İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 20.07.2017 06:15
  • Güncelleme Tarihi :
İnsan ve Din yazının resmi

Devlet esnafın kar oranına karışabilir mi?

İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık… Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.

Lakin bugünkü piyasa koşulları gibi zamanlarda fiyatlara sınırlama getirilmez. Fiyatlara sınırlandırma getirilmediği gibi aynı zamanda kar oranlarına da bir sınırlandırma getirilmez. Çünkü istenilen bütün temel ihtiyaçlar her yer de var. Günümüzde de serbest rekabet piyasası var. Bir markette ya da iş yerinde satılan malının fiyatını beğenmeyen vatandaş hemen diğer marketten ya da iş yerinden ihtiyacını alabiliyor.

Kıtlık ve karaborsa olmadığından fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır.

Karı koca boşandığında koca ne zamana kadar eski eşine nafaka vermesi gerekir?

İslam, evlilik hayatında kocaya vermiş olduğu hak ve yetkilerin yanında, bir takım görev ve sorumluluklar da yüklemiştir. Bunlardan birisi de, kocanın eşinin temel ihtiyaçlarını makul ve normal ölçülerde karşılama ve giderme görevidir. Bu, evlilik akdinden doğan bir sorumluluktur. Kadının zengin veya fakir, müslim veya gayrimüslim olması bu görev ve sorumluluğu değiştirmez.

Kur’an-ı Kerim’de boşanmış ama iddet bekleyen kadına kocasının evinde ikamet etme hak veya yükümlülüğü getiren ve iddet süresince kadına zarar verilmemesini emreden ayetler vardır. Bu ayetler aynı zaman da kocaya eski eşine nafaka vermesini emretmektedir.

Söz konusu bu ayette yüce Mevla mealen şöyle buyurmaktadır: “Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın.” (Talak, 65/6).

Bu ayetten anlamından hareketle,  İslam hukukçularına göre kadının kocası üzerindeki nafaka hakkı evlilik süresi ile evlilik sona erdiğinde ise iddet süresi ile kayıtlıdır. İddet dediğimiz üç ay hali bittiğinde ise nafaka sorumluluğu da bitmiş olur.

İmama uyan kimse kendi hatası için sehiv secdesi yapar mı?

Cemaatten birinin imama uyarak kıldığı namazda kendi yaptığı sehivden yani hatadan dolayı ne kendisi ne de İmam için sehiv secdesi gerekmez. Çünkü cemaat burada imama tabidir. İmama tabi olunca hata da yapsa sehiv secdesi gerekmez.

Günün Ayeti

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun”

 (Tevbe, 119)

 Günün Hadisi

“İyi ar­ka­daş­la kö­tü ar­ka­da­şın misali; misk ta­şı­yan­la kö­rük çe­ken in­san­lar gi­bi­dir. Misk sahibi ya sa­na ko­ku­sun­dan ik­ram eder ve­ya sen on­dan sa­tın alır­sın. Kö­rük çe­ke­ne ge­lin­ce; o, ya senin el­bi­se­ni yakar ya­hut da onun pis ko­ku­su sa­na sirayet eder.” (Bu­hâ­rî, Bu­yû, 38)

Günün Sözü

Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz…

PABLO NERUDA

Günün Duası

Allah’ım bizi hata ve yanlışlarından ders alanlardan eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Nazm-ı İlâhî Nedir?

Allah’ın yan yana dizilen mübarek kelamı yani Kur'ân-ı Kerîm demektir.

Günün Nüktesi

Sence ne yapardı?

Hasan-ı Basri, bir kabrin başında durdu. Defin işi bittikten sonra yanındaki adama sordu:

“Şayet bu adama izin verilseydi de dünyaya geri dönseydi, sence ne yapardı?”

Adam: Tevbe eder ibadet ederdi deyince.

Hasan-ı Basri: “ O, bu fırsatı kaçırdı sakın sen de kaçırma” dedi.

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık