Sayfa Yükleniyor...
İnsanın geleceği ile ilgili yapılan burç yorumlarının dini bir dayanağı ve değeri yoktur. Psikolojik açıdan belki kişiyi etkiler. Ancak doğruluk payı olmadığı gibi, eğer gelecek hakkında bilgi vermeye yönelik olursa bu burçları yorumlayan kişinin dini sorumluluğu da olur.
Bu sorumluluk duruma göre bazen büyük günah bazen de insanın imanına zarar verecek türden olur.
Güzellik için estetik yapmak caiz mi?
İslam dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirli hale getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme... gibi davranışları mubah kılmıştır. Ancak, fıtraten yani yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır. Nitekim Rasulüllah Efendimiz, süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranlara, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenlere lanet etmiştir.
Buna göre, Allah'ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı uzuvların şekillerini değiştirmek, tabiî güzelliğin fevkinde güzellik aramak dinen caiz değildir. Kur'an-ı Kerim, şeytanın "Şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yaratılışını değiştirecekler" (Nisa, 119) dediğini naklederek, bu tür davranışları şeytanî işler olarak nitelemektedir.
Dolayısıyla güzellik için kulağa veya burna estetik yapmak dinen uygun değildir.
Cemaatle kılınan namaza sonradan yetişen kimse cemaat sevabını alır mı?
İmama namazın başında değil, birinci rekatın rükûundan sonra, ikinci, üçüncü veya dördüncü rekatlarda uyan kimseye mesbûk denir. Bu kişi son rekâtta da olsa cemaate yetişmiş olur ve cemaat sevabını alır.
Selam vermek farz mı sünnet mi?
Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan sadece bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkâr olmuş olur.
Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir.
Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman bu güzel uygulamayı günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de Allah'u Teale mealen şöyle buyurmaktadır: 'Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin.' (Nisa 86)
Büyüyü bozmak için büyücüye gitmek gerekir mi?
Büyü dinen yasak ve yapılması haram olmakla beraber var olan bir hakikattir. Büyü aynı zamanda insanda ağır psikolojik etkiler de bırakmaktadır. Büyüyü bozmak, bu etkiyi ortadan kaldırmak demektir. Bunun için büyücüye gidilmez.
Büyüyü bozmak için yapılacak şey, kişinin kendine güvenini sağlayıcı çalışmalar yapması, dua ve ibadetlerde bulunmasıdır. Bu anlamda felak, nas, ayetel kürsi gibi Kuranın ayet ve surelerini okumak, Allaha yalvarmak, dua etmek, ilim irfan sahibi insanlardan yardım istemek, varsa tıbbi bir yönü doktorlara başvurmak daha doğru ve yararlı bir yoldur.
Günün Ayeti
Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için bunu yarın yapacağım deme.
Kehf 23-24.
Günün Hadisi
İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır.
Günün Sözü
"İdare etmek değil, idare edilmek için eğitilen kuşaklar İslam'ın ilerlemesini sağlayamazlar." Aliya İzzetbegoviç
Günün Duası
Ya rabbi bugün bana verdiğin her şeyin hayırlısını ver. Beni, ailemi ve de Müslümanları sıkıntıya sokacak bir iş nasip etme.
Bunları biliyor muyuz?
Tenzih Nedir?
Allah'ı insana özgü niteliklerden uzak tutmak demektir. Bu da Allah'ın zatı, sıfatları ve isimleriyle birlenmesiyle olur.
Günün Nüktesi
Üç Nasihat
Yıllar önce, çok uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalışmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş. Yolda yürürken köşe başında birisi Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: Nasıl olur, bir nasihat ı bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim Bu işe pek aklı ermemiş ama merak işte. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihatı satın almış. Nasihat KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR ve yoluna devam etmiş
İlerde yine köşe başında başka bir adam bağırıyormuş Bir nasihat bin akçe diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihat ı da satın almış. İkinci nasihat da: GÖNÜL KİMİ SEVERSE GÜZEL ODUR Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine köşe başın da bir adam bir nasihatı bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihatı satın almış. Son nasihatte: HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ. Parasız yoluna devam etmiş.
Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karşılaşmış.Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki : Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var.
Canavar suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. Kaderde ne var ise o çıkar aşağı inmeye karar vermiş. Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor. İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş.
Demiş ki: Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım. Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve söyle bakalım hangisi güzel? demiş.
Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve gönül kimi severse güzel odur demiş. Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar, kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış. Almışlar adamı krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler.
Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış. Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karısı genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş Hiçbir iş aceleye gelmez. Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş.
Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: Bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun demiş.