Sayfa Yükleniyor...
Bu tip inanışlar tamamen zan ve kuruntularından ibarettir. Baykuş ötmesi, köpek havlaması, kara kedinin bir kişinin önünden geçmesi, merdiven altından geçmek, sabunlu suyun üstünden geçmek, salı günü işe başlamak veya yola çıkmak, gece aynaya bakmak veya tırnak kesmek vb. gibi pek çok şeyde uğursuzluk bulunduğuna inanmak, batıldır. "Nikahı kıyılan çiftlerin akşam dışarı çıkması uğursuzluk getirir" sözü de bunlardan biridir.
Uğursuzluk konusunda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: Uğursuzluk yoktur, en güzel şey iyiye yormaktır. (Buhari, Tıp, 44)
Buna göre yeni evlenen nikahları kıyılan çiftlerin nikahtan sonra dışarıya çıkmasında dinen sakınca yoktur. Uğursuzluğa da sebep olmaz
Görülen rüyaya itibar edip amel etmek gerekir mi?
Görülen rüyalara itibar edip onlardan bir anlam çıkarmaya çalışmanın bir manası yoktur. Zira rüya her ne kadar peygamberlerin vahiy aldığı yollardan birisi de olsa biz normal insanlara için bir rüyadan öte değildir. Dolaysıyla rüya ile amel edilmez. Yani rüya da gördüğümüz hayır ya da şer ile ilgili amel edilmez.
Sevgili Peygamberimiz rüya ile ilgili olarak şöyle buyurur: Rüya tabir edilinceye kadar tek ayağı üzerinde duran kuş gibidir. Tabir edildikten sonra iki ayağı üzerine düşer" buyurmuştur. Yani tabir edilmeyen rüya olduğu haliyle kalır. Tabir edildikten sonra ise iki ayağı üzerine düşer yani yorumlandığı şekilde geçekleşir.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki her zaman kötü görülen rüya kötüye, güzel rüya da iyiye işaret etmez tam tersi de olabilir.
Fakat yine de iyi rüya gördüğümüzde iyiliklerimizi, amellerimizi artırmalı ve bunun için de Allaha ham edip imkan varsa sadaka vermeli. Ancak kötü rüya gördüğümüzde de ibadetlerimizi, yaşantımızı, ahlakımızı beşeri ilişkilerimizi ve benzeri durumları bir gözden geçirmeli varsa bir eksiğimiz ya da kusurumuz tamir etmeliyiz
Başkasına evlatlık verilen kişinin öz babasında miras hakkı devam eder mi?
Dinimizde, evlat edilenin asli nesebinin zayi edildiği, evlat edinenlerin nesebine kaydedildiği, hukuki bir takım sonuçlar doğuran evlatlık müessesesi kabul edilmemiştir (Ahzab 33/4-5; İbn Mace, Hudud, 36). Bununla beraber kimsesiz çocukların evlatlık adı altında ve hiçbir hukuki sonuç doğurmaksızın hayırsever kimseler tarafından bakılıp büyütülmesi de mümkündür. Evlat edinenle evlatlık arasında tek veya çift taraflı bir mirasçılık ilişkisi yoktur. Aralarında mirasçılık söz konusu olmadığından, evlat edinenler hayatta iken diledikleri kadar malı evlatlık olarak büyütülen çocuğa hibe edebilecekleri gibi, mallarının üçte birini vasiyet yoluyla da bırakabilirler (Mevsıli, el-İhtiyar, Kahire 1951, III, 48; IV, 62).
Başkası tarafından evlat edinilen kişi, gerçek babasının nesebinden çıkmış olmadığından onun mirasında da hak sahibidir.
Peygamberden günah işleyen olmuş mu?
Peygamberler Allah'ın yeryüzündeki elçileri ve insanların önderleri, Kılavuzları ve yol göstericileri olduklarından büyük günah ve kıymet düşürücü küçük günah işlemezler. Bunlardan korunmuşlardır.
Ama peygamberliğin kıymetini düşürmeyecek peygamberi görev açısından kişiliğini zedelemeyecek küçük hataları yapabilirler. Fakat peygamberin bu küçük hatası insanlar tarafından bilinmeden farkına varılmadan Allah tarafından gelen uyarı ile düzeltilir.
Buna göre halk arasında yaygın olan bazı peygamberler hakkındaki zinaya teşebbüs etti, güneşi, ayı kendine ilah edindi (geçici bir süre)... gibi bidat ve hurafeler İslam dininin tevhid ilkesi ve peygamberlerin taşıdığı İsmet sıfatı ile bağdaşamaz.
Günün Ayeti
"Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."
Günün Hadisi
En faziletli zikir La İlahe İllallah; en faziletli dua da elhamdülillah demektir.
Günün Sözü
Savasın iyisi, barısın kötüsü yoktur.
(Benjamin Franklın)
Bunları biliyor muyuz?
Gazi ne demektir?
Din uğruna savaşırken yaralanan kimseye verilen bir sıfattır. Hz. Peygamber'in pek çok hadislerinde gazi ve çoğulu guzât kelimeleri, Allâh yolunda savaşanlar anlamında kullanılmaktadır.
Günün Nüktesi
Zehir
Uzun yıllar önce Çinde Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisininde kişiliği tamamen farklıdır buda onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır.
Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından ev onun ve kayınvalidesi ile arada kalan eşi içinde cehennem haline gelmiştir.
Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek , böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kadına kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ona en güzel yemekleri yapmasını söyler.
Sevinç içinde eve donen Li-Li yaşlı adamın dediklerini aynen uygular . Her gün en güzel yemekleri yaparak kaynanasının tabağına azar azar zehiri damlatıyordu. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranıyordu. Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmişti ve ona kendi kızı gibi davranıyordu. Evde artık barış rüzgarları esiyordu.
Genç kadın kendisini ağır bir yük altında hissetti yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatcı dükkanının yolunu tuttu ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvardı, Yaşlı kadının ölmesini artık istemiyordu. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran Li-Li ye baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı.
Sevgili Li-Li dedi ;
Sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça oda dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz dedi.
Eski bir Çin atasözü şöyle der ;
Gül veren elde gül kokusu kalır.
Sevilen insan sevgisini insanlara veren insandır.