Sayfa Yükleniyor...
Boşanma, evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye dini anlamda iddet denir. Karı koca nikah kıyıldıktan sonra ister zifafa girsin ister girmesin bu süreyi beklemesi lazım. Çünkü bu iddet, kadının önceki kocasından hamile olup olmadığının anlaşılması içindir. Aynı zamanda ölüm iddetinde kadının ölen kocasına hürmet ve saygı babından belli bir zaman diliminde evlenmeden beklemesi gerekir. İddet bekleme esas olarak kadının hamile olup olmadığının ortaya çıkması amacına yönelik olmakla birlikte onun sadece bu amaçla sınırlandırılması doğru değildir. Ölüm iddetinde bunun yaratılış açısından erkeklere göre daha duyarlı ve yuvaya daha bağlı olan kadının ölmüş kocasının hatırasına saygı ve yuvaya bağlılık simgesi olarak, boşanma iddetinde ise toplumun kötü zanda bulunmasını engellemeye, dolayısıyla kadının saygınlığının devamını sağlamaya yönelik bir önlem olarak değerlendirmek gerekir. Ölüm iddeti, kocası ölen kadın hamile ise çocuğunu doğurana kadardır. Şayet hamile değilse beklemesi gereken süre dört ay on gündür.
Koronavirüsten dolayı maske takmak, mesafeye dikkat etmek, tedbirli olmak kadere aykırı mı?
Tedbirin alınması takdire aykırı bir iş değildir. Eğer bir husustaki takdir-i ilahi, Levh-i Mahfuz’da takdir ve tespit edilmiş ise, onda değişiklik olmaz. Ama Biz hayatımızı kurallara ve emredilene göre yaşamak zorundayız. Başımıza gelecekleri ya da kavuşacağımız nimetleri ve güzellikleri biz bilemeyiz. Zira biz gayb ilmine sahip değiliz. Dolayısıyla hayatımızı yaşarken nasıl rızkı veren Allah olduğu halde rızık temini için çalışıyorsak aynı şekilde başımıza gelmesi muhtemel kaza ve tehlikeleri bertaraf etmek için de tedbir almak zorundayız. Ama aldığımız bu tedbir asla kadere muhalif değildir. Bilakis bu tedbiri almamak tıpkı rızkı aramamak ve sebeplere sarılmamak gibi yanlıştır.
Karides yemek caiz mi?
Kur’an-ı Kerim’de denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğu bildirilmektedir. Nitekim yüce mevla Kur’an’ında mealen şöyle buyurmuştur: “Deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı.” (Maide, 5/96) Hz. Peygamber de, “Onun suyu temiz, ölüsü helaldir.” (Ebû Dâvud, “Tahâret”, 41) buyurmuştur. İslam fıkıhçıları bu nasslara dayanarak bütün balık türlerini yemeği caiz görmüşlerdir. Bu konuda görüş birliği olmakla beraber balık türleri dışında kalan midye, kalamar, yengeç, karides gibi deniz ürünlerini yemek hususunda ihtilaf etmişlerdir. Hanefi mezhebi fıkıhçılarına göre kalamar, yengeç, karides yemek haramdır. Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre ise bu deniz ürünlerini yemek helaldir.
Günün Ayeti
Eğer inkâr ederseniz, şüphe yok ki Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları hesabına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin hesabınıza ona razı olur. Hiçbir günahkâr da diğerinin günahını çekecek değildir. Sonra dönüşünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, bütün kalplerin özünü bilir. Zümer, 39/7.
Günün Hadisi
Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 60)
Günün Sözü
Ağlamanın en güzeli ve iyisi, İslam’a uygun olmayan amellerle geçirilen ömür için ağlamaktır. Ebü’l-Havârî
Günün Duası
Allah’ım sana manen yaklaştıracak amel ne ise bugün bana onu nasip eyle.
Bunları Biliyor Muyuz?
Fasık Nedir?
İmanı olmakla beraber Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyen kimseye denir.
Günün Nüktesi
Şu Altınları Çamura Atın…
Günlerden bir gün Selçuklu sultanlarından biri kabul etmesini arzu ederek Hz. Mevlana’ya bir kaç kese altın göndermişti. Hz. Mevlana’nın talebelerinden biri altınları alıp Hz. Mevlana’ya verince, Mevlana talebesine döndü ve beni gerçekten seviyorsanız bu altınları dışarıdaki çamura atınız buyurdu. Talebesi Mevlana’nın bu isteğini hiç bir sual dahi sormadan yerine getirdi. Bu olaya şahit olan bazı kimseler, çamurun içine atılan altınları toplamak için hiç vakit kaybetmeden çamurun içine dalmışlardı. Fakat kısa süre sonra üstleri başları, yüzleri çamurdan görünmez hale geldi. Mevlana talebelerine onların bu vaziyetlerini göstererek: Bu altınlar şu gördüğünüz dünya ehlinin, üstünü başını batırdığı gibi ahiret ehli olanların da kalbini kirletir. Çeşitli günahlara sevk edip ibadetten alıkoyar. Bunun için dikkat edilmesi gereken nokta; hırs yapmadan kanaat üzere bulunmaktır. Dünyada ahiret saadeti için çalışılmalı kazanılmalıdır. Çünkü İslam insanlara faydalı olmayı emreder. Dünyadaki saadetlerden biri de helal kazanmaktır. Bu kazancını hayır yaparak ahirete göndermektir. Asıl sermaye ise amel, ihlas ve güzel ahlak sahibi olmaktır buyurdu.