Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alışverişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir. Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir. Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.
İşsizlik maaşı devletin işsiz kalan vatandaşına tanıdığı bir haktır. Ancak bu haktan yararlanabilmek için kişinin işsiz olması lazım. Yani hem resmi hem de gayri resmi olarak işsiz olması gerekir. Zira devlet, işsizlik maaşını gerçekten işsiz olanlara ödemektedir. İşten çıkarılan ya da işinden ayrılan bir kimse devletten işsizlik maaşı alırken başka bir yerde bir işe gayri resmi de olsa başlamışsa bu haktan yararlanması dinen caiz değildir. Gerçeğe aykırı bir beyan ile kendisini işsiz gibi gösterenlerin bu maaşı alması dinen caiz değildir. Böyle bir aldatma kul hakkı ihlalidir. Tüyü bitmemiş yetimlerin-öksüzlerin, fakirlerin-yoksulların, hakikaten işsiz durumda olanların hakkını yemektir. Bundan kesinlikle sakınılması gerekir.
Koruyucu aile programı uygulaması kapsamında himayeye alınan çocuklar için devletin ödeyeceği paranın, çocuğa harcanması veya onun adına saklanması halinde koruyucu aile tarafından alınmasında dini açıdan bir sakınca yoktur. Bununla birlikte çocuğu himaye eden ailenin fakir olması durumunda çocuk için verilen paradan makul şekilde istifade etmesi de uygundur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen “Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.” Buyurulmaktadır. (Nisa, 4/6). Buna göre koruyucu ailenin devletin çocuk için verdiği parayı almasında sakınca yoktur. Tabi bunu da çocuk için harcamalıdır.
Cünüp veya hayızlı olan kişiye belli başlı dini yasaklar söz konusudur. Kur’an-ı Kerim’i okuma, namaz kılma, Kabeyi tavaf etme... gibi. Bu durum giderilmedikçe bu ibadetleri yapmak dinen caiz değildir.
Fakat Kur’an-ı Kerim’i dinlemek farklı bir işlemdir. Kur’an-ı Kerim’i dinlemek dinen böyle bir halde okumak gibi değildir. Cünüp veya hayızlı olan bir kimse dilerse Kur’an-ı okumadan dinleyebilir.
Tabii bir Müslüman’a yakışan ve kendisinden beklenen daima Kur’an-ı Kerim’e karşı saygılı davranması imkan dahilinde de temiz bir şekilde okuması ya da dinlemesidir.
Günün Ayeti
O (Allah), sizi sarsmaması için yere sağlam dağlar yerleştirdi, ırmaklar ve yollar açtı ki gideceğiniz yere ulaşabilesiniz.
Nahl, 16/15.
Günün Hadisi
İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de kamil iman sahibi olamazsınız.
Müslim, “İman”, 93.
Günün Sözü
Bir kimse yaptığı yanlışlıktan dolayı utanmadı mı, bir daha utanacak sebep bulamaz.
Mencıus
Günün Duası
Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.
Bunları biliyor muyuz?
Amel-i salih nedir?
İyi ve güzel iş demektir ki aynı zaman da Allah’ın rızasına uygun amel demektir.
Günün Nüktesi
En büyük ihsan…
Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre,
Ensâr’dan bazı kimseler Resûlullah’dan ihtiyaçlarını karşılayacak kadar mal istemişlerdi.
Resûlullah isteyen herkese muhakkak verirdi ve öyle de yaptı. Nihayet yanında infak edilecek hiçbir şey kalmayınca, onlara şöyle buyurdu:
“Yanımda bulunan ne kadar mal varsa, onları sizden asla esirgemem. Şunu da iyi bilin ki, kim (istemeyip) iffetli kalmayı dilerse, Allah onu iffetli kılar. Kim de sabretmeye çalışırsa, Allah ona sabır ihsan eder. Kim insanlardan müstağni olmak isterse, Allah onu müstağni kılar. Sizlere sabırdan daha hayırlı ve daha büyük bir ihsanda bulunulmamıştır!”
Buhari, “Rikâk” 20.