2

İsra ve Miraç nedir ve nasıl oldu?


  • Oluşturulma Tarihi : 26.05.2014 06:52
  • Güncelleme Tarihi :
İsra ve Miraç nedir ve nasıl oldu?

İsra ve Miraç nedir ve nasıl oldu?

İsra ve Miraç hakkında Allah’u Teala Kur'an-ı Kerim’de Mealen şöyle buyurmaktadır: Kulunu bir gece, Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksa ya kadar götüren Allah noksan sıfatlardan  münezehtir. O Mescid-i Aksa ki biz onun etrafına (feyz ve) bereket verdik (ve bu gece yolculuğunu) ona (o peygambere) âyetlerimizden bazısını gösterelim diye yaptırdık. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi kemaliyle görendir. ( İsra 1)

Mi'raç hadisesini Ebu Hüreyre, Ebu Zer, Ebu Said-i Hudrî, Enes b. Malik, Malik b. Sa'saa, gibi sahabiler bizzat Resulüllah’dan rivayet etmişlerdir. Bu rivayetler Buharı, Müslim ve Nesâî gibi Kütüb-ü Sitte'nin meşhur kitaplarında mevcuttur.

Sevgili Peygamberimiz de Miraç hadisesi ile ilgili şöyle buyurmaktadır: ”Bir gece halam Ummühânî'nin evinde iken Cebrail geldi. "Ey muhterem nebi!göğe yükselmek için kalk, melekler seni bekliyor' dedi. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Kalbimi çıkarıp, iman dolu bir altın tasta yıkadı. Tekrar yerine koydu. Bundan sonra katırdan küçük ve merkepten büyük, beyaz renkte BURAK isminde bir hayvana bindirildim. Bu hayvan, her adımını, gözün görebildiği son noktaya atıyordu. Bir anda Mecscid-i Aksa'ya geldik Cebrail, Burak'ı, bütün peygamberlerin, hayvanlarını bağladıkları bir halkaya bağladı. Mescidde diğer peygamberlerin ruhları temessül etti. Bize selâm verdiler. Ben de selâmlarına karşılık verdim. Cebrail bana, 'Öne geç ve nebilere iki rekât namaz kıldır' dedi. Ben de imam olup namazı kıldırdım.”

Ebu Said-i Hudrî'nin rivayetine göre, Peygamber Efendimiz şöyle devam etti:

“Bundan sonra bir Mi'raç (merdiven) getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim. Cebrail, beni bu merdivenden HAFAZA kapısına kadar çıkardı. Yani dünya semasına kadar bir anda geldik. Burada Cebrail, semanın açılmasını istedi ve orada şöyle bir diyalog geçti, içerden soruldu:

  — Sen kimsin?

  — Ben Cebrailim.

  — Yanındaki kim?

  —  Hz. Muhammed

  — Ya! O, Resul olarak gönderildi mi?

  — Evet.

Hemen kapıyı açtılar ve beni selâmladılar. Bir de ne göreyim. Semayı muhafaza eden ÎSMAÎL isminde müvekkel büyük bir melek, yanında yetmiş bin melek ve o meleklerden her birinin yanında da yüz bin melek var.

“Bunlardan ayrılınca; bir adamın yanına geldim. Kendisine zürriyetinin ruhları arz edilince; mü'min ruhu ise, 'Ne güzel, ne hoştur!.. Bunun kitabını İLLİYYİN'de kılın! diyor; kâfir ruhu ise, 'Ne kötü ruh, ne fena rayiha!.. Bunun kitabını SİCCÎL'de kılın' diyor.”

“... Ya Cebrail, bu kimdir?' diye sorduğumda, 'Baban Adem'dir' diye cevap verdi. O, bana selâm verdi ve 'Hoş geldin ey salih nebi, ey salih evlat' diye karşıladı.

“Burada bana cehennem gösterildi. Orada, çeşitli şekillerde azap gören kavimler gördüm. Dudakları deve dudağı gibi bir kavim gördüm ki, başlarına bir takım memurlar konmuş, dudaklarını kesiyorlar. Bunların kim olduklarını sorunca Cebrail, yetim malı yiyenler olduklarını söyledi. Yine orada cife (pislik) yiyen zinakârlar, kendi etlerini yiyen gıybetçiler, yerlerde ve Firavun hanedanının ayakları altında çiğnenen faizciler, baş aşağı ayaklarından asılmış, zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlar gördüm.”

“Sonra, ikinci semaya çıktık. Orada Yusuf Peygamber ile buluştuk. Yanında, ümmetinden kendisine tâbi olanlar da vardı. Yüzü ondördüncü gecedeki ay gibi idi. Onunla da selâmlaştık.»

Peygamber Efendimiz, üçüncü semada iki teyzezade Yahya ve İsa Peygamberlerle; dördüncü semada İdris Peygamber ile, beşinci semada Harun aleyhisselam ile altıncı semada ise Hz. Musa ile görüştü. Onların da hepsi, “Hoş geldin ey salih kardeş, salih nebî” dediler.

“Daha sonra yedinci semaya geçtik. Orada İbrahim  ile buluştum. Sırtını Beytü'l-Ma'mûr'a dayamış; beni selâmladı. 'Hoş geldin ey salih nebi!.. Hoş geldin ey salih evlât', dedi. Burada bana denildi ki, 'İşte senin ve ümmetinin mekânı.' Sonra Beytü'1-Ma'mur'a girdim, içinde namaz kıldım. Bu beyti her gün yetmiş bin melek tavaf eder ve bir daha kıyamete kadar tavaf için bunlara sıra gelmez.”

Peygamberimiz, yedinci semada gördüklerini anlatmaya devam ediyor: Burayı gezerken bir ağaç gördüm ki, bir yaprağı bu ümmeti bürür. Ağacın kökünden bir menba akıyor ve ikiye ayrılıyordu. Cebraile bunu sorduğumda dedi ki: 'Şu rahmet nehri, şu da Allah 'ın sana verdiği Kevser Havuzudur. Rahmet nehrinde yıkandım.  Sonra, Kevser yolunu tutarak cennete girdim. Orada göz görmedik, kulak işitmedik, beşerin hayal ve hatırına gelemeyecek olan şeyler gördüm.

 “Bundan sonra Sidretü'l-Münteha'ya kadar çıktık. Sidre'den yükselince  Resulü Ekrem, lâhut âleminin bu en yüksek yerinde REFREF denilen bir vasıtayla Allah'ın dilediği yere geldi. Bir rivayette, Peygamberimiz şöyle buyururlar:

“Sidre'den sonra öyle bir yere yükseldim ki, kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesleri duydum. Arş'ın altına geldiğimde, Arş'ın üstüne baktım; ne zaman var, ne mekân, ne de cihet. “Yaklaş ey Muhammed” emrini duydum. Ben de Kabe Kavseyn miktarı yaklaştım. Rabbimin ilhamı ile şunları okudum: 'Ettahiyyatü lillahi, vessalavatü, vettayyibatü' (En güzel tahiyye Allah'a mahsustur. Bedenî ve malî ibadetler de O'na lâyık ve mahsustur.) Bunun üzerine Allah  şu mukabelede bulundu: “Es-selâmü aleyke eyyühen-nebiyyü ve rahmetullalıi ve berekâtühü.' (Ey nebî, selâm sana olsun. Allah'ın rahmeti ve bereketi de sana olsun.)

Ben tekrar; “Esselâmü aleynâ ve ala ibadillahissalihıne. Eşhedüenlâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve ressulühu.' (Selâm bizim ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun. Ben şehadet ederim ki, Allah birdir. Ondan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed, Allah'ın kulu ve elçisidir.) dedim.”

Resulüllah Efendimiz, Rabbinden bir çok vahiyler alarak, aynı yollardan geri döndü. Hz. Musa'nın yanına gelince; Hz. Musa, «Allah sana neler emretti?» diye sordu. Peygamberimiz de, elli vakit namazla emrolunduğunu söyledi. Hz. Musa, “Ya Resulallah, elli vakit namaz, çoktur. Bu, senin ümmetine ağır gelir, yapamazlar. Rabbine iltica et de hafifletsin.” dedi. Bunun üzerine, Hz. Peygamber tekrar geri dönüp, namazın hafiflemesini diledi. Önce on vakit kaldırdı. Peygamberimiz, Hz. Musa'nın yanına gelip durumu bildirince; Hz. Musa, bunun da çok olacağını söyledi. Bu minval üzere Peygamberimiz birkaç kere geri dönerek Rabbine iltica etti. Böylece; namaz beş vakte kadar indirildi. Yani namaz miraç gecesi bizlere farz kılındı ilk önce elli vakit olmakla beraber efendimizin isteği ile Allah beş vakte kadar indirmiş ama sevabını elli namaz gibi kabul etmiş.

Hz. Ebu Bekir’e Mirac gecesinde neden Sıddık sıfatı verilmiş?

Sevgili Peygamberimiz Miraçtan Mekke'ye döndüğünde, gördüklerini anlatmaya başlayınca, Kureyşliler fitne krizlerine tutulup deli divane oldular. Kimi, Hz. Ebu Bakir'e koşuyor; kimi, ellerini çırpıyor; imanı zayıf olanlardan irtidat edenler oluyor, bu tabiatüstü mucizeyi bir türlü akıllarına sığdıramıyorlardı.

Hz. Ebu Bekir ve onun gibi iman sahipleri ise, «Evet Mi'raç haktır. Eğer Hz. Muhammed bunları demişse, doğru söylüyor ve biz bundan daha büyüklerini de kabul ederiz» diyorlardı.  Hz. Ebu Bekir, Peygamberimizin yanına gelmiş, Mi'racı bizzat kendisinden dinlemiş; Allah'ın Resulü anlattıkça, «Doğru söylüyorsun, ya Resulallah» diyerek tasdik etmiştir.   

Peygamberimiz de, «Sen sıddıksın ya Ebâ Bekir» diyerek; ona «Sıddîk» unvanını yani doğrulayan vasfını vermiştir. 14 Asırdır da İslam alemi Hz. Ebu Bekiri bu vasıfla vasıflandırmaktadır.

 Miraç gecesinde Mü’minlere gönderilen hediyeler nelerdir?

Miraçla birlikte bir müjde ve üç hediye Allah tarafından mü’minlere gönderilmiştir. Bunlar;

1-Şirke düşmemiş olanların cennete gideceği müjdesi,

2-Beş vakit namaz. Bu da mü’minin miracıdır.

3-Bakara suresinin son iki ayeti. (Amenerrasulü), Bu hediye bir duadır ve Allah’a manevi anlamda yaklaşmanın bir anahtarıdır.

4-Et-Tahiyatı namazda okuma

 Hz. Peygamber Miraçta hangi binitlere binmiştir?

  Kütüb-ü Sitte ve diğer hadis kitaplarında mi'raç hadislerinin çeşitli rivayetleri vardır. Bu hadislerde Peygamberimizin mi'raç esnasındaki binitleri anlatılır. Resulüllah'ın mi'raç gecesindeki binitleri beş tanedir.

  1. BURAK: Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksa'ya kadar.

  2. Mİ'RAÇ (Merdiven): Mescid-i Aksa'dan semayı dünyaya kadar.

  3. MELEKLERİN KANADI: Dünya semasından yedinci semaya kadar.

  4-CİBRİL: Yedinci semadan, Sidre-i Münteha'ya kadar.

  5-REFREF: Sidre-i Münteha'dan, Kabe Kavseyn'e kadar.

Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum. “Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir” dendi

 Günün Ayeti

Kulunu bir gece, Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksa ya kadar götüren Allah noksan sıfatlardan  münezehtir.

Günün Hadisi

Miraç gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp kim olduklarını sordum ilmi ile amel etmeyen din adamları dendi.

Günün Duası

 Allah’ım isra ve miraç gecesini hakkımzıda hayırlı kıl ve bu gecede yapılan duaları ve ibadetleri kabul et.

 Günün Sözü

"Haramı terk eden cehennemden kurtulur, şüpheli olan şeyleri terk eden cennete gider.

(Ebû Ali Dekkâk)

Bunları biliyor muyuz?

Mescid-i Aksa Nedir?

En uzak mescid demektir. Mescid-i Aksâ, Küdüs'dedir. Beyt-i Makdis (kutsal ev) ismiyle de anılan ve Mescid-i Haram'dan sonra yeryüzünde ilk yapılan mesciddir.  Mescid-i Aksâ, Müslümanların ilk kıblesi, Hz. Muhammed'in İsra olayında geldiği, miracın başladığı, Hz. İsâ'ya kadar bir çok peygamberin namaz kıldığı ve Allah'tan vahiy aldığı bir mesciddir.

Günün Nüktesi

Miracı Tasdik Eden Bir Hadise

Rasulûllah Sâllâllahû Aleyhi ve Sellem, Dihye İbn Halife'yi Kayser'e elçi olarak gönderdi. Dihye Kayser'in huzuruna çıktığında, o sırada Şam'da bulunan tüccarlarda huzura çağrılmış, bu tüccarların arasında Ebu Süfyan, Sahr İbn harb ve arkadaşlarıda bulunmaktadır. Kayser Heraklıüs Rasulûllah Sâllâllahû Aleyhi ve Sellem'in durumunu onlara sordu. Ebu Süfyan, Hazreti Peygamberin durumunu Kayser'in yanında küçük düşürmeye ve önemsizmiş gibi göstermeye gayret etti. Ve bu mahâlde Ebu Süfyan der ki:

-Doğrusu benim Hazreti peygamberi Kayser'in gözünden düşürmek için yeterli sözleri söylemeye engel olan husus, O’nun yanında bir yalan söyleyip de bundan dolayı beni sorumlu tutması endişesi idi. Bu durumda o, benim söylediklerimden hiç birini doğru saymazdı. Ebu Süfyan der ki:

-Ben Kayser'e O’nun Miraca gittiğini anlatırken dedim ki;

-Ey Hükümdar, O’nun yalan söylediğini bildiren bir haber vereyim mi sana? Kayser:

-Nedir o? dedi.

Ben dedim ki:

-O, bizim toprağımızda bulunan Harem-i Şerif'ten geceleyin çıkıp sizin mescidiniz olan şu İlya (Beytü'l Mukaddes) mescidine geldiğini ve sabah olmadan önce o gece tekrar bizim yanımıza döndüğünü iddîa ediyor.

Ebu Süfyan diyor ki: Bu sırada İlya Patriği de Kayser'in yanı başındaydı.

Patrik dedi ki:

-O geceyi biliyormuşsun? Kayser O’na baktı ve dedi ki:

-Nereden bileceksin?

Patrik dedi ki:

-Ben gece Kudüs Mescidi’nin kapılarını kapamadan önce yatmazdım. O gece bütün kapıları kapamıştım. Ancak bir kapıyı kapayamadım. Yanımda çalışanlardan ve mescidde hazır bulunanlardan yardım istedim, onlar da gelip bana yardım ettiler ama kapıyı yerinden kımıldatamadık. Sanki bir dağla uğraşıyorduk. Marangozları çağırdım. Baktılar ve dediler ki:

-Bu kapının üstü yıkılmış. Sabah olup bu yıkıntının nereden geldiğini görünceye kadar yerinden oynatamayız. Patrik dedi ki:

-Döndüm ve her iki kapıyı açık bıraktım. Sabah olunca oraya geldiğimde, mescidin bir köşesinde bulunan taş delinmişti ve taşın üzerinde bir hayvanın bağının izi vardı. Arkadaşlarıma dedim ki:

-Bu kapı, bu gece bir peygambere açılmıştır ve o, bu gece bizim mescidimizde namaz kılmıştır...

Miraç Gecesi Duası

 Şairler aciz kaldı, dile getiremedi

Edipler bitab kaldı deyip bitiremedi

Alimler hayran kaldı, sırrına eremedi

Miracı Nebevinin, müjdesi hürmetine

Ya Rab ihsanda bulun Muhammed ümmetine!

Bu gece öyle gece, bizlere nasip ettin

Yüce peygamberinle bize müjdeler verdin

Tövbe edicileri affedeceğim dedin

Tövbe ettik, el açtık Yüce azametine

Ya Rab mağfiret eyle Muhammed ümmetine!

Bu gece başka gece, güller seni zikreder

Gönüllerde sen varsın, diller seni zikreder

Rahmetine uzanan eller seni zikreder

Allah’ım sen bizleri gark eyle rahmetine

Ya Rab in’amda bulun, Muhammed ümmetine!

Tevfikin ile bizi doğru yola ilettin

Habibin Muhammede bizi ümmet eyledin

Miraçta ümmetini bağışladım söyledin

Allah’ım nail eyle bizi şefaatine

Ya Rab ikramda bulun Muhammed ümmetine!

Hüsrana düşenlerden etme bizi Allah’ım!

Kulluğundan kovarak atma bizi Allah’ım!

Yolunu sapmışlara katma bizi Allah’ım!

İltica ettik Rabb’im engin merhametine

Ya Rab merhamet eyle Muhammed ümmetine!

Ya Rab ikram etmezsen bize kim yardım eder!

Gamdan kurtulamayız, kaplar kasavet, keder

Biz sana kul olalım, bu şeref bize yeter

Ya Rab bağışla bizi, dahil et cennetine!

Miracı mübarek kıl, Muhammed ümmetine!

 Mikdat Bal

İsra ve Miraç nedir ve nasıl oldu?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık