Sayfa Yükleniyor...
Bilerek yemek içmek ve oruca aykırı olan işleri yapmak orucu bozar. Ancak unutarak bir şey yemek, içmek orucu bozmaz. Bu hususta farz, vacip, nafile oruçlar arasında bir fark yoktur. Çünkü unutma ve yanılma ile yapılan işler bağışlanmıştır. Ama kişi oruçlu olduğunu hatırladığı anda veya “Sen oruçlusun” denildiği halde, hiç aldırış etmeden yemesine devam ederse orucu bozulur. Buna göre muharrem orucunu tutarken unutarak yemek yemek ya da bir şey içmek oruca zarar vermez.
Sevgili Peygamberimizin eşleri efendimizin vefatından sonra evlenmemişlerdir. Çünkü ilahi bir hükümle evlenmeleri yasaklanmıştır. Nitekim Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurmaktadır: “Peygamber müminlere kendilerinden daha yakındır, eşleri de onların anneleridir. Aralarında kan bağı bulunanlar Allah’ın kitabında (mirasçılık bakımından), birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; dostlarınıza lütufta bulunmanız başkadır. Bu hüküm kitapta kayıt altına alınmıştır.” (Ahzab, 33/6) Bu ilahi emirle onların evlenmesi haram kılındığı gibi aynı şekilde Hz. Peygamberden sonra da onun eşleri ile evlenmek de müminlere haram kılınmıştır. Çünkü onlar müminlerin anneleri konumundadır.
Bundan dolayı Peygamberimizin hiçbir hanımı efendimizin vefatından sonra başkası ile evlenmemiştir.
Temiz olan her yerde namaz kılınır. Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmaktadır. “Yeryüzü bana mescit kılındı.” (Buhârî, “Salât”, 56.) Dolayısıyla namaz kılarken illaki seccadenin üzerinde namaz kılmak zorunda değiliz. Dağda, bayırda, çimende, temiz toprakta ya da evde temiz bir halının üzerinde… Namaz kılmada hiçbir sakınca yoktur. Yeter ki namaz kılınan mekan temiz olsun, üzerinde bir pislik, necaset olmasın. Durum bu olmakla beraber seccadenin üzerinde namaz kılmak daha iyi ve güzeldir. Hele ki evdeysek seccadenin üzerinde kılmamız daha doğru olur.
Hz. Peygamber dünyaya gelince dedesi Abdülmuttalip O’nu kucağına alıp Kâbe’ye götürmüş ve Muhammed ismini vermiştir. “Atalarınızın arasında bu ismi taşıyanlar olmadığı halde neden torununuza bu ismi koydunuz?” diye soranlara Abdülmuttalip, “Yerde ve gökte övülsün istedim” diye cevap vermiştir.
Günün Ayeti
“Biz, bir imtihan olmak üzere sizi, şer ve hayırlarla sınamaktayız... Ve ancak Bize döndürüleceksiniz sonunda!” Enbiya, 21/35.
Günün Hadisi
İman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlar ile amel etmektir İbn Mâce, “Sunne”, 9.
Günün Sözü
Günün sonunda mazeretler değil sonuçlar önemlidir.
Günün Duası
Allah’ım bugün bizi yolundan ve rızandan ayırma.
Bunları Biliyor muyuz?
Aşure Nedir?
Kameri takvimin birinci ayı olan Muharremin onuncu gününe verilen isimdir.
Günün nüktesi
Huşû…
“Behlül Dane, huşu hakkında soru sorarlar. O da Padişah Harun Reşid’e:
“Getirin bu adama, ağzına kadar doldurulmuş bir tuluk zeytinyağı verin. Birkaç asker verip, şehrin sokaklarını dolaştırın. Eğer bir damla yağı yere dökerse, başını vurun” der. Hikmetini anlamazlar ama mutlaka bizim Behlüldane bir şeyler anlatacak diye, dediğini yapmağa koyulurlar.
Adamcağız denildiği şekilde gönderilir. Bir süre sonra adam salimen döner.
Behlüldane sorar:
“Anlat bakalım şehrin sokaklarında neler gördün?
Adam cevap verir:
“Ben tuluktaki zeytinyağından başka hiçbir şey görmedim.”
Behlüldane tekrar sorar “Ama nasıl olur, falan yerde düğün dernek vardı; davullar zurnalar çalıyordu nasıl görmez, nasıl duymazsın”
Adam:
“Aman efendim bana öğle bir dert verdiniz ki başımın kesilme korkusundan başka bir şey ne duydum ne de gördüm.”
Behlül Dane Hazretleri hikmetli sözünü kondurur:
“Namaz kılarken Azrail’in kılıcını başında bekler vaziyette; Bu namazdan sonra canını teslim alacağını hayal edersen, başka bir şey hatırına gelmez. Sende o zaman huşu içinde namazını kılarsın”