Sayfa Yükleniyor...
Maddi çıkar için boşanmak dinen caiz midir?
Aile ve evlilik ciddi bir müessesedir. Bir kimsenin dünyevi bazı kazançlar elde etmek için nikahı suiistimal etmesi doğru bir davranış değildir. Mesela bir kişinin, yurt dışında çalışabilmek için oturum izni almak maksadıyla bulunduğu yerin vatandaşlarından birisi ile formalite evliliği yapması veya vefat eden babasının emekli maaşından yararlanmak üzere eşinden mahkeme kararıyla boşanması nikahın suiistimal edilmesinin örneklerindendir.
Yanlış ve yalan beyanlarla elde edilen kazanç, haksız bir kazançtır. Haksız yollarla elde edilen kazanç ise dinen uygun değildir. Bunun yanında bu tarz işler için kişinin hanımını boşaması dinen de boşaması demektir. Bu boşama da bain talak olmaktadır. Bu karı kocanın evliliği dinen bittiğinden tekrar beraber yaşamak istemeleri halinde yeniden bir nikah kıymaları gerekir.
İsim değiştirirken tekrar kulağa ezan okumak gerekir mi?
Yeni doğan çocuğa güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir. Hz. Peygamber sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isimler vermiştir.
Hz. Peygamber güzel isim koymanın önemini bir sözünde şöyle ifade etmektedir: Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun.
Bu çağırma işlemini Allahın görevlendirdiği bir melek Allahın izniyle yapacaktır. Hiç kimse kıyamet günü Allahın hoşlanmayacağı isimle Onun karşısına çıkmak istemez. Öyleyse kötü olan isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir.
İsmin bu ehemmiyetinden dolayıdır ki, Peygamberimiz kötü manaya gelen yabancı isimleri iyi manaya gelen Müslüman isimleriyle değiştirmiştir.
Bu anlamda kişi sahip olduğu isimden memnuniyetsizlik duyuyorsa yeni bir isim almasında bir sakınca yoktur.
Ancak bunun için ezan okumak, kurban kesmek vs. gibi herhangi bir merasim düzenlemeye gerek yoktur. Peygamberimizin, isimlerini değiştirdiği sahabelere bu tür bir merasim yaptırdığı bilinmemektedir. Ancak yine de ezan okumak isterse ya da kurban keserse de sakıncası yoktur.
İnsanın burcu ile ilgili yapılan yorumların dinde yeri var mı?
İnsanın geleceği ile ilgili yapılan burç yorumlarının dini bir dayanağı ve değeri yoktur. Psikolojik açıdan belki kişiyi etkiler. Ancak doğruluk payı olmadığı gibi, eğer gelecek hakkında bilgi vermeye yönelik olursa bu burçları yorumlayan kişinin dini sorumluluğu da olur. Bu sorumluluk duruma göre bazen büyük günah bazen de insanın imanına zarar verecek türden olur.
GÜNÜN AYETİ
Allahın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için bunu yarın yapacağım deme.
Kehf 23-24.
GÜNÜN HADİSİ
İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir insanın büyüklüğü, çenesinden yukarıya bakılarak ölçülür.
(Lloyd George)
GÜNÜN DUASI
Allahım bugün dünyasını da ahiretini de kazananlarda eyle.
Bunları Biliyor muyuz?
Ehl-i Beyt kime denir?
Hz. Peygamberin ev halkı demektir. Ehl-i Beyt, bir evde yaşayan aile fertleri, aile demektir. İslâm fıkıh terminolojisinde bir terim olarak Hz. Peygamber in hısımlarından kendilerine zekât verilmesi yasaklanan aile fertlerinin tamamını ifade etmek için kullanılan terimdir.
Günün Nüktesi
İki Soru
Eflatuna iki soru sormuşlar:
Birincisi; İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir? Eflatun tek tek sıralamış:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler...
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler...
Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yasarlar...
Hiç ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamış gibi ölürler...
Sıra gelmiş ikinci soruya; Peki sen ne öneriyorsun?
Bilge yine sıralamış;
Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır...
Önemli olan; hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.