Sayfa Yükleniyor...
Mezarın üzerine su dökmenin dinen bir sakıncası yoktur. Bilakis mezarın üzerinde bulunan ve ölüye bir faydası olacağı umut edilen bir ağacın ya da çiçeğin sulanması dinen hem caizidir hem de sevaptır. Sulanan bu ağacın ya da yeşilliğin de ölüye bir faydası olacağı da umulur.
Nitekim sevgili Peygamberimiz bir mezarlığın yanından geçerken bir inilti sesi duymuş bunun üzerine bir dal istemiş. Getirilen bu dalı o mezarda yatan kimsenin kabrine dikmiş. Ve umulur ki ona bir faydası olur demiştir.
Dolayısıyla mezarı sulamak ya da üzerine ağaç veya çiçek dikmek, diktiğimiz bu yeşilliği de sulamak dinen caiz ve sevaptır.
Kişinin alnına kan sürmenin İslam’da yeri var mı?
Kesilen hayvanın kanını kişinin alnına sürmenin İslam dininde yeri yoktur. Dini kaynaklarımızda da böyle bir bilgi veya olur yoktur.
Bu uygulama daha çok başka kültür ve inançlardan İslam’a sokulmuş batıl ve hurafe bir uygulamadır. Dolayısıyla hangi gerekçe ile olursa olsun kesilen hayvanın kanını insanın alnına sürmek dinen uygun değildir.
Devletin çocuklar için verdiği parayı almak caiz mi?
Koruyucu aile programı uygulaması kapsamında himayeye alınan çocuklar için devletin ödeyeceği paranın, çocuğa harcanması veya onun adına saklanması halinde koruyucu aile tarafından alınmasında dini açıdan bir sakınca yoktur.
Bununla birlikte çocuğu himaye eden ailenin fakir olması durumunda çocuk için verilen paradan makul şekilde istifade etmesi de uygundur.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta melaen “Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter” buyurulmaktadır. (Nisa, 4/6).
Buna göre koruyucu ailenin devletin çocuk için verdiği parayı almasında sakınca yoktur. Tabi bunu da çocuk için harcamalıdır.
Dinen yasak olan bir hususta adakta bulunmak caiz mi?
Adak, bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisine vacip kılmasını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’in değişik yerlerinde verilen sözün tutulması emredilir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılmaktadır.
Hz. Peygamber de hadislerinde Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş Allah’a isyan veya masiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir.
Buna göre İslam fıkhında bir ilke olarak haram olan bir adak yerine getirilemez. İçki içme, zina yapma, hırsızlık yapma adağı… gibi. Ama Allah’a isyan ve masiyet olmadığı sürece yapılan adak yerine getirilmelidir.
Günün Ayeti
Allah’tan korkun ki size merhamet edilsin. En’am, 6/155
Günün Hadisi
Üç şey vardır ki, onlar kimde bulunursa, Yüce Allah onu her yönüyle himayesi altına alır ve onu Cennetine koyar: Zayıfa merhamet, anne babaya şefkat, emri altındakilere iyilik. Tirmizi, Sıfatü’l- Kıyame, 48.
Günün Sözü
Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir. T. Lowell
Günün Duası
Ya rabbi bugün bana cenneti kazandıracak bir hayır nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Hades Nedir?
Bazı ibadet ve fiillerin yapılmasına engel olan hükmî kirliliğe hades denir. Abdestsizlik ve cünüplük hali hades olarak nitelendirilir. Namazın altı şartından (dışındaki farzları) birisi olan hadesten taharet tabiriyle, bu hükmî kirlilikten temizlenmek kastedilir.
Günün Nüktesi
Niçin ağlıyorsun ya Ömer?
Bir keresinde Hz. Ömer Peygamberin evine gitmişti. Evine gittiğin de Allah Resulü peygamberimiz bir hasır üzerinde yatmakta olduğunu gördü, öyle ki Hasır Resullullah’ın vücudunun belli yerlerinde çukur, çukur iz bırakmıştı, bu hali gören Hz. Ömer başladı ağlamağa, Hz. Ömer’in ağladığını gören
Peygamber efendimiz sordu
– Niçin ağlıyorsun ya Ömer?
Hz. Ömer cevaben dediler ki:
– Niye ağlamayım ki, ey Allah’ın Resulü. Kisralar ve Kayserlerin çokça nimetleri vardır. Onlar rahat yatakların da yatarlar. Siz ise kuru bir hasır üzerinde yatıyorsunuz. Hâlbuki siz ki, Allah elçisisiniz. Onlar ise Allah’ın düşmanları. Ey Allah’ın Resulü, müsaade buyursanız da altınıza yumuşak bir şeyler sersek.
Hz. Ömer’in bu sözlerini dinleyen Peygamber Efendimiz, şöyle bir cevapta bulundu:
– Ya Ömer bizim kalplerimiz yalnızca Allah sevgisi ile huzur, rahatlık bulur. Bu durum geçici bir yaşam öyle bir saltanata, debdebeye değmez. Bir insanoğlu, bir parmağını denize daldırmış olsa, ondan ne kadar su alabilir ki?
İşte deniz suyuna nispetle bu parmakta ki ıslaklık ne ise, ahiret hayatına nispetle dünya yaşamı da odur. Yazık o, kimselere ki ahiret hayatına nispetle dünya hayatı bu olduğu halde yine de kalplerini mal ve mülk dünya sevgisiyle dolduruyorlar da Allah’ı unutuyorlar.