2

Çocukların nafakalarından sadece baba mı sorumludur?


  • Oluşturulma Tarihi : 09.06.2020 06:15
  • Güncelleme Tarihi :

İslam hukukunda kız, erkek fark etmeksizin ki bütün çocukların nafakalarından baba sorumludur. Annenin nafaka sorumluluğu yoktur. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevi babanın babasına, o da yoksa diğer akrabaya düşer.
Baba küçük çocuklarına, çalışıp kazanacakları çağa gelinceye kadar bakmağa mecburdur. Çocuklar için belirlenecek nafakalar, onların yaşlarına ve babalarının servetine uygun ve yeterli miktarda olmalıdır.
Kız evladın, kendine yetecek malı yok ve evli de değilse nafakası babasına aittir. İster bakire olsun isterse dul olsun, fark etmez.
Kişinin imanı artar ya da eksilir mi?
İman inanılması gereken hususlar açısından artmaz ve eksilmez. Bir kimse, iman esaslarının tümünü kabul edip de, bir ya da birkaçına inanmazsa, iman etmiş sayılmaz. Bu durumda, iman gerçekleşmediğinden, artması ve eksilmesi söz konusu değildir. Ancak güçlü ve zayıf olmak açısından farklılık gösterir; kiminin imanı kuvvetli, kiminin zayıftır.
İmanda bu çeşit farklılığın bulunduğuna Kur’an-ı Kerim’de işaret edilmiştir: “Herhangi bir sure indirildiğinde, içlerinden (alaylı bir şekilde) ‘bu hanginizin imanını artırdı?’ diyenler olur. İman etmiş olanlara gelince, inen sure onların imanını artırmıştır.” (Tevbe 9/124); “O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.” (Fetih 48/4); “Allah’ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların (mü’minlerin) imanlarını artırır.” (Enfal 8/2)
Buna göre kişi günah işleye işleye imanını zayıflatmaktadır. Aynı şekilde kişi hayır işleye işleye ibadet ede ede de imanı artar.
Vaktinden önce kılınan namaz geçerli olur mu?
Namaz kılmada esas olan ezanın okunması değil namaz vaktinin girmiş olmasıdır. Yani bir namaz vakti girmişse ezan okunmamış olsa dahi o namaz kılınabilir. Aynı şekilde bir namaz vakti girmemişse ezan okunsa dahi kılınmaz. Mesela hoca yanlışlıkla sabah namazı vakti girdi diye ezan okursa ve vakit girmemişse velev ki ezan okunmuş olsa dahi namaz kılınmaz kılınsa da geçersizdir. Çünkü vakit girmemiştir.
Aynı şekilde namaz vakti girmişse ama herhangi bir nedenden dolayı ezan okunmamışsa namaz vakti girmiştir.  Kişi namazını kılabilir.
Baldız, yenge veya enişte ile tokalaşmak dinen caiz mi?
Baldız, yenge, enişte gibi yakınlar her ne kadar birbirine akrabalık anlamında yakınsa da dinen birbirlerine ebediyen haram değildir. Bunların birbirlerine haramlıkları geçicidir. Yani bunlarla evlenmek hala, teyze, dayı ile evlenmek gibi kesin ve ebedi değildir.
Durum böyle olunca bu kişilerle tokalaşmak dinen caiz değildir. Bu kişilerle tokalaşmak dinen hiç tanımadığımız bir bayanla tokalaşmak gibi yasak ve haramdır.
Günün Ayeti
“Hiç bir günahkar, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiç bir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz.”
 (Fatır, 35/18).
Günün Hadisi
“En hayırlınız, kendisinden hayır  umulan ve şerri dokunmayacağı hususunda emin olunandır; en şerliniz  de kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de emin olunmaya kimsedir.”
Tirmizî, “Fiten”, 76.
Günün Sözü
Başkasından kötü söz işitmek istemiyorsan kimseye kötü söz söyleme.
İmam Gazali
Günün Duası
Allah’ım bugün bir gönül kırmadan ve haram yemeden evimize dönmeyi nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Sadr-ı Evvel Nedir?
Hz. Peygamber efendimiz, sahabeleri ve onlardan sonra gelen tabiunun yaşadığı asır demektir.
Günün Nüktesi
Zararını Ben Ödeyeceğim...
Şeyhülislam Molla Fenari, Bursa kadısı iken bir adam pazardan bir at satın almıştı. Fakat alış-verişten döndüğü zaman atın hasta olduğunu fark etti. Atı alıp sahibine iade etmek için geri götürmeye karar verdi. Tam yola çıkmıştı ki, bu atı hasta olduğunu bile bile satan adamın onu geri almak istemeyeceği, parasını iade etmekte zorluk çıkarabileceği aklına geldi.
– En iyisi önce kadı efendiye gidip durumu izah edeyim. Atın hasta olduğunu bilirkişiye tespit ettireyim, ondan sonra adamın kapısına gideyim. Böyle yolu yordamıyla gidersem itiraz edemez, diye düşündü. Yolunu değiştirip önce mahkemeye gitti.
Fakat mahkemeye gittiğinde görevliler ona:
-Molla Fenari bugün mahkemeye gelmeyecek. Yarın gelirsen onunla görüşürsün, dedi. Adam ertesi gün tekrar gelmek üzere evine döndü. Fakat hasta at o gece öldü.
Adam bu duruma çok üzüldü. Çünkü artık ölü bir atı iade etmenin imkanı yoktu. Parası da yanmıştı. Yine de “Kadıya durumumu anlatsam bana bir yol gösterir mi?” diye ümit ederek ertesi gün olanları Molla Fenari’ye anlattı.
Mola Fenari, mağdur adama:
– Senin zararını ben ödeyeceğim, dedi.
Adam bu işe şaşırmıştı.
– Niçin siz ödeyeceksiniz? Atın alım satımıyla hiçbir ilginiz yok ki? dedi.
Molla Fenari ise:
– Eğer sen dün makamıma geldiğinde ben yerimde olsaydım, o zaman duruma müdahale eder, atı geri verir, paranı iade ettirirdim. At da sahibinin elinde ölmüş olurdu. Ama yerimde olmadığım için at senin evindeyken öldü. Şimdi adama ölü atı iade etsem, adil olmadığımı iddia eder. Madem benim yerimde olmamam senin zararına sebep oldu, öyleyse benim bu zararı ödememe en uygunudur, dedi ve adama atın parasını ödedi.

Çocukların nafakalarından sadece baba mı sorumludur?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık