Sayfa Yükleniyor...
Nazarın mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “İnkar edenler Kur’an’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi” (Kalem, 68/51-52) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber, nazar değmesine karşı Muavvizeteyn yani Felak ve Nas surelerini okumuş sahabelere de bunları okumalarını tavsiye etmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber torunları Hasan ve Hüseyin’i nazar ve benzeri olumsuzluklardan korumak için onlara şu duayı okurdu: “Sizi her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine ısmarlarım”(İbn Mace, Tıb, 36). Yine Hz. Peygamberin, “Kim hoşuna giden bir şey görür de; ‘Maşaallah la kuvvete illa billah’ (Allah’ın dilediği olur. Ondan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur) derse, ona hiçbir şey zarar vermez” (Beyhaki, Şu’abü’l-iman, VI, 213) buyurmuştur. Bunun dışında kişi nazara veya büyüye karşı farklı dualar da okuyabilir.
Bir malı peşin fiyatından fazla bir fiyata vade farkı koyarak satmak caiz midir?
Bir malı peşin fiyatına nispetle farklı bir fiyat ile vadeli olarak satmak caizdir. Bu konuda mezhepler arasında bir ihtilaf yoktur. Çünkü burada paranın malla değişimi söz konusudur. İslam hukukuna göre böyle bir muamelede faiz meydana gelmez. Mesela bir malı peşin bin liradan ve veresiye 2 bin liradan almak veya satmak caizdir. Peşin ile veresiye arasındaki fark faiz değildir. Veresiye alış verişlerde akit yapılırken satışa konu olan mal, ödenecek fiyat ve ödeme zamanı belli olmalıdır. Bu üç şart yerine geldikten sonra peşin ve veresiye fiyatların farklı olması önemli değildir.
Her hangi bir sınavdan önce Türbelere gidip dua etmede bir sakınca var mı?
Türbe ve ziyaretler neticede birer mezarlıktır. Mezarlıkları da ziyaret etmek dinen caiz olan ve Peygamberimizin tavsiye ettiği bir husustur. Türbeleri ziyaret etmek, orada dua etmek ya da Kur’an-ı Kerim okumak dinen caiz olan bir davranıştır. Ancak türbelerden şifa beklemek dinen uygun değildir. Çünkü şifayı Allah verir. Fakat efendimizin tavsiyesi bidatten hurafeden uzak bir ziyarettir. Buna göre üniversite sınavı öncesi ya da bir hastalıktan dolayı şifa bulmak için mezarlıkları ya da türbeleri ziyaret etmek caizdir. Burada dua etmek, Kur’an okumak caizdir. Ancak bu mezarda ya da türbede yatandan üniversiteyi kazandırmayı, şifa vermeyi beklemek uygun değildir. Ancak dua ederken ya da şifa dilerken orada yatan zatın hürmetine, yüzü suyu hürmetine diyerek Allah’tan bir başarı ya da şifa dilenebilir.
Bu dünyada özürlü olan ahrette de özürlü mü olur?
Cennete girenler ölümsüz hayatın zevkini ve sevincini yaşarlar. Orada hastalık, ihtiyarlık, sakatlık, keder, sıkıntı ve buna benzer şeyler yoktur. Sayısız nimetler ve gençlik vardır. Yaşlanmak, ölmek, kederlenmek yoktur. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Cennetlikler cennete girince bir kimse şöyle seslenir: Siz cennette ebediyen kalacak hiç ölmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak hiç hastalanmayacaksınız, hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz.” Buna göre bu dünyada kör ya da sakat olan ahrette de kör ya da sakat olmayacaktır. Çünkü cennette bu anlamda eksiklikler yoktur.
Günün Ayeti
“Kim hayırlı bir iş yaparsa kendinedir. Kim de kötü bir iş yaparsa kendi aleyhinedir. Sonunda Rabbinize döndürülür, yaptıklarınızın hesabını verirsiniz.” Casiye, 45/15.
Günün Hadisi
“Kim: ‘Rab olarak Allah’ı, din olarak İslam’ı, Resul olarak Hz. Muhammed’i seçtim derse cennet ona vacip olur”. Ebu Davud, “Salat”, 361.
Günün Sözü
İyi insan toprak gibidir. Toprağa her türlü kötü şeyler atılır. Ama topraktan hep güzel şeyler biter. Akşemseddin
Günün Duası
Allah’ım bugün hiçbir insanın ahını ve hakkını almadan evimize dönmeyi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Mukaddesat Nedir?
İslam dini açısından kutsal kabul edilen değerlerdir.
Günün Nüktesi
Kalp ve Günah...
Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre Resulullah şöyle buyurmuştur: “Kul bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta oluşur. Bundan vazgeçip tövbe ve istiğfar ettiği zaman kalbi parlar. Günahtan dönmez ve bunu yapmaya devam ederse siyah nokta artırılır ve sonunda tüm kalbini kaplar. (Tirmizi, “Tefsiru’l-Kur’an”, 83.)