Sayfa Yükleniyor...
Yüze yapılan makyaj namaz kılmaya engel midir?
Abdest ve gusülde suyun ulaşması gereken uzuvların tamamını yıkamak farzdır. Eğer yıkanacak bölgede kuru bir yer kalırsa ya da her hangi bir cisim suyun deriye ulaşmasına mani olursa abdest sahih olmaz.Buna göre tırnağın yıkanması farz olan bölgesine suyun ulaşmasına engel olan oje abdest ve gusle manidir. Zira kimyacılar ojenin tırnak üzerinde tabaka oluşturduğunu ve suyun tırnağa ulaşmasına engel olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca ajenin kınaya kıyas edilmesi ise doğru değildir. Zira kına tabaka değil, renktir. Bu yüzden suyun deriye ulaşmasına engel olmaz.
Sonuç olarak oje, tırnak üzerinde tabaka oluşturduğundan abdest ve guslün sıhhatine manidir. Abdest alıp namaz kılacak bir kadın mutlaka ojesini temizlemelidir. Aksi takdirde abdesti sahih olmadığından namazı da batıl olur. Ancak yüze yapılan makyaj yüzde bir tabaka oluşturmadığından abdeste engel değildir. Şayet yüze suyun temasını engelleyecek bir makyaj türü olursa o da aynı şekilde abdeste engel olur. O abdest geçerli olmaz.
Kişi abdestsizken Kuran-ı Kerime dokunmadan Kuran okuya bilir mi?
Abdest başlı başına amaç olan bir ibadet değildir. Belli ibadetleri yerine getirmeyi mubah kılan, kulun bu ibadetlere manen ve ruhen hazırlanmasına ve bu ibadetlerden azami verim elde etmesine yardımcı olan vasıta bir ibadettir. Abdestsiz olan kimsenin Kabeyi tavaf etmesi, Kurana dokunması, onu elle tutması caiz görülmez.Abdestsiz kimsenin Kurana bakarak ya da ezberden Kuran okuması caiz görülmüştür. Ancak müminin Kuran okurken abdestli olması, hatta hayatının her safhasında abdestli olması hem Kuranın bereketinden istifade etmesi, hem de maddeten ve ruhen kötülüklerden arınıp, yapmış olduğu güzel amellerden azami ölçüde verim elde etmesi açısından önemlidir. Aynı şekilde televizyonda ya da bilgisayarda Kuran okuyan programları takip eden kimse, takip ettiği yerleri sessizce tekrarlıyorsa, Kuran okumuş gibi olur bunun için de abdestli olması gerekmez. Çünkü Kuran-ı Kerime dokunmamış olmaktadır.
Evde karı koca cemaatle namaz kılabilir mi?
Cemaatin birçok kişiden ibaret olması şart değildir. İki kişi olduktan sonra da cemaat oluşur. Oluşan bu cemaatin akraba ya da karı koca olması veya yabancı olması cemaate bir katkı sağlamaz. Yeter ki namazı kılacak kimse namaz kılmakla mükellef olanlardan ya da namazı kabul olan kimselerden olsun. Dolayısıyla imama uyan kişinin bir kadın veya mümeyyiz bir çocuk olması yeterlidir. Bunun için evde ailece cemaatle kılınan namaz geçerlidir. Normal cemaatin aldığı sevabı bu karı koca da aynı şekilde almaktadır.
Rabıta nedir dindeki yeri nedir?
Bir tasavvuf terimi olarak kullanılan rabıta, müridin şeyhe kalbini raptedip bağlaması olarak tanımlanmıştır. Rabıta anlayışını tasavvufa ilk defa kazandıran, adını Nakşi tarikatına vermiş olan Muhammed Bahaeddin Nakşibenddir. Rabıta konusunda yazılı kaynak ise İmam-ı Rabbani diye anılan Hindli Ahmet Faruk es-Serhendinin Mektubatıdır. Bu kitabın çeşitli yerlerinde rabıtanın faziletlerinden bahsedilmektedir. Mektubattan sonra Nakşi tarikatının Halidiye kolunun kurucusu Mevlana Halid el-Bağdadinin rabıta konusundaki risalesinde geniş bilgi mevcuttur.Rabıta üzerine bir risale yazmış olan Seyid Abdülhakim Arvasi bu konuda şöyle demektedir: Mürşidi, piri yanınızda ve karşınızda fark edecek ve onun yüce alnına yani iki kaşı arasına gözlerini dikecek ve o zatın ulu simasına hayal hanesinde yer verecek, yani onu kalbinizde hayal yolu ile durduracaksınız. Görülüyor ki rabıta uygulamasında en esaslı unsur şeyhin suretini hayalde tutmaktır. Bu sürekli hayalde tutma giderek şeyhin ahlak ve sıfatlarıyla bezenmiş hale gelmeyi temin eder ki tasavvufta buna fena fiş-şeyh (şeyhte yok olmak) derler.
GÜNÜN NÜKTESİ
Ezanın Doğuşu
Abdullah bin Zeyd bir rüya gördü.Rüyasında iki kişi gökten inip abdest aldılar. Biri ezan okudu ve kamet getirdi. Diğeri de, imam oldu. Namaz kıldılar. Ondan sonra da göğe yükselip gittiler.Abdullah bin Zeyd ertesi sabah, peygamber efendimize rüyasını anlattı, cemaati ile oturan Peygamberimiz buyurdu ki:
-O gördüğün melek ne dedi?
O melek, iki elini kulağına koyup: Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber
Eşhedü en la İlahe İll, Eşhedü en la İlahe İll, Eşhedü en ne Muhammenden Resulullah eşhedü en ne Muhammenden Resulullah, Hayyealessalah. Hayyealelfelah, Hayyealelfelah, Allahu Ekber, Alla hu Ekber La İlahe İll diye tarif etti. O sırada gelen Hz. Ömer de bir rüya gördüğünü söyleyip rüyasını anlatınca, onun da aynı sözleri tekrar ettiğini gördüler. Ashaptan birkaç kişi daha gelip, gördükleri rüyayı anlatınca, hepsinin aynı rüyayı gördükleri anlaşıldı. Peygamber Efendimiz, O ezan okuyan kardeşim Cebraildir. Namazın vakitlerini öğretti. Diğeri de, Mikaildir, imam olup namaz kıldılar buyurdu.
Günün Ayeti
Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında diridirler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde rızıklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler.
Günün Sözü
Güzel gözünden, yiğit sözünden belli olur.
Türk Atasözü
Günün Duası
Ey Rabbim! Bana razı olduğun bir çalışma, ver, günahımı bağışla, makbul bir amel ve zarar etmeyen bir ticaret nasip et.