İbni Zeyd şöyle dedi:

Resûlullahı şöyle buyururken işittim:

“Kıyamet günü bir adam getirilir ve cehennem ateşine atılır. Bağırsakları karnından dışarı çıkar ve onlarla birlikte değirmen döndüren merkeb gibi döner durur. Cehennem halkı onun yanına toplanırlar ve derler ki:

– Ey filân! Sana ne oldu? 

-Sen iyiliği emredip kötülükten nehyetmez miydin? 

O kişi de:

–Evet, iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım, münkerden nehyederdim, fakat kendim yapardım, der.” 

Buhârî, “Bed’ül-halk,” 10.

Avrupa’da işçi olmak için geçici olarak evlilik yapmanın hükmü nedir? 
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık