Sayfa Yükleniyor...
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alış verişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir.
Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir.
Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.
Evden veya bulunduğumuz herhangi bir yerden ölülerimize Kur’an ve dua okuduğumuzda kabul edilir mi?
Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: “Ey Mü’minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız.” (Müslim, “Cenâiz,” 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.
ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise, kişinin bulunduğu yerden ölüsüne Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır.
Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur’an-ı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.
Yapılan bir yemini bozmak caiz mi?
Gereksiz yere yemin etmek ve onu alışkanlık haline getirmek doğru bir iş değildir. Müslüman yemin etmeye ihtiyaç duymayacak şekilde sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle bilinen bir kimse olmayı gaye edinmelidir.
getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, keffâret ödenmesi gerekir.
keffâreti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azât etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peşpeşe oruç tutar.
Kur’an-ı Kerim’de bu hususta, “Allâh sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yemînin keffâreti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle âzât etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemininizin keffâreti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allâh size böylece ayetlerini açıklıyor.” buyurulmaktadır (Mâide 5/89).
Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin, bu yeminini yerine getirmeyip keffâret vermesi gerekir.
Takva’nın anlamı nedir?
İman edip emir ve yasaklarına uyarak, Allah’a karşı gelmekten sakınmak, dünya veya ahirette insana zarar verecek ilahi azaba sebep olabilecek inanç, söz, eylem, davranış ve günahlardan sakınmak ve emredilen ibadetleri yerine getirmektir ki takvaya sahip olan kimse Allah’ın en sevdiği kul olmaktadır.
Günün Ayeti
Nefis şiddetle kötülüğü emreder.
Yusuf, 12/ 53.
Günün Hadisi
“Bir topluluk oturduğu mecliste Allah’ı zikretmez ve Peygamberlerine salât ve selâm getirmezlerse, bu meclis onlar için bir pişmanlık olur.”
(Tirmizî, “Deavât”, 8.)
Günün Sözü
Allah üç şeyi sevmez. Vakti boşa geçirmek, insanlarla alay etmek, gıybet etmek.
Serî-i Sakâtî
Günün Duası
Allah’ım bizi Müslüman olarak yarattın, Müslüman olarak yaşat, Müslüman olarak vefat ettir.
Bunları biliyor muyuz?
Fıkıh Nedir?
Kişinin amel yönünden faydasına ve zararına olan şeyleri bilmesidir.
Günün Nüktesi
En büyük ihsan…
Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre,
Ensâr’dan bazı kimseler Resûlullah’dan ihtiyaçlarını karşılayacak kadar mal istemişlerdi.
Resûlullah isteyen herkese muhakkak verirdi ve öyle de yaptı. Nihayet yanında infak edilecek hiçbir şey kalmayınca, onlara şöyle buyurdu: “Yanımda bulunan ne kadar mal varsa, onları sizden asla esirgemem. Şunu da iyi bilin ki, kim (istemeyip) iffetli kalmayı dilerse, Allah onu iffetli kılar. Kim de sabretmeye çalışırsa, Allah ona sabır ihsan eder. Kim insanlardan müstağni olmak isterse, Allah onu müstağni kılar. Sizlere sabırdan daha hayırlı ve daha büyük bir ihsanda bulunulmamıştır!”
Buhari, “Rikâk” 20.