2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 08.09.2017 07:22
  • Güncelleme Tarihi :

Şer ve kötülükleri de mi Allah yaratıyor?

İslam’a göre hayrı, iyiyi, güzeli yaratan da Allah’tır; şerri, kötüyü, çirkini yaratan da. “Allah şerri nasıl yaratır?” diyenler, güya bu şerri yaratma fiilini Allah’a yakıştıramıyorlar. Oysa sanılanın aksine bu Onun yüceliğinin göstergesidir.

Güzel cisimlerin resmini gayet iyi yapan bir ressam, çirkin suretleri de aynı başarıyla resmedebiliyorsa, bu onun sanattaki mükemmelliğini gösterir. Çirkin varlıkların resmini yapamasaydı, bu bir noksanlık olurdu. Kötülükleri yaratma konusuna da bu misalle bakılabilir Kaldı ki, şerri yaratmak şer değil, işlemek şerdir. “Şerri Allah yaratmıyor” diyenlere hemen soralım: Allah yaratmıyorsa, kim yaratıyor?

Bir de konunun imtihan yönü var. Eğer Allah, sadece hayrı yaratsaydı, kötülükler hiç olmazdı. O zaman imtihanın da bir manası kalmazdı. Harama girmek, günah işlemek, inkar etmek mümkün olmazdı. Bu sebeple, kul iradesiyle neyi tercih ederse onu yaratıyor.

 Mesela, ayaklarla camiye de gidilir, meyhaneye de. Birincisi hayır, ikincisi şerdir. Allah, kulun dilediğine göre yaratır. Meyhaneye yönelen ayaklar taş kesilseydi, harama meyleden gözler kör olsaydı, ibadet etmeyenler belli bir hastalığa yakalansaydı, kulun iradesi kalmazdı. Şu halde, iyilerle kötüleri ayırmak için, hayrın yanında şerri de yaratmak hikmetin ta kendisidir.

Kısa kollu gömlekle kılınan namaz geçerli olur mu?

Namazın geçerli olabilmesi için dinen belirlenen avret mahallinin namazda örtülmesi gerekir.

Bedenin örtülmesi gereken kısımları örtüldükten sonra ne ile örtüldüğünün ya da nasıl örtüldüğünün bir önemi yoktur.

Bu anlamda erkek için namazda örtülmesi gereken kısım göbek ile diz arası bazı mezheplerse ise diz altıdır. Bunun dışındaki kısımlar avret yeri değildir.

Dolayısıyla kişinin omuzu ya da dirsekleri namazda avret yeri olmadığından kısa kollu gömlekle namaz kılmada bir sakınca yoktur. Namaz da geçerlidir.

Bulunduğumuz yerden Kabe imamına televizyon vasıtası ile uymak caiz mi?

İslam Fık­hı, imama uyarak cemaatle kılınacak namaz hususunda bir takım ölçüler ve esaslar koymuştur. Namazın sahih olabilmesi için bu ölçülere ve prensiplere uymak gerekir. Fıkıh kitaplarımıza göre cemaatle kılınan namazın sahih olabilmesi için imamla cemaati arasında umuma ait, arabaların gelip geçece­ği kadar genişlikte bir caddenin, ya da büyükçe bir ırmağın bulun­maması gerekir. Namaz kılınan yer boş bir arazide ise, ara yere üç saf girecek kadar bir açıklığın bulunmaması gerekir.

Yani imama uyularak kılınana namazın sahih olabilmesi için bir anlamda imamla cemaatin aynı mekanda namaz kılması gerekir.

Televizyon bu mekan birliğini sağlamadığından dahası yayınının gitmesi ya da elektriğin kesilmesi bir olası olduğundan bu ihtimal gerçekleşmesi durumunda imam ile cemaatin irtibatı kopacağından televizyon vasıtası ile bir imama tabi olarak namaz kılmak uygun değildir.

O halde Kabe’nin ya da Mescidi Nebevinin İmamına veya bir başka imama televizyondan tabi olmak caiz değildir.

Günün Ayeti

Allah sizi bir damla sudan yarattı.

Günün Hadisi

Başkasını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun.

Günün Sözü

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.

Şeyh Edibali

Günün Duası

Ya Rabbi dünyamı ve ahiretimi zora sokacak taleplerimden ve görevlerimden beni muhafaza et.

Bunları biliyor muyuz?

Vacip nedir?

Yapılması kesin ve bağlayıcı bir şekilde istenen fiildir. Talebin kesin ve bağlayıcı oluşu, talep sigasının kendisinden anlaşılabileceği gibi, bir fiilin terk edilmesi halinde ağır ceza terettüp edeceğinin bildirilmesinden de anlaşılabilir.

Günün Nüktesi

Sizin Hiç Hatanız Olmadı mı?

Sırrı-i Sekati Hazretlerine:

- “Ya şeyh, sizin hiç hatanız olmadı mı?” diye sordular.

- “Kardeşlerim” dedi, “Bir hata işledim ki ateşi otuz yıldır yüreğimi yakmaktadır. Hatırladığımda kalbim duracak gibi oluyor.”

Müslümanlar çok merak ettiler.

- O hata ne idi?

- “Otuz yıl önce Bağdat’ta büyük bir yangın çıktı. Benim dükkanımın da bulunduğu büyük bir çarşı yandı. O sırada ben orada değildim. Bana bütün komşuların dükkanının yandığını, benimkine bir şey olmadığını haber verdiler. Sevindim, ‘Elhamdülillah’ diyerek Rabbime hamd ettim.”

- “Fakat hemen aklıma diğer Müslümanları bırakıp sadece kendimi düşündüğüm geldi ve çok utandım. Derhal tövbe istiğfar ettim. Kefaret olarak dükkanımdaki bütün malları fakirlere dağıttım. Lakin otuz yıldır, o bir anlık bencilliğim kalbimden hiç çıkmadı, ateşi beni hep yaktı” dedi.

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık