2

Müslüman olmayan ebeveynin Müslüman olan ebeveyn gibi çocuğu üzerinde hakkı var mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 21.10.2020 07:10
  • Güncelleme Tarihi :

İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslam’da cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir.
İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkâr ve aynı zamanda hizmetkâr olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Mealen bu konuda: “Anne ve babana of bile demeyeceksin“ (Îsra, 17/ 23) buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir.  
Şu kadar var ki, anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslami durumuna zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak.
Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslâm’ı kabul etmemiş, hatta İslâm’ın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslâm’ı terk etmelerini istiyorlardı. 
Gelen vahiyle, ana-babanın İslâm’a aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama onları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. Mümkün olduğu kadarıyla hizmetlerinde bulunmayı, dinî emirlere zıt düşen isteklerine uymadan gönüllerini almaya çalışmaları emredildi.
Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir. Faraza anne ve baba İslam’dan ayrıl veya namaz kılma diyorsa evlat bu isteklere boyun eğmeyecektir. Eğmek zorunda da değildir. Eğmesi durumunda ise günahkâr olur.
Dolayısıyla anne ve baba ister Müslüman olsun ister gayrı Müslim olsun evladının üzerinde aynı hakkı vardır.  
Cenaze namazı abdestsiz kılınabilir mi?
Namazın genel sıhhat şartları, cenaze namazı için de aynen geçerlidir. Dolayısıyla, cenaze namazının sahih olması için namaz kılacak kişinin diğer namazları kıldığı gibi cenaze namazını da abdestli kılması gerekir. Onun için cenaze namazı abdestsiz kılınmamalıdır.       
Cenaze namazı, temelde ölüye bir dua niteliğinde olmakla birlikte, tıpkı diğer namazlar gibi aynı ciddiyet ve aynı sıhhat şartları gözetilerek kılınmalıdır.
Müslüman olmayan kimsenin evinde yatmanın bir sakıncası var mı?
Gayr-i müslim komşu ve tanıdığın evine gitmek, yemeğini yemek, gerektiğinde misafir kalıp evinde yatmak günah değildir. Hatta onlarla iyi münasebet kurup, onlara güzel örnek olmak yerinde ve güzel bir davranıştır. Onlara İslam’ın ahlakını ve güzelliklerini göstermek de yerinde ve doğru bir davranış olur.
Bu bağlamda, İslam inancında Müslüman olmayan komşu veya tanıdığın hastası ziyaret edilir, yolculuktan döndüğünde “hoş geldin” denilir. Ayrıca sevindirici ya da üzücü bir durumla karşılaştığında ziyaretine gidilebilir. Aynı şekilde ona misafir olmanın da ya da evinde yatmanın da hiçbir sakıncası yoktur.
Günün Ayeti
Hoşunuza gitmeyen şeyde hayır olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz.
Bakara, 2/216.
Günün Hadisi
Bir mü’minin öldürülmesi, Allah indinde dünyanın yok olmasından daha büyüktür.
(Nesâî, “Tahrîm”, 2)
Günün Sözü
İyiler asla kaybetmez, kaybedilir. 
Peyami Safa
Günün Duası
Ya rabbi bugün dünya işlerimizle uğraşırken bizlere ahiretimizi unutturma.
Bunları biliyor muyuz?
İsâr nedir? 

Kendisinin ihtiyacı olduğu halde başkasını kendi nefsine tercih etme duygusudur. Yani bir kimsenin, kendisinin muhtaç olduğu bir şeyi başka bir muhtaca vermesi, onu kendine tercih etmesi, başkasını kendinden daha çok düşünmesi demektir.
Günün Nüktesi
Nasip ise gelir Hint’ten Yemen’den…
Eski Sisam krallarından Ancee adında bir kral, yeni yaptırdığı bir bağa üzüm kütükleri diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş. O zavallı kölelerden biri, bir gün pek bitkin düştüğü için dayanamaz ve krala, 
- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı hiç bir zaman içemeyeceksiniz ki! deyivermiş. 
Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış. Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra, kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasını emretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan bir bardak getirilmesini emretmiş. Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış. Şarap bardağını eline alarak,
- Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiç bir zaman içemeyeceğimi tekrar iddia edebilir misin? diye sormuş.
Köle şöyle cevap vermiş:
- Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur. O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!
Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri kralın adamlarından biri girmiş. Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve asmaları kırıp döktüğünü söylemiş. Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden hemen dışarı fırlamış. Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş. Kral ve domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış. Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle, Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmuş. Kral bostanda, bardak masada kalmış.
Şu söz bu olayı güzel bir şekilde ifade ediyor:
“Nasip ise gelir Hint’ten Yemen’den,
 Nasip değil ise ne gelir elden?”



 

Müslüman olmayan ebeveynin Müslüman olan ebeveyn gibi çocuğu üzerinde hakkı var mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık