2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 05.05.2015 07:36
  • Güncelleme Tarihi :

İnsanın başına gelen her şey bir kader midir?

Kader ve kazaya inanmak iman altı esasından birisidir. Hayatta başımıza gelen her şey amma iyi amma kötü amma hayır amma şer her şey bir kader içerisinde tecelli etmektedir. Ancak kişi başına gelen herhangi bir olayda kaderi bahane ederek, kendisini sorumluluktan kurtarmaya çalışmamalıdır.

Kişi, “Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, bu şekilde takdir edilmiş, ben ne yapayım? “ diyerek, günah işledikten sonra ya da yanlış yapıp suç işledikten sonra da kendisini suçsuz gösteremez, kaderi mazeret olarak ileri süremez. Çünkü bu fiiller, insanlar böyle tercih ettikleri için, bu seçime uygun olarak Allah tarafından yaratılmışlardır.

Burada dileyen, tercih eden, isteyen kuldur; yaratan da Allah’tır. Kul sorumluluk doğuran fiilleri irade edendir ama yaratan değildir; zira yaratmak Allah’a mahsustur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Allah her şeyin yaratıcısıdır.” (En’am, 6/102) buyrulmaktadır.

Her şeyin yaratıcısının Allah olması bizim kötü ve yanlış işleri, sorumluluktan kaçarak Allah’a havale etmemize yol açmamalıdır. Bu kaderi istismar etmek olur. Ayrıca kader ve kazâya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu sonucun sağlanması ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli sebeplere sarılmamak ve tedbirleri almamak, İslâm’ın kader anlayışı ile bağdaşmaz. Allah her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bu sebepleri yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da bir ilâhî kanundur ve bir kaderdir.

Dolayısıyla kişinin “Ben ne yapayım, kaderim böyle” diyerek günah ya da suç işlemesi ya da işledikten sonra kaderi suçlaması doğru değildir.

Pişmemiş eti yemek caiz mi?

Eşyada aslolan ibâhadır. Yani bir şeyin haram olduğuna dair bir delil (ayet ya da hadis) bulunmadıkça onun helal olduğuna hükmedilir. Kur'an-ı Kerim'de yenilmesi haram kılınan şeyler: Leş, akıtılmış kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanların etleridir. ( Bakara, 2/173; Maide, 5/3; En'am, 6/145 ve Nahl, 16/115)

Sevgili Peygamberimizin hadislerinde de yırtıcı vahşi kara hayvanları ile yırtıcı kuşların etleri yasaklanmıştır.

Allah Teala insanlara temiz olan yiyeceklerden yeme emri vermiştir:  “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz / tayyib olanlarından yiyin, eğer siz yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız O'na şükredin.” (Bakara, 2/172.)

Söz konusu olan bu etler ve etlerin yemek türleri de temiz ve helal bir maddeden yapıldığından yenmesine dinen bir sakınca yoktur.

Buna göre dinimizde temiz olan şeyler helal, pis olan şeyler ise haramdır. Çiğ et, çiğ köfte, çiğ pastırma gibi şeylerin haram olduğuna dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bunlar pis de değildir. O halde bunları çiğ de, tam pişmemiş de yemek caizdir.
Boşanma halinde Çocukların nafakalarından sadece baba mı sorumludur?

Kız olsun erkek olsun, çocukların nafakalarını temin babanın görevidir. Annenin bu konuda bir sorumluluğu yoktur. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevi babanın babasına, o da yoksa diğer akrabaya düşer.

Baba küçük çocuklarına, çalışıp kazanacakları çağa gelinceye kadar bakmağa mecburdur. Çocuklar için belirlenecek nafakalar, onların yaşlarına ve babalarının servetine uygun ve yeterli miktarda olmalıdır. Babalarının geliri yeterli ise çocuklar için birer hizmetçi, yetmezse ikişer hizmetçi de tutulabilir.

Kız evladın, kendine yetecek malı yok ve evli de değilse nafakası babasına aittir. İster bakire olsun isterse iddetini tamamlamış dul olsun, fark etmez. Evladın öğrenim masrafları babaya aittir.

Çocuk için takdir edilen nafaka anneye verilir. Annenin nafakayı çocuğa harcamadığı tespit edilirse ya nafaka güvenilir bir kişiye verilerek annenin ondan sabah akşam azar azar alması temin edilir veya nafakayı harcama vazifesi annenin dışında birine verilir.

Günün Ayeti

İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O'na dua ettiği hali unutur da, yolundan sapıtmak için Allah'a ortaklar koşmaya başlar.

Zümer 8

Günün Hadisi

İman ve amel iki arkadaştır. Her biri ancak diğeriyle ayakta durur.

Camiü’s- Sağir, No: 1684

Günün Sözü

"Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter."

Günün Duası

Allah’ım bugün beni hep güzel  ve hayırlı haber alan ve güzel ve hayırlı haber veren kullarından eyle.

Bunları biliyor muyuz?

İktida Nedir?

Cemaatle namaz kılınırken imama uymayı ifade eder. İmama uyan kimseye de muktedi denir. İmama uymanın sahih olması için, muktedinin hem namaza, hem de imama uymaya niyet etmesi gerekir. Kadınların imama uymalarının sahih olması için kendilerinin böyle niyet etmelerinin yanında, imamın da imamlığa niyet etmesi gerekir.

Günün Nüktesi

Allah’ın insanı koruması…

Zünnun-ı Mısri şöyle bir kıssa anlatır. Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehrin kenarında dururken, bir de baktım ki, görülmemiş şekilde büyük bir akrep bana doğru geliyor. Çok korkmuştum. Beni onun şerrinden koruması için Allah’a sığındım.

Akrep nehre geldiğinde, sudan büyük bir kurbağa çıkıp akrebe doğru geldi. Akrep kurbağanın sırtına binip suyun üzerinde yüzüp gittiler. Ben de onların arkasından yürüyüp, peşlerinden takip ettim. Nehrin karşı yakasına geçtiklerinde, akrep kurbağayı bırakıp dalları büyük, gölgesi çok olan bir ağacın yanına gitti. Bir de baktım ki, ağacın altında bir genç mışıl mışıl uyuyor.

Kendi kendime: La havle vela kuvvete illa billa. Bu akrep nehrin ötesinden buraya bu genci sokmak için geldi dedim ve içimden, akrep gence yaklaştığı zaman hemen onu öldürmeye karar verdim, Akrebe yakın bir yerde durdum. Bir de baktım ki, karşıdan büyük bir yılan, genci öldürmek için gence doğru geliyor. Akrep ona hücum etti, üzerine çıkıp başını sokmaya başladı. Akrep yılanın ölmesine kadar başını sokmaya devam etti. Yılan öldükten sonra, akrep nehre döndü. Kurbağa da onu orda bekliyordu. Akrep kurbağanın sırtına bindi, nehrin öteki yanına geçtiler. Ben arkalarından onlara bakıp duruyordum.

Nihayet dönüp gencin yanına geldim, uyuyan gencin başucunda durarak şu beyitleri söyledim: Ey uyuyan, Allah seni karanlığın içindeki her türlü kötülükten korur. Allah’tan gözler nasıl uyur ki sana ondan bütün nimetlerin faydaları gelir.

Genç benim bu sözlerimden uyandı. Kendisine hadiseyi anlattım. Bunun üzerine genç tevbe etti, ölünceye kadar hayatı böyle devam etti.

 

 

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık