Elbette ki kalp temizliği önemlidir. Ama kalbin temizliği ibadete, dini görev ve sorumluluklara uymayı ortadan kaldırmaz. Bilakis kalbi temiz olan kişi dini ibadetlerine daha da sarılır.
Buna göre kişi ne kadar iyi bir kul olursa olsun, ne kadar iyi bir insan olursa olsun, aynı şekilde gönlü kalbi ne kadar geniş ve temiz olursa olsun ibadet görev ve sorumluluğu ondan asla ama asla düşmez.
Zira Allahu Teala Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır: Ben insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım. Demek ki her kulun bu dünyadaki görevi Allaha ibadet etmektir. Bu görev de insanın ömrü boyunca geçerlidir.
Eğer ki kalp temizliği ile ibadet birilerinden düşecek olsaydı öncelikle peygamberlerden düşerdi. Kaldı ki kalpleri temiz olmasına rağmen, günah işlememelerine rağmen Allaha en çok ibadet edenler yine peygamberler olmuştur. Bu ibadeti ençok yapan peygamberlerin başında gelen de şüphesiz sevgili Peygamberimizdir ki rivayetlere göre Allahın en sevdiği kul, cenneti garantilemiş son Peygamber ayakları şişene kadar namaz kılarmış. Eğer ki kalp temizliği ile ibadet görevi düşeydi efendimizden düşerdi. O da ayakları şişene kadar namaz kılmazdı.
Onun için böyle bir düşüncenin İslam dininde bir yeri ve değeri yoktur. Mükellef olan her kul ölene kadar ibadet etmekle mükelleftir.
Hz. Ádemin çocuklarının evliliği nasıl olmuştur?
Hz. Havva annemiz her doğumda bir erkek ve bir kız olmak üzere ikiz doğurmuştur. Yirmi doğumda 40 çocuk dünyaya getirmiştir.
Allah birinci doğumda doğanı, ikinci doğumda doğanla evlendirmeye müsaade ederek böylece çaprazlama evlenmelerini meşru kıldı. Çoğalmak için bu gerekiyordu. Daha sonraki peygamberlerin döneminde bu hüküm kaldırılmıştır. Bilindiği gibi helal ve haram ölçüsünü yüce Allah belirler. Şu anda böyle bir evlilik meşru değildir.
Ezan okunmaya başlar başlamaz namaz kılınabilir mi?
Namaz kılmada esas olan ezanın okunması değil namaz vaktinin girmiş olmasıdır. Yani bir namaz vakti girmişse ezan okunmamış olsa dahi o namaz kılınabilir.
Aynı şekilde bir namaz vakti girmemişse ezan okunsa dahi kılınmaz. Mesela hoca yanlışlıkla sabah namazı vakti girdi diye ezan okursa ve vakit girmemişse velev ki ezan okunmuş olsa dahi namaz kılınmaz kılınsa da geçersizdir. Çünkü vakit girmemiştir.
Aynı şekilde namaz vakti girmişse ama gerek elektrik olmayışından, gerekse imamın herhangi bir maruzatından dolayı ezan okunmamışsa bile namaz vakti girmiştir. Kişi namazını kılabilir
Buna göre vakit girmiş ise ezan okunurken namaz kılmamızda bir sakınca yoktur. Ancak imkan varsa ezanın bitimine kadar beklemek daha evladır.
Allahın bir olmasının anlamı nedir?
İslam inancına göre Allah birdir ve tektir. Bu bir oluş, sayı yönüyle bir birlik değildir. Çünkü sayı bölünebilir ve katlanabilir. Allah böyle olmaktan yücedir. Onun bir oluşu, zatında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde, rab oluşunda ve hakimiyetinde eşi ve benzeri olmayışı yönündendir.
Onun birliği, varlığının zorunlu olup yokluğu düşünülemeyen tek varlık olmasını ifade eder. Nitekim İhlas suresinde Allahın bir olduğu, hiçbir şeye muhtaç olmadığı, doğurmadığı ve doğurulmadığı, Onun hiçbir denginin bulunmadığı ifade edilir.
Günün Ayeti
Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha üstün karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
Kasas 84
Günün Hadisi
Herkim çarşıya girdiği zaman, La İlahe İllallah-u Vahdehu La Şerike leh. Lehul-Mülkü Velehul-Hamdu Yuhyi Ve Yumitu Ve Huve Hayyun La Yemutu Bi Yedihil-Hayru Kulluhu Ve Huve Ala Külli Şeyin Kadîr derse Allah onun için bir milyon hasene yazar, bir milyon kötülük yok eder ve onun için cennette ev inşa eder buyurdu.
İbni Mace 2235
Günün Sözü
İnsan konuşacağı şeyden kırk kat fazlasını bilmiyorsa, konuşmamalıdır.
(Dale Carnegie)
Günün Duası
Allahım bugün kazancımızı helal ve bereketli kazançlardan eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Zındık Kime Denir?
Müslüman olmadıkları halde Müslüman görünen, müminleri inandıkları dinî değerlerden soğutup uzaklaştırmaya ve onları ifsat etmeye çalışan kimseler hakkında kullanılan bir terimdir
Günün Nüktesi
Tasavvuf ve Kapıları
Öğrencilerinden biri Mevlana´ya sormuş;
"Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum.
Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"
"Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş.
Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım."
Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş.
Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana´nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var.
Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış.
Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış.
üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş.
Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş.
Öğrenci Mevlana´ya dönmüş, olanları anlatmış.
Mevlana; "İşte sana istediğin örnekler....
- Birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi.
Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.
- İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam
tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.
"Sana kötülük yapana bile iyilik yap".
Onun için döndü, oturdu.
- Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir.
İyinin ve kötünün tek Yaradandan geldiğini bilir, inanır.
Yaradan buna hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.
- Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir.
İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir.
Onun için dönüp bakmadı bile..."