Sayfa Yükleniyor...
Göz değmesi diye bir şey vardır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifte: “Kendisinin veya Müslüman kardeşinin bir şeyi, bir kimsenin hoşuna gidince ona bereketle dua etsin. Çünkü göz değmesi haktır.” Buyurmaktadır. Bir başka hadis-i şerifte de: “Her kim hoşuna giden bir şey görürse: Maşallah, la kuvvete illa billah, derse ona göz zarar vermez.” Şeklinde buyurmaktadır. Buna göre göz değmesi vardır. Bu göz değmesinden nazardan korunmak için Allah’a sığınılmalıdır, ondan yardım dileyip ona ibadet edilmelidir. Bunun yanında Ayet-el Kürsi, Nas, Felak, İhlâs surelerini okumak da bu göz değmesine karşı iyi bir kalkan olur.
Namazın kılınmadığı caiz olan vakitler var mı?
Hiç bir şey iş, ticaret, görev, meşgale ve mazeret mümini namazdan alıkoyamaz. Yani namaz her hal ve şartta kılınmalıdır. Hatta bu ulvi görevin yerine getirilmesi için dinimiz her türlü kolaylığı sağlamıştır. Mesela: Su bulamayanlar teyemmüm ederek.
- Yolcular, dört rekatlı farzları ikişer rekat olarak,
- Zaruret ve ihtiyaç halinde öğle le ikindi, akşam ile yatsı namazlarını öğle veya ikindi, akşam veya yatsı vaktinde birleştirerek,
- Ayakta durmaya güçleri yetmeyen hastalar oturarak, buna da güçleri yetmeyenler, yatarak namazlarını kılabilirler.
- Daha da ötesi yatarak da namaz kılamayanlar işaret ile kalp ile kılabilirler.
Buna göre dinin direği ve her Müslüman farz olan namaz ibadeti her zaman ve her şartta eda edilmek zorundadır. Fakat kadınların özel halleri, akıllı olmamak gibi durumlarda kılınmaz.
Kulluk görevini ihmal eden kimsenin anne babası bundan sorumlu olur mu?
Çocuklar reşit oluncaya kadar ana-baba kendisine düşen görevleri yerine getirmekten sorumludur. Buluğ çağından sonra sorumluluk herkesin kendisine aittir. Dolayısıyla baliğ olmuş bir çocuğun günahından Anne ve babanın bir vebalı yoktur. Günah ve vebal olmamakla beraber ebeveyne düşen görev güzel öğüt ve sözlerle daima onlara rehberlik etmeleridir.
Boşanmanın dinen şakası olur mu?
İslam fıkhına göre, bazı değerlerin şakası olmaz. Nikah, Boşama, Ridde gibi. Nitekim Hazret-i Peygamber bir hadisi şeriflerinde mealen şöyle buyurmaktadır. “Üç şeyin ciddisi de ciddidir. Şakası da ciddidir. Nikah, talak ve dinden dönme.” Bu ve benzeri nassları dikkate alan İslam bilginleri şakayla da olsa nikahlanmak, boşanmak veya İslam’dan dönmeyi söyleyen kimsenin üç durumu da geçerli olacağına karar vermişler. Buna göre kişi şaka ile de olsa hanımını boşarsa, boşanma geçerli olur. Öyleyse bu değerlerle asla şaka yapmamamız lazım.
Günün Ayeti
Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Nisa, 4/36.
Günün Hadisi
“Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbulü, insanın evinde kıldığı namazdır.” Buhârî, “Ezân”, 81.
Günün Sözü
İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez. Kızılderili Sözü
Günün Duası
Ya rabbi bugün bana dünya ve ahretle ilgili yanlış bir karar verdirtme.
Bunları biliyor muyuz?
Râvi kime denir?
Duyduğu veya gördüğü bir sözü, bir işi, bir olayı başkasına haber veren kimsedir. Hadis ilminde ise, Hz. Peygamberin hadîs-i şerîflerini, metin ve senedi (nakledenleri) ile birlikte aktaran kimsedir.
Günün Nüktesi
Kazaya Rıza…
Gazali, İhya’u-Ulumiddin kitabında anlatır: “Rivayete göre gece-gündüz ibadetle meşgul olan büyüklerden bir zata, gece rüyasında cennetteki komşusu gösterilir. Bakar ki dağda koyunlarını otlatan bir çoban cennetteki komşusu. Merak edip gündüz çobanı görmeye gider. Cennette kendisine komşu yapan amelini öğrenmek ister. Ancak çobanda farklı bir hal göremez de sorar: “Üç gündür incelediğim halde sende farklı bir özellik göremedim. Acaba bilmediğim gizli bir halin mi var, der?” Çoban şöyle cevap verir, “Benim farklı bir amelim yoktur. Ancak şöyle küçük bir halim var” diyerek sıkıntı ve zorluklara karşı gösterdiği sabır ve tahammül tavrını anlatır: “Ben der, bolluk verdiğinde Rabb’imden nasıl razı olursam, darlık verdiğinde de öyle razı olurum. Hatta hastalık verse sıhhat istemem, fakirlik verse zenginlik talep etmem. Neyi layık görüyorsa onu ben de uygun bulur gönülden razı olurum, asla şikâyete yönelmem.” Misafir zat cevap verir: “Sen buna küçük amel mi diyorsun?” Buna Rabb’imizden gelen “kazaya rıza hali” derler. Böyle kazaya rıza duygusuna sahip olan insanlardan Rabb’imiz o kadar razı olur ki, onu cennetine layık kul olarak kabul eder. Şimdi anladım Rabb’im dağ başındaki bir çobanı neden cennetliklere komşu olmaya layık gördüğünü. Yani ‘kazaya rıza’ halini.