2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 19.11.2015 08:32
  • Güncelleme Tarihi :

Kalamar yemek caiz mi?

       Kur'an-ı Kerim'de denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğu bildirilmektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de mealen şöyle buyrulmaktadır: "Deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı."(Maide 96) Hz. Peygamber de, "onun suyu temiz, ölüsü helaldir." buyurmuştur.

       İslam fıkıhçıları bu nasslara dayanarak bütün balık türlerini yemeği caiz görmüşlerdir. Bu konuda görüş birliği olmakla beraber balık türleri dışında kalan midye, kalamar, yengeç, karides gibi deniz ürünlerini yemek hususunda ihtilaf etmişlerdir.

       Hanefi mezhebi fıkıhçılarına göre kalamar,  yengeç, karides yemek haramdır. Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre ise bu deniz ürünlerini yemek helaldir.

 Yemeği oturarak yemek farz mı?

      Yemek yemenin adaplarından birisi de oturarak yemek ya da içmektir. Ancak gerek meşguliyetten gerekse başka gerekçelerden dolayı ayakta yemek ya da içmek caizdir. Fakat ayakta yemek içmek caiz olmakla birlikte mekruhtur.

      Buna göre ayakta yemek içmek mekruh olmakla birlikte caizdir. Ancak yemek adabı açısından oturarak yemek ve içmek imkanı varsa ayakta yememek içmemek daha evladır.

 Tanımadığımız birisi bize selam verdiğinde ona karşılık vermek zorunda mıyız?

Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkâr olmuş olur.

Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir.

Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman İslam’ın bu güzel şiarını günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de Allah'ü Teale mealen şöyle buyurmaktadır: 'Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin.' (Nisa 86)

Dolayısıyla bize selam verildikten sonra selamı veren dost, akraba, tanıdık, tanımadık, küs ya da barışık kim olursa olsun selamına karşılık vermek üzerimize farzdır. Selama karşılık vermemek ise dinen uygun değildir.

 Bir malı satarken malın kusurunu gizlemek caiz mi?

Ticarette malın kusurunu söylememek aldatmaktır. Aldatmak ise dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:” Bizi aldatan bizden değildir"

Buna göre bir mal satarken, satılan malın bir kusuru varsa o kusura söylememek bir aldatmadır. Böyle bir aldatma ise dinen kul hakkı ve günahtır. Kul hakkı ise affedilmeyen günahlardan birisidir. Dolayısıyla kişi sattığı malda bir atıp, kusur, kırık, özür varsa sattığı kişiye söylemelidir. Söylemeden satarsa satıcı günaha girer müşterinin de malı geri iade etme hakkı olur.

 Günün Ayeti

Onlar görmediler mi ki, Allah dilediği kimseye rızkı serer ve daraltır. Şüphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için ibretler vardır.

Rum 37.

 Günün Hadisi

“İnsanların hatalarının çoğu dilinden meydana gelmektedir”

 Günün Sözü

İki şey dünyaya hükmeder; biri kılıç, diğeri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir.

Napolyon

 Günün Duası

Allah’ım ülkemizi depremlerden, sellerden ve ani afetlerden muhafaza eyle.

 Bunları biliyor muyuz?

Kalûbelâ Nedir?

Allah’ü Teâlâ, Hz. Âdem’i yaratınca, kıyâmete kadar bütün zürriyetini zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye buyurup, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye verdikleri cevâbı ifâde eden söz demektir.

 

Günün Nüktesi

Hz. Ali ve Hırsız Hikâyesi…

     Hz. Ali bir gün mescide geldi. Mescidin kapısında bir adam duruyordu. Hz. Ali, bu adamdan, kendisi mescitten çıkana kadar bineğini beklemesini istedi. Hz. Ali mescide girdikten sonra, adam hayvanın yularını alıp kaçtı. Hayvanı orada başıboş bırakıverdi.

     Hz. Ali mescitten çıkarken elinde iki dirhem para vardı. Adamı yaptığı yardımdan dolayı ödüllendirmek istiyordu. Fakat birde ne görsün; hayvancağız tek başına, hem de yuları çalınmış olarak kapıda bekliyor. apacak bir şey yoktu.

    Hz. Ali evine döndü. Daha sonra, yanında çalışan çocuğu yeni bir yular alması için çarşıya gönderdi. Çoçuk iki dirheme bir yular aldı. Hz. Ali yuları görünce şaşırdı. Bu yular, çalınan yular değil miydi? Hırsız onu çocuğa iki dirheme satmıştı.

 Bunu gören Hz. Ali şöyle dedi: “İnsan, sabretmemekle sadece, helal olan rızkını harama çevirir. Asla, kendisine edilen rızkı arttıramaz”

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık