Sayfa Yükleniyor...
Adak kurbanının etinden, adağı yapan kişinin yemesi caiz olmadığı gibi; bu kişinin usûl ve fürûu yani annesi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları, torunları sayılan kimseler yiyemezler. Adak kurbanının etini bu sayılanlar dışında kalan ve dinen fakir olan kimseler yiyebilirler. Şayet adak kurbanını kesen kişi bu adaktan yemiş ise fıkıhçılara göre yediği miktarın fiyatını fakirlere para olarak verecektir.
Alınan ev ya da araba için kesilen kurban etinden kesen kimse yemesinde bir sakınca var mı?
Ev veya araba almak kan akıtmayı gerektirmez. Yani yeni bir ev ya da araba alındığında kurban kesmek gerekmez. Ancak bu konuda adak yapılmışsa adağın yerine getirilmesi gerekir. Örneğin ev alırsam ya da arabam olursa kan akıtacağım derse ve bunları alırsa, aldığında bu kanı akıtması gerekir. Yani bu kanı akıtması gerekir. Aynı şekilde kişi adak adamamışsa dilerse bu mala ve nimete nail olduğu için şükür babından bir kurban kesebilir. Bir diğer husus daha vardır ki o da şudur; “Sadaka belaların define vesile olur” Böyle bir nimetten dolayı kurban kesip tasadduk etmenin muhtemel bir takım kaza ve belaların define vesile olacağı da umulur. Fakat bütün bunların yapılmasında bir adak söz konusu değilse bir vaciplik yoktur. Yeni bir ev ya da araba alındığında adanmamışsa kesilen kurban etinden kesen kişi ve çocukları yiyebilir. Ancak bu adak olarak adanmış ise kesilen kurban etinden kesen kişi ve ailesi yiyemez.
Sandalyede namaz kılmak caiz mi?
İslâm dini kolaylık dinidir. İslam dininde sorumluluklar ve görevler kulun gücüne göredir. Bu nedenle hastalık, kişinin ibadeti için hafifletme ve kolaylaştırma sebebi sayılmıştır. Ayakta namaz kılmaya gücü yetmeyen veya ayakta durmakta zorlanan kimse sandalyede oturarak namazını kılabilir. Rükû veya secde etmeye gücü yetemeyen kimse ima ile namazı kılabilir. Bu şekilde namaz kılan kişi rükû için başı biraz eğer, secde için ise rükûdan biraz daha fazla eğer. Oturarak namaz kılamayan, sırt üstü yattığı yerde imâ eder. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa niyetini ve kıratını ayakta yapar, ayakta yapamadıklarını ise oturarak yapar. Kişi ima ile de namaz kılamıyorsa Şafii mezhebine göre en son nokta olarak kalbi ile de namazı kılar.
Mezarın üzerine isyanvari sözler yazmak caiz mi?
İslam dini, hayatında olduğu gibi ölümünde de insana gereken değeri vermiş, saygıyı göstermiş ve öldüğü andan itibaren ona yapılacak muameleyi de belirlemiştir. Bu anlamda İslam dini, kabir ve kabristanın düzenli ve tertipli yapılmasını, temiz tutulmasını ve yeşillendirilmesini, hayatta bulunan insanların ölülere karşı bir vefa borcu olarak görür. Ancak kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli binalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şikayet edici sözler yazılması yasaklanmıştır.
Günün Ayeti
İnkara sapanların, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacaklarını sanma. Onların son barınma yerleri ateştir. Ne kötü bir dönüştür o. Nur, 24/5.
Günün Hadisi
“Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları hâlde akşam doymuş olarak dönerler.” (Tirmizî, “Zühd”, 33)
Günün Sözü
“Hiçbir insan işini sevmeden başarılı olamaz.” David Sarnoff
Günün Duası
Allah’ım bugün yapacağım bütün hayır, ibadet ve duaları samimi ve ihlaslı yapabilmeyi bana nasip et.
Bunları Biliyor muyuz?
Deccal kimdir?
Kıyamete yakın bir dönemde çıkıp İslâm dinini ve ümmetini ifsad edip kötülüklere sürükleyecek olan ve aynı zamanda kıyametin alametlerinden sayılan biri.
Günün Nüktesi
Onlar Ev De Yapacaklar Mı?
Hz. Nuh zamanında insanların ömürleri uzunmuş, 800 – 1000 sene yaşarlarmış. Bir kadının oğlu ölür. Kadın çok ağlar. Komşu kadınlardan birisi der ki; “Niye bu kadar ağlıyorsun, Allah’ın takdiri böyleymiş.” “Elbette öyledir, ben ona ağlamıyorum.” “Ya niye ağlıyorsun?” “Yavrum fazla gün görmedi diye, annelik şefkatiyle ağlıyorum.” “Oğlun kaç yaşındaydı?” “275 yaşındaydı.” “İyi ama sen buna ağlıyorsun da, ahir zamanda gelecek ümmet ne yapsın, ömürleri 50-60 sene olacak.” “Ciddi mi söylüyorsun?” “Elbette.” “Allah Allah, onlar ev de yapacaklar mı?” “Hem de kaç tane yapacaklarmış.” “Ben onların yerinde olsaydım, çadırımın kazığını bile değişmezdim.”