Sayfa Yükleniyor...
İşsizlik maaşı devletin işsiz kalan vatandaşına tanıdığı bir haktır. Ancak bu haktan yararlanabilmek için kişinin işsiz olması lazım. Yani hem resmi hem de gayri resmi olarak işsiz olması gerekir. Zira devlet, işsizlik maaşını gerçekten işsiz olanlara ödemektedir. İşten çıkarılan ya da işinden ayrılan bir kimse devletten işsizlik maaşı alırken başka bir yerde bir işe gayri resmi de olsa başlamışsa bu haktan yararlanması dinen caiz değildir. Gerçeğe aykırı bir beyan ile kendisini işsiz gibi gösterenlerin bu maaşı alması dinen caiz değildir. Böyle bir aldatma kul hakkı ihlalidir. Tüyü bitmemiş yetimlerin-öksüzlerin, fakirlerin-yoksulların, hakikaten işsiz durumda olanların hakkını yemektir. Bundan kesinlikle sakınılması gerekir.
Namazın kılınış şekli neye göre belirlenmiştir?
İslam dininde ibadetler tevkifidir. Yani hem farz oluş gerekçelerinin hem de uygulamalarının her yönüyle akılla bilinmesi mümkün değildir. Aynı şekilde ibadetlerle ilgili hususlar Kur’an’da genel olarak emredilmiş, Hz. Peygamber’in uygulamasıyla belirgin hâle gelmiştir. Kur’an’da, namazların belli vakitlerde farz kılındığı ve kıyam, kıraat, rükû ve secde gibi bir takım rükünlerinin olduğu bildirilmiş ancak söz konusu ibadetin detayları ve namaz içerisinde yapılması gereken diğer davranışlar ile ilgili hususlar Hz. Peygamber’in sünnetine bırakılmıştır. Nitekim sevgili Peygamberimiz, “Beni namazı nasıl kılarken gördüyseniz siz de öyle kılınız” (Buhârî, Ezan, 18) buyurmuştur. Buna göre namazla ilgili genel hüküm, rükün ve şartlar veya kılınış şekli Kur’an’la, bunlara ilişkin ayrıntılar ise Hz. Peygamberin sünnetiyle belirlenmiştir.
İnsan dünyada yaptıklarının hesabını kabirde mi mahşerde mi verir?
Dinen ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata, kabir hayatı denir. Hz. Peygamber, “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulmazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.” (Tirmizi, Zühd 5) şeklinde buyurarak, ahiret hayatının ölümle başladığını bizlere bildirmiştir. İnsanı öldükten sonra kabirde sorgulayacak melekler Münker ve Nekirdir. Bu melekler ölünün kendisine gelerek “Rabb’in kimdir?”, “Peygamberin kimdir?” “Dinin nedir?” diye soracak, iman ve güzel amel sahipleri, bu sorulara doğru cevaplar verecekler ve kendilerine cennet kapıları açılarak gösterilecektir. Kâfir ve münafıklar ise bu sorulara doğru cevap veremeyecek, onlara da cehennem kapıları açılarak cehennem gösterilecektir. Kâfirler ve münafıklar kabirde acı ve sıkıntı içinde azap görürlerken, müminler nimetler içerisinde mutlu ve sıkıntısız bir hayat süreceklerdir. Ancak insan, bu dünyadayken yaptıkları veya yapmadıklarından dolayı mahşerde mahkeme-i kübrada hesap verecektir. Buradaki hesaptan sonra insanlar mükâfatlandırılmak için cennete cezalandırılmak içinse cehenneme gönderilecektir
Günün Ayeti
Şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman tutun. O etrafına toplanan taraftarlarını ancak cehennemliklerden olsunlar diye davet eder. Fıtır 35/ 6.
Günün Hadisi
Kulum bana kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle manen yaklaşamaz. Buhari, “Rikâk”, 38.
Günün Sözü
Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver. Kızılderili Sözü
Günün Duası
Allah’ım bugün bir insan kalbini kırmadan bir varlığın hakkını gasp etmeden evime dönebilmeyi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Nazm-ı İlâhî Nedir?
Allah’ın yan yana dizilen mübarek kelamı yani Kur’ân-ı Kerîm demektir.
Günün Nüktesi
Şeytanın Aldatması…
Rivayet edildiğine göre, kıyamet gününde şeytan için cehennemde ateşten bir mimber kurulur. O mimberin üzerine çıkar. Kafirler ve dünyada kendisine uyan kimseler şeytana şöyle derler; “Ey Mel’un! Bizi doğru yoldan sen saptırdın!” Şeytan da onlara şöyle cevap verir; “Şüphesiz Allah, size gerçek bir vaadde bulunmuştu. Ben de size vaadde bulunmuştum. Fakat vaadimi bozdum. Benim sizin üzerinizde bir nüfuzum yoktur. Fakat sizi sapıklığa çağırdım. Siz de bana uydunuz. O halde beni kınamayın, nefsinizi, kendinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz.” (İbrahim; 22)