Ölmeden mirası dağıtmak caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 13.01.2021 07:20
  • Güncelleme Tarihi :

 İslamiyet de ölüm hak, miras helal diye bir söz vardır. Kişi ölmediği sürece malı miras olmaz ve yakınlarına miras olarak intikal etmez. Yaşamakta olan mal sahibi malını, helal ve caiz olmak şartıyla dilediği gibi harcar, tüketir ve -akrabası olsun, olmasın- istediğine verir. Yakınlarının ona “Bizim mirasımızı azaltıyor veya yok ediyorsun” deme hakları yoktur. Mümin, yakınlarına miras bırakmakla yükümlü değildir, ihtiyaç içinde iseler onların nafakaların (geçimlerini) temin etmekle yükümlüdür. Nafaka temin ödevini yerine getirmekte olan bir mümin, geriye kalan malı üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Buna göre kişi ölmeden önce malını istediği gibi kullanma hakkına sahiptir. Kişi ölmeden önce ister malını dağıtır, ister yer, ister miras bırakır, isterse de çocukları arasında ölmeden dağıtabilir. Bütün bunlar caizdir ve de geçerlidir

Namaz kılmak için ezanın okunduğunu duymak şart mı?  

 Namaz kılmada esas olan ezanın okunması değil namaz vaktinin girmiş olmasıdır. Yani bir namaz vakti girmişse ezan okunmamış olsa dahi o namaz kılınabilir. Aynı şekilde bir namaz vakti girmemişse ezan okunsa dahi kılınmaz. Mesela hoca yanlışlıkla sabah namazı vakti girdi diye ezan okursa ve vakit girmemişse velev ki ezan okunmuş olsa dahi namaz kılınmaz kılınsa da geçersizdir. Çünkü vakit girmemiştir. Aynı şekilde namaz vakti girmişse ama gerek elektrik olmayışından, gerekse imamın herhangi bir maruzatından dolayı ezan okunmamışsa bile namaz vakti girmiştir. Kişi namazını kılabilir. Buna göre bir camide vakit girdi diye ezan okunmuşsa ve buna binaen namaza durulmuş ise namaz kılarken bir başka camiden ezan okunsa sonraki ezan kılınan namaza zarar vermez.

Namaz bitiminde 33’er defa tesbihat yapmanın bir dayanağı var mı?

Namazlardan sonra 33’er kere “SübhanAllah”, “Elhamdülillah”, “Allahu ekber” diyerek Allah’ı anmak, sahih hadislerle tavsiye edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber bir hadisi şerifinde; “Kim, her namazdan sonra otuz üç defa sübhânAllah, otuz üç defa elhamdülillâh, otuz üç defa da Allahü ekber der, yüze tamamlamak için de ‘lâ ilâhe illAllahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve âlâ külli şey’in kadîr’ (Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter) derse, günahları denizköpüğü kadar çok olsa bile affedilir” (Müslim, Mesâcid 146) buyurmuştur. Buna göre namazdan sonra yapılan bu tesbihatın Hz. Peygamberin sünnetinde ve tavsiyesinde vardır.

Günün Ayeti

“Nefsini kötülüklerden arındıran mutlaka kurtuluşa ermiş; onu kötülüklere gömen de elbette hüsrana uğramıştır.”

Şems, 9-10

Günün Hadisi

Üç şey vardır ki, onlar kimde bulunursa, Yüce Allah onu her yönüyle himayesi altına alır ve onu Cennetine koyar: Zayıfa merhamet, anne babaya şefkat, emri altındakilere iyilik.

Tirmizi, Sıfatü’l- Kıyame, 48.

Günün Sözü

“Zenginlerle sohbet ederken aziz, fakirlerle sohbet ederken zelil ol. Zira zenginlere karşı izzetli davranman tevazu, fakirlere karşı zilletli davranman şereftir.”

(Ebû Osman Hîrî)

Günün Duası

Allah’ım bugün bana kabirde ve ahirette fayda sağlayacak iş ve ameller nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Karz nedir?

 Altın, gümüş, para veya buğday, arpa gibi misli bir malın, bir müddet sonra mislinin geri verilmesi üzere ödünç olarak verilmesidir. Tam olarak karşılamamakla birlikte aynı manayı ifade etmek üzere Türkçe’de, ödünç ve borç kavramları da kullanılmaktadır.

Günün Nüktesi

Bizden öncekiler dikti biz yedik…

 Harun Reşid bir gün atına binip şöyle bir gezinti yaparak dinlenmek istediğinden Bağdat’ın dışına çıkar, yol kenarında yaşlı bir zatın hurma fidanı dikmekte olduğunu görür. Yaşlı bir adamın hâlâ fidan dikmeye uğraştığını biraz garip bularak sorar:

-Baba, der ne yapıyorsun, bu yaştan sonra fidan mı dikiyorsun?

-Evet oğul, der, görüyorsun ya hurma fidanı dikiyorum.

-Peki, diktiğin bu hurmalar kaç senede meyve verecek dersin?

-Hiç belli olmaz oğul; beş senede, on senede, hatta yirmi senede ancak meyve verenler de olur.

-Demek ki diktiğin hurmaların meyvesini yemen, biraz şüpheli. Mademki sen hayatta iken meyve vermeyecek, o halde bu zahmetleri neden çekiyor; meyvesini yiyemeyeceğin fidanların meşakkatine neden katlanıyorsun?

İhtiyar bu defa şu cevabı verir:

-Oğul, bizden evvelkiler dikip gitmişler, biz onların diktiği fidanların meyvesini yedik. Şimdi ise sıra bize geldi, biz de dikelim de bizden sonra gelenler yesinler.

Cevap hoşuna giden Harun Reşid:

-Al baba, güzel konuştun, der kendisine bir kese dolusu altın atar. Altın dolu keseyi havada kapan ihtiyar:

-Allah’a hamd ederim ki, başkalarının diktiği fidanlar senelerce sonra meyve verdikleri halde, benim diktiklerim işte bu anda meyvesini verdi, der.

Harun Reşid, bu söze de hayran olur; ihtiyara bir kese dolusu altın daha atar. Aksakallı zat, bu sefer de şöyle söylenir:

-Allah’ıma şükürler olsun ki, başkalarının diktiği fidanlar senede ancak bir defa meyve verdiği halde, benimkiler iki defa meyve verdiler!..

Halife, ihtiyarın bu sözüne de hayran kalır ve tekrar çıkardığı bir kese altını daha atarak, yanındaki vezirine:

-Burada daha fazla konuşmayalım, yoksa bu ihtiyar bizde para bırakmayacak, diyerek oradan hızla uzaklaşır.

Ölmeden mirası dağıtmak caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık