2

Seyyidü’l-istiğfar duası nedir?


  • Oluşturulma Tarihi : 01.04.2016 07:58
  • Güncelleme Tarihi :

      İstiğfar, işlenilen günahlardan ve hatalardan dolayı Allah’tan af ve mağfiret niyaz etmek demektir. seyyidü’l-istiğfar duası, istiğfârın en güzeli anlamına gelmektedir.

      Kur’an-ı Kerîm’de işledikleri kötülüklerden pişman olup tövbe-istiğfarda bulunanlar övülmektedir. Nitekim bu hususta mealen şöyle buyrulmaktadır: “Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.” (Âl-i İmrân, 135).

       Kur’an-ı Kerim’de, “istiğfar duası” adında özel bir dua yoktur. Ancak içeriği bakımından “istiğfar” anlamı taşıyan pek çok dua vardır.

       Ancak Hz. Peygamber’in seyyidü’l-istiğfar duası vardır. Hz. Peygamber’in “seyyidü’l-istiğfâr” (istiğfârın en güzeli) diye nitelediği dua şöyledir: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Senden başka hiç bir ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiği kadarıyla senin ahdin ve va’din üzere bulunuyorum. Yaptığım fenalıkların şerrinden sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim; günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları bağışlamaz.” (Buhârî, Daevât, 2).

Müslüman kimseye kızgınlıkla kafir demek caiz mi?

         Tekfir, Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kafir saymak demektir. İrtidad ise Müslümanın dinden çıkması anlamına gelir.

          Bu itibarla tekfir bir şahsın başkaları tarafından küfrüne hükmedilmesi, irtidad ise kişinin kendi irade ve ifadesiyle İslâm'dan ayrılmasıdır.

          Bir müslümanın kâfir olduğuna hükmedilmesi onu pek ağır dünyevî ve uhrevi sonuçlara, müeyyide ve mahrumiyetlere mahkûm etmek anlamına geldiğinden, tekfir konusunda çok titiz davranmak gerekir.  .

          Çünkü yersiz yapılan tekfir, fert açısından ağır sonuçlar doğurmasının yanında toplum hayatında kapatılamayacak yaraların açılmasına, birlik ve bütünlüğün zedelenmesine ve parçalanmaya sebep olur. Zira bu durumdaki bir kimse, gerçek durumunu Allah bilmekle birlikte, toplumda Müslüman muamelesi görmez, selâmı alınmaz, kendisine selâm verilmez, kestikleri yenilmez. Müslüman bir kadınla evlenmesine müsaade edilmez. Öldüğünde cenaze namazı kılınmaz. Müslüman kabristanına gömülmez.

          Tekfir bu denli ağır sonuçlar doğurduğu içindir ki, Hz. Peygamber pek çok hadiste  "Ben müslümanım" diyeni küfürle suçlamaktan sakınmayı tavsiye etmiştir. Bir hadiste "Kim bir insanı kâfir diye çağırırsa  veya öyle olmadığı halde ey Allah düşmanı derse söylediği söz kendisine döner" (Müslim, Îmân 27) buyurulurken, bir başka hadiste de şöyle denilmiştir: "Bir insan müslüman kardeşine ey kâfir diye hitap ettiği zaman, ikisinden biri bu sözü üzerine almış olur. Şayet söylediği gibi ise küfür onda kalır, değilse söyleyene döner" (Müslim, Îmân 26).

       Bu hadislerden de anlaşılacağı gibi bir kimseyi küfürle itham ederken göz önünde bulundurulması gereken husus, o kimsenin küfür olan bir inancı yapıp yapmadığı veya küfür olan bir sözü söyleyip söylemediği ya da küfür ve irtidad gerektiren bir inanca inanıp inanmadığına dikkat etmek gerekir.

        Onun için birine kızarken ya da şaka ile ona gelişi güzel olarak kafir demek uygun değildir. Şayet kişi bu sözü sadece o davranışa binaen kafir birisinin hareketlerine benzeterek söylüyorsa haram bir iş yapmış olur. Şayet bu sözünü söylerken Müslüman olan birisini kafir sayıyorsa o zaman Hz. Peygamberin yukarıdaki hadisinin hükmü kendisine döner.     

       Dolayısıyla günlük hayatta kullandığımız söz ve ifadelere dikkat etmemiz gerekir. Yoksa hafazanallah telafisi olmayan yola girebiliriz.

Erkeğin göğsündeki veya sırtındaki kılları aldırması caiz mi?

         Erkeğin epilasyon veya kesici bir aletle göğsünde, sırtında, kol ve ayaklarında olan kılları,  tıbbî bir mecburiyet olmaksızın alması ya da aldırması caiz değildir. Çünkü bu tür müdahaleler yaratılışa müdahale ve fıtratı değiştirme olduğundan caiz değildir.

Günün Ayeti

“Ey iman edenler! Zorluklara ve sıkıntılara sabırla katlanın ve birbirinizle bu sabırda yarışın” (Âl i İmrân: 3/200)

Günün Hadisi

Allah'ı hatıra getirmeden çok konuşmak kalbi katılaştırır.

Günün Sözü

Hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

Yunus Emre

Günün Duası

Ya rabbi bugün bana verdiğin her şeyin hayırlısını ver. Beni, ailemi ve de Müslümanları sıkıntıya sokacak bir iş nasip etme.

Bunları biliyor muyuz?

Mahkeme-i Kübra Nedir?

En büyük mahkeme, ahirette bütün insanların amel defterlerinin tartıldığı ve dünyada yaptıklarının hesabını verecekleri yer.

Günün Nüktesi

Dürüstlük Çiçeği…

       Bir Çin prensi tahta çıkacaktı ama yasalara göre, daha önce evlenmesi gerekiyordu. Uygun bir aday bulmak için bölgedeki genç kızları huzuruna çağırdı. Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu. O da prensin huzuruna çıkmak istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi, çünkü sevdiği adamı bir kere bile görmek onu mutlu edecekti.

       Beklenen gece geldi. Genç ve güzel kızlar en güzel giysilerini giymişler, süslenmişler, kendilerini beğendirmek için her çareye başvurmuşlardı. Prens kızlara birer tohum verdi. Bunu saksılarına dikmelerini, altı ay sonra gelmelerini söyledi. En güzel çiçeği yetiştiren kızı kendine eş olarak seçecekti. Herkes tohumu alıp heyecanla evlerine geri döndü.

       Genç kız da kendisine verilen tohumu alıp saksıya ekti. O kadar bakmasına, özenmesine karşılık toprakta tek bir filiz bile görünmedi. Her şeyi denedi, uzmanlara danıştı ama bir fayda göremedi.

       Altı ay dolmuştu ama saksı hâlâ bomboştu. Prens sunacağı bir çiçek olmadığı halde gene de belirtilen gün ve saatte boş saksıyla saraya gitti. Oysa diğer kızlar güzel çiçekli saksılarla gelmişlerdi…

       Sonunda beklenen an geldi. Prens salona girdi, kızların arasında dolaştı, saksıları birer birer inceledi. Hizmetçinin kızını kendine eş olarak seçtiğini duyurdu.

        Herkes şaşırmıştı. Diğer kızlar bu karara tepki gösterdiler, itiraz ettiler. Boş saksıyla gelen kız nasıl eş olarak seçilirdi? Prens durumu şöyle açıkladı:

        “Bu genç hanım en değerli çiçeği yetiştirip bana sundu. O çiçeğin adı dürüstlük çiçeğidir. Çünkü sizlere dağıttığım tohumların hepsi sahteydi ve çiçek açmaları olanaksızdı.”

Seyyidü’l-istiğfar duası nedir?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık