Müşteri kızıştırarak fiyatın yükselmesini sağlamak dinen caiz değildir. Yani bir malın fiyatını yükseltmek amacıyla, o malı almaya niyetli olmadığı halde alacakmış gibi davranmak veya pazarlanmış bir malı almaya niyeti olmadığı halde sırf pazarlayan kişiyi almaya yönlendirmek için anlaşmalı olarak pazarlığı kızıştırmak dinen uygun değildir.
İş sahasında sıklıkla karşılaşılan konulardan birisi de çek, senet kırdırma hadisesidir. Elinde çek veya senedi bulunan ve nakit paraya ihtiyacı olan birinin, çek veya senedi, üzerindeki fiyattan düşük bir rakamla bir başkasına kırdırması dinen uygun bir işlem değildir. Yani kişinin elinde örneğin 5 ay vadeli 10 bin liralık çek varsa, bunu 9 bin karşılığında bir başkasına kırdırması dinen caiz değildir.
Çünkü böyle bir uygulama haksız kazanca ve faize neden olduğundan dinen caiz değildir. Zira İslam fıkhında alışveriş bir malı alıp satma ile meydana gelir her iki tarafta da yani alıcı ile satıcıda bir bedel olmalıdır. Bedel yoksa alışveriş meydana gelmemiş olur. Çek, senet kırdırma da alışverişin şartları tahakkuk etmediğinden dinen uygun görülmemiştir.
İslâm Fıkhı, imama uyarak cemaatle kılınacak namaz hususunda birtakım ölçüler ve esaslar koymuştur. Namazın sahih olabilmesi için bu ölçülere ve prensiplere uymak gerekir. Buna göre cemaatle kılınan namazın sahih olabilmesi için imamla cemaati arasında umuma ait, arabaların gelip geçeceği kadar genişlikte bir caddenin, ya da büyükçe bir ırmağın bulunmaması gerekir. Namaz kılınan yer boş bir arazide ise, ara yere üç saf girecek kadar bir açıklığın bulunmaması gerekir.
Yani imama uyularak kılınana namazın sahih olabilmesi için bir anlamda imamla cemaatin aynı mekanda namaz kılması gerekir. Televizyon bu mekân birliğini sağlamadığından dahası yayınının gitmesi ya da elektriğin kesilmesi bir olası olduğundan bu ihtimal gerçekleşmesi durumunda imam ile cemaatin irtibatı kopacağından televizyon vasıtası ile bir imama tabi olarak namaz kılmak uygun değildir. O halde Kâbe’nin ya da Mescidi Nebevinin İmamına veya bir başka imama televizyondan tabi olmak caiz değildir.
Cennet ve cehennem şu an yaratılmış olmakla beraber insanlar şu an cennette ya da cehennemde değildir. Ölüler, şu an kabir aleminde cennet veya cehenneme benzer bir hayat sürüyorlar. Nitekim sevgili peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Mezar ya cennet bahçesinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur” buyurmaktadır. Yani kişi kabirde ya nimet içindedir ya da azaptadır. Ancak mahşerden sonra hesap verme bitince insanlar cennete veya cehenneme gidecektir.
“Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
Casiye, 45/15.
“Kim bir ağaç diker de büyüyüp meyve verinceye kadar bakımını yaparsa elde edilen her meyvesi Allah indinde onun için sadaka olur.”
Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 374.
Kanaatkârlık, fakiri zengin, tamahkârlık ise zengini fakir yapar.
Allah’ım bugün bir insan kalbini kırmadan bir varlığın hakkını gasp etmeden evime dönebilmeyi nasip eyle.
Fıkıh Nedir?
Kişinin amel yönünden faydasına ve zararına olan şeyleri bilmesidir.
Arkadaşlığın Çeşitleri…
Abbasi Halifesi Me’mun şöyle demiştir:
Birincisi gıda gibidir. Zaruridir, ona her zaman ihtiyaç duyulur.
Diğeri ilaç gibidir. Gerektiği vakit ihtiyaç duyulur.
Üçüncüsü ise hastalık gibidir. Kendisine asla ihtiyaç duyulmaz.
Bu üçüncü tip kişilerle kul imtihan halindedir. O öyle biridir ki ne ünsiyet kurulur ne de ondan faydalanılır. Birincisi ise Allah Teâlâ tarafından kuluna ihsan edilen bir nimettir.