Üzerine hac farz olup da, bunu yerine getiremeden ölen kişi, vasiyet etmişse, vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Vasiyet etmemişse, varisleri isterlerse onun adına hac yapabilirler.
Nitekim hacca gitmeyi adayan, fakat edâ edemeden ölen bir kadının kardeşi, ne yapması gerektiğini öğrenmek amacıyla Hz. Peygamber'e sorduğunda Hz. Peygamber, "ölen kardeşinin borcu olsaydı öder miydin?" diye sormuş, adam da, "evet ya Rasulallâh!" deyince, Allâh Resulü: "O halde Allâh'a karşı olan borcunu da öde! Çünkü o ödenmeye daha lâyıktır." buyurmuştur.
Buna göre kendisine hac ibadeti farz olduğu halde eda etmeden ölen kişinin yerine hacca gidilebilir.
Sebepsiz olarak bir mezarı başka bir yere nakletmek caiz mi?
Kabrin olduğu yerden yol geçmesi, su altında kalması veya bulunduğu yerin başkasına ait olup sahibinin orada cenaze defnine izninin bulunmaması gibi zorunlu bir durum bulunmadıkça, defnedilen cesedin başka bir mezarlığa nakledilmek üzere, çıkarılması dinen caiz değildir.
Bu konuda ölenin vasiyetinin bulunması, mezarın yakınları tarafından ziyaret edilmesinin çok zor olması, yolunun olmaması gibi hususlar, kabrin nakli için geçerli mazeret sayılmaz.
Abdestte organlarımızı niçin bir defadan fazla yıkıyoruz?
Abdest alırken, abdest organlarını bir defa yıkamak farzdır. Üçer defa yıkamak ise sünnettir. Abdestin geçerli olması için abdest organlarını en az bir defa yıkamak gerekir. Birden fazla yıkamak ise farzın fazlası olur. Bu fazlalık şayet üç defa olursa Efendimizin sünneti olmuş olur. Çünkü efendimiz abdest alırken abdest organlarını üçer defa yıkarmış.
Dolayısıyla ibadette efendimizi örnek aldığımızdan abdest aldığımızda abdest organlarını üçer kere yıkıyoruz bu da sünnet oluyor.
Sandalyede namaz kılan kişi önüne seccade koyması gerekir mi?
Sandalyede namaz kılan kişinin önüne seccade koyması gerekmez. Namaz kılarken kişinin önüne seccade koyması daha temiz bir şeyin üzerinde namaz kılma ihtiyacından kaynaklanır. Namaz kılınan yerde necaset olmaması gerekir. Bununla birlikte seccade namazın farz ya da sünneti de değildir. Dolayısıyla konulmamasında her hangi bir sakınca yoktur.
Günün Ayeti
Ey Muhammed! Eğer Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların hepsi birden iman ederlerdi. O halde iman etsinler diye insanları sen mi zorlayacaksın?
(Yunus, 10/99)
Günün Hadisi
Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söylerler! Yazık ona, yazık ona.
Günün sözü
Çocuklar hayat piyangosundan alınmış biletlerdir. Ama boş ya da dolu çıkması ebeveynin elindedir.
Günün Duası
Allahım bizi sana isyandan, kullarına zulüm etmekten koru.
Bunları biliyor muyuz?
Sadaka-i Câriye Nedir?
Sürekli sevap kazandıran sadaka anlamına gelir ve herkesin faydalanacağı süreklilik arz eden hayır demektir. Buna kurumlaşmış hayırlar da demek mümkündür. Cami, okul, yol, köprü, çeşme bunun örneğidir. Bunları yapanların, yapımına vesile olanların, katkı sağlayanların amel defteri kapanmaz ve sevabı sürekli olur.
Günün Nüktesi
Tesbihatın Önemi
Muhacirlerin fakirleri Resulullaha gelip dediler ki:
Servet sahibi Müslümanlar derece ve nimetler bakımından bizi geçtiler
Resulullah da:
Ne hususta, diye buyurunca, muhacir fakirler:
Biz namaz kılıyoruz, onlar da kılıyor; biz oruç tutuyoruz, onlar da tutuyorlar; fakat onlar sadaka verdikleri halde biz veremiyoruz; onlar köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler.
Bunun üzerine Peygamber:
Size, sizden ilerde bulunanlara yetişebileceğiniz, sizden geride, sizden aşağıda olanları geçebileceğiniz ve sizin yaptığınız gibi yapanlar müstesna, sizden başka kimsenin daha faziletli olamayacağı bir şey öğreteyim mi, buyurdu.
Muhacirlerin fakirleri:
Evet, öğret, ey Allahın Resulü, diye cevap verdiler.
Peygamber Efendimiz de:
Her namazın sonunda otuz üçer defa sübhânallah (Allahı her türlü noksanlıktan tenzih ederim), elhamdülillah (hamd Allaha mahsustur), Allahü Ekber (Allah en büyüktür) deyiniz, buyurdu.
Muhacir fakirler, bir süre sonra Resulullaha gelerek şöyle dediler:
Mal ve servet sahibi kardeşlerimiz bizim bu yaptığımızı işitip onlar da böyle yaptılar.
Bunun üzerine Allahın Resulü şöyle buyurdu:
Bu, Allahın fazlıdır, dilediğine verir.