Sayfa Yükleniyor...
Kaçak elektrik veya su konusunu iki açıdan irdelemek gerekir. Birincisi kul hakkı ihlali ikincisi de ibadete olan etkisi. Kaçak elektrik veya su kullanan kimse öncelikle kul hakkını ihlal etmektedir. Neden ve nasıl kul hakkı ihlali? Çünkü kaçak elektrik veya su kullanmak kul hakkı işlemektir. Zira elektrik ve su faturasının parasını vermeyerek bunları kullandığından o para başka faturalara yansımaktadır. Şayet yansımasa dahi sua ve elektriği kaçak kullanmasaydı yatıracağı para tüyü bitmemiş yetimlere, dullara, kimsesizlere ve genel manada halka yol, su, elektrik, okul… gibi hizmet olarak dönecekti. Bu gayr-i ahlaki davranışı ile bu insanların hakkını gasp ettiğinden kul hakkı yemiş olmaktadır ki kul hakkı Allah’ın şirk koşma ile beraber affetmediği bir günahtır. Yine bu yolla devletin ekonomik açıdan zayıflamasına sebep olmaktadır. Vatanı sevmek ve korumak ise her Müslüman’ın bir görevidir.
Kaçak su ve elektrikle yapılan ibadete gelince kaçak su ile yapılan ibadetin sevabı olmaz. Yani kaçak su ile alınan abdest ile kılınan namazın borcu ödenmiş farziyeti düşmüş olur. Ama bu ibadetin farziyeti düşmekle beraber sevaba nail olunmaz. Aynı şekilde kişinin kaçak elektriğe dayanan bir ibadeti varsa ondan da sevap elde etmez. Faraza kaçak su kullanan kimse sıcak su ile abdest alıyorsa suyu kaçak elektrikle ısıtmışsa bu abdestten sevap elde etmez. Kısaca kaçak elektrik ve su kullanan kimse kul hakkını ihlal etmekte, ekonomik olarak devletini zayıflatmakta, dinen haram işlemekte, ibadetinden de sevap almamaktadır.
Suç ve günah işlemek kaderin bir parçası mıdır?
Kaza ve Kadere inanmak iman altı esasından birisidir. Hayatta başımıza gelen her şey iyi, kötü, hayır, şer muhakkak ki bir kader içerisinde tecelli etmektedir. Ancak kişi başına gelen herhangi bir olayda kaderi bahane ederek, kendisini sorumluluktan kurtarmaya çalışmamalıdır. Kişi, “Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, bu şekilde takdir edilmiş, ben ne yapayım? “ diyerek, günah işledikten sonra ya da yanlış yapıp suç işledikten sonra da kendisini suçsuz gösteremez, kaderi mazeret olarak ileri süremez. Çünkü bu fiiller, insanlar böyle tercih ettikleri için, bu seçime uygun olarak Allah tarafından yaratılmışlardır. Burada dileyen, tercih eden, isteyen kuldur; yaratan da Allah’tır. Kul sorumluluk doğuran fiilleri irade edendir ama yaratan değildir; zira yaratmak Allah’a mahsustur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Allah her şeyin yaratıcısıdır.” (En’am, 6/102) buyrulmaktadır.
Her şeyin yaratıcısının Allah olması bizim kötü ve yanlış işleri, sorumluluktan kaçarak Allah’a havale etmemize yol açmamalıdır. Bu kaderi istismar etmek olur. Ayrıca kader ve kazâya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu sonucun sağlanması ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli sebeplere sarılmamak ve tedbirleri almamak, İslâm’ın kader anlayışı ile bağdaşmaz. Allah her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bu sebepleri yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da bir ilâhî kanundur ve bir kaderdir. Dolayısıyla kişinin “Ben ne yapayım, kaderim böyle.” Diyerek günah ya da suç işlemesi ya da işledikten sonra kaderi suçlaması doğru değildir.
Günün Ayeti
Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, “Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir.” denir.
Kaf, 50/19.
Günün Hadisi
“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanını kemâle erdirmiştir”
Ebu Davud, “Sünne”, 15.
Günün Sözü
Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için çok dinleyip az konuşmak gerek.
Şems-i Tebrizi
Günün Duası
Allah’ım beni razı olmadığın kişi, iş ve fiillerden uzak eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Hûri Nedir?
Allah’ın iman edenlere mükâfat olarak hizmet için yarattığı cennet kızları demek.
Günün Nüktesi
Zahmet olur…
Konyalı Hacı Veyiszade şaka bile olsa yalan söylemezmiş. Dostları bir gün karar verirler küçükte olsa bir yalan söyleteceklerdir ona ve evine ziyarete giderler.
Sohbet başlar kısa bir süre sonra Hacı Veyiszade ayağa kalkar,
“Ben size bir çay demleyeyim “ diye.
Dostları için fırsat doğmuştur; “Aman hocam derler, zahmet olur.” Akıllarınca o da “Hayır zahmet olmaz.” Diyecek, böylece küçük de olsa bir yalan söylemiş olacaktır.
Veyiszade hemen cevap verir:
-Zahmet olur ama ben yine demleyeyim.