Sayfa Yükleniyor...
Boşanma, evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye dini anlamda iddet denir. Karı koca nikah kıyıldıktan sonra ister zifafa girsin ister girmesin bu süreyi beklemesi lazım.
Çünkü bu iddet, kadının önceki kocasından hamile olup olmadığının anlaşılması içindir. Aynı zamanda ölüm iddetinde kadının ölen kocasına hürmet ve saygı babından belli bir zaman diliminde evlenmeden beklemesi gerekir.
İddet bekleme esas olarak kadının hamile olup olmadığının ortaya çıkması amacına yönelik olmakla birlikte onun sadece bu amaçla sınırlandırılması doğru değildir.
Ölüm iddetinde bunun yaratılış açısından erkeklere göre daha duyarlı ve yuvaya daha bağlı olan kadının ölmüş kocasının hatırasına saygı ve yuvaya bağlılık simgesi olarak, boşanma iddetinde ise toplumun kötü zanda bulunmasını engellemeye, dolayısıyla kadının saygınlığının devamını sağlamaya yönelik bir önlem olarak değerlendirmek gerekir.
Ölüm iddeti, kocası ölen kadın hamile ise çocuğunu doğurana kadardır. Şayet hamile değilse beklemesi gereken süre dört ay on gündür.
Amelin imana olumlu ya da olumsuz bir etkisi var mı?
İman, inanılması gereken hususlar açısından artmaz ve eksilmez. Bir kimse, iman esaslarının tümünü kabul edip de, bir ya da birkaçına inanmazsa, iman etmiş sayılmaz. Bu durumda, iman gerçekleşmediğinden, artması ve eksilmesi söz konusu değildir. Ancak güçlü ve zayıf olmak açısından farklılık gösterir; kiminin imanı kuvvetli, kiminin zayıftır.
İmanda bu çeşit farklılığın bulunduğuna Kur’an-ı Kerim’de işaret edilmiştir: “Herhangi bir sure indirildiğinde, içlerinden (alaylı bir şekilde) ‘bu hanginizin imanını artırdı?’ diyenler olur. İman etmiş olanlara gelince, inen sure onların imanını artırmıştır.” (Tevbe 9/124); “O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.” (Fetih 48/4); “Allah’ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların (mü’minlerin) imanlarını artırır.” (Enfal 8/2)
Buna göre kişi günah işleye işleye imanını zayıflatmaktadır. Aynı şekilde kişi hayır işleye işleye ibadet ede ede de imanı artar.
Saçı gösteren ince tülbentle kılınan namaz geçerli olur mu?
Kadınların el, yüz ve ayakları dışında kalan bütün bedeni, erkeklerin ise göbek ile diz kapağı (bazı mezheplere göre ise diz altı ) arası avret mahallidir. Buraların, namazda ve namaz dışında yabancılara karşı örtülmesi ve giyilen elbisenin vücut hatlarını belli edecek şekilde dar, tenini gösterecek şekilde ince olmaması gerekir.
Bu şartları taşımayan elbise ile kılınan namaz Hanefi ve Şafii mezhebine göre geçersizdir. Yeniden kılınması gerekir.
Buna göre bayanın saç rengini gösteren ince tülbent ile kıldığı namaz geçersizdir. Yeniden kılınması gerekir.
Günün Ayeti
Allah’ın zikri hususunda kalpleri katılaşmış olanların vay haline! İşte bunlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.
Zümer, 39/22.
Günün Hadisi
“Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe) cennete giremezler.”
Müslim, “Îmân”, 168.
Günün Sözü
“Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa Allah da onu başkasına muhtaç etmez.”
Şems-i Tebrizi
Günün Duası
Allah’ım ömrümüzün geri kalanını geçmiş ömrümüzden daha hayırlı ve bereketli eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Hile-i Şeriyye nedir?
Yasaklanmış bir sonucu elde etmek amacıyla, şekil bakımından kurallara uygun bir işlemi vasıta etmek; fiil ve işlemleri dış görünüş ve şekil itibariyle kurallara uygun hale getirmek şeklinde tanımlanabilir.
Günün Nüktesi
Görev bir emanettir...
Hz. Peygamberin sahabelerinden olan ve hakkı çekinmeden söyleyen Ebu Zer bir gün efendimize dedi ki:
Ey Allah’ın Resulü beni vali olarak atar mısın?
Onun yapısını ve yumuşak huyunu bilen Allah Resulü:
Eli ile Ebu Zerrin omuzunu vurarak şöyle buyurdu:
“Ebû Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin görev ise bir emanettir.
Bu emaneti ehil olarak alan ve üzerine düşeni yapanlar müstesna, aslında bu görev kıyamet gününde bir pişmanlıktır.”
Müslim, “İmâret”, 16.