Sayfa Yükleniyor...
Hastalık, dert, keder, sıkıntı ve de mutluluklar hep biz insanlar için vardır. Ve bütün bunlar fani olan dünya hayatının bir gereği ve imtihanıdır. Başa gelen hayırlar ve mutluluklar bazen bizim için şer, başa gelen musibetler de bazen bizim için hayır olabilmektedir. Nitekim Allah, Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurmaktadır: “Hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde de hayır vardır.” (Bakara, 2/216)
Bundan hareketle kişinin başına ne kadar ağır ve büyük bir musibet gelirse gelsin ölümü direk istemesi, temini etmesi uygun değildir. Zira Hz. Peygamber kişinin ölümü temenni etmesini hoş görmemiş bilakis yasaklamıştır. Ancak karşılaşılan bu hadise esnasında “Allah’ım ölüm benim için hayırlıysa beni öldür. Eğer hayat benim için hayırlıysa beni yaşat” (Buhârî, “Merdâ” 19; “Daavât”, 30) diye dua etmesinde bir sakınca yoktur. Sakınca olmadığı gibi aynı zamanda efendimizin de tavsiyesidir.
Alkol içerikli maddeler abdest ve namaza zarar verir mi?
Alkolü içmek bütün mezheplerde haramdır. Ama onunla temizlik yapma hususu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Elbiseye dökülen ya da yüze sürülen kolonya konusu da bunlardan biridir.
Hanefi mezhebine göre kolonya ve benzeri temizlik maddelerini içmek, içki içmek gibi yasak ve haramdır. Çünkü içinde alkol vardır. Ama bunları temizlikte kullanmak caizdir. (Tıraştan sonra yüze kolonya sürmek, kolonyalı ıslak mendil kullanmak gibi).
Aynı şekilde ele yüze sürülen veya elbiseye dökülen kolonya veya sürülen parfümle namaz kılmak caizdir. Çünkü necis ve pis sayılmaz. Namaz kılınması halinde de bu namaz geçerlidir.
Şafii mezhebine göre ise kolonya ve benzeri maddeler içinde alkol barındırdığından necistir. Yani pistir. Kolonya ve benzeri maddeler necis olduklarından onları içmek haram olduğu gibi onları temizlik ya da başka bir gaye için de olsa kullanmak caiz değildir.
Dolayısıyla Şafii mezhebine göre ele yüze ya da elbiseye dökülen kolonya, parfüm ve benzeri maddeler ile namaz kılmak caiz değildir. Kılınması halinde namaz geçersizdir. Bu namazı yeniden kılmak gerekir.
Kazaya kalan namazları kaza etmek dışında ödeme şekli var mı?
Herhangi bir sebeple vaktinde kılınmayan ve böylece yükümlünün zimmetine borç olarak geçmiş bulunan namazların bir tek ödeme yolu vardır, o da kılamadığımız namazları kılmaktır. Yani kaza etmektir. Bundan başka namazın zimmetten düşürülmesi için bir yol yoktur.
Dolayısıyla hangi sebeple kazaya kalmış olursa olsun vaktinde kılınmamış bir namazın borcundan kurtulmak için illaki onu kaza etmek gerekir. Fidye veya para vermek ya da başkasına kıldırmak şekli ile bu namaz borcu ödenmez.
Baliğ olmayan çocuğun adağı geçerli olur mu?
Adağın geçerli olabilmesi için adakta bulunan kimsenin Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ermiş olması gerekir. Çünkü adakta bulunma sonuç itibariyle ibadet grubunda yer aldığı için tam eda ehliyeti gerekir.
Dini bir hükümle yükümlü olmadıkları için çocuğun ve akıl hastası kişilerin adakları geçerli değildir. Ancak yine de bu adağı yerine getirmek isterse bir sakınca yoktur.
Günün Ayeti
Birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin...
Bakara 2/188.
Günün Hadisi
“Gerçek şu ki, her insanın vücudunda 360 eklem (ve kemik) bulunmaktadır. Kim bu eklem sayısı kadar Allahü ekber, elhamdülillah, lâ ilâhe illallah der, Allah’dan bağışlanma diler, insanların yolu üzerinden taş, diken veya kemik gibi şeyleri kaldırır, iyiliği emreder veya kötülükten nehyeder ise, o günü kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak geçirir.”
Müslim, “Zekât”, 54.
Günün Sözü
İnsan her nefesini mezardan uzaklaşmak için alır ama her nefes alışında ömründen bir nefeslik zaman azalır.
Namık Kemal
Günün Duası
Allah’ım millet olarak güne ve haftaya hayırla ve bereketle başlayıp bitirmeyi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Lukata Nedir?
Yolda veya başka bir yerde bulunup da, sahibi bilinmeyen mal.
Günün Nüktesi
Kişinin Malı ve Mirasçının Malı…
“Hanginiz mirasçısının malını kendi malından çok sever?”
Sahabeler:
“Ey Allah’ın Elçisi! Hepimiz kendi malımızı daha çok severiz” dediler.
Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:
“Hayır. Mirasçısının malını kendi malından daha çok sevmeyen kimse yoktur.
İnsanın kendi malı, ahirete gönderdiğidir; göndermedikleri ise mirasçıların malıdır.”