Tutulamayan orucun fidyesi bir yoksula mı verilmeli, yoksa birkaç yoksula mı verilmelidir? 


  • Oluşturulma Tarihi : 14.03.2025 08:50
  • Güncelleme Tarihi : 14.03.2025 08:52

Tutulamayan oruçların fidyeleri bir yoksula verilebileceği gibi birçok yoksula da pay edilebilir. Önemli olan bu fidyenin hak eden fakire verilmesidir. 
 

Ramazan’da oruçlu iken gündüzü uyuyarak geçirmenin oruca zararı var mıdır? 

Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, ibadet niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Orucun sahih/geçerli olması için, “oruç tutmaya niyet etmiş ve orucu bozacak şeylerden kaçınmış olmak” şarttır. Gündüzleri az veya çok uyumak, orucun sıhhatine zarar vermez. Orucun vereceği sıkıntılardan uzak kalmak ve onları hissetmemek kasdıyla, gerekli olmadığı halde ramazan günlerinde uzun süreli uyumanın, orucun hikmetiyle bağdaşmayacağı da unutulmamalıdır. Ancak hiçbir şekilde uyumak oruca zarar vermez. 
 

Göze merhem sürmek oruca zarar verir mi? 

Oruçlu olan kimse gözüne merhem sürebildiği gibi damla da damlatabilir Bunun oruca n hiç bir manisi yoktur. Orucu da bozmaz. 
 

Teravihte Rükûdu ve secdede Tadili Erkan gerekli mi?    

Fıkıh dilinde, rüku ve secdede beklemeye tadili erkan denir. Tadili erkan, rükünleri düzgün, yerli yerinde ve düzenli olarak yapmak demektir. Namaz, müminin miracı ve İslam’ın ana direklerinden bir direk olduğundan kılındığında belli bir hassasiyet, önem ve düzgünlük içerisinde kılınması lazım. Tadili erkana uyularak kılınan namaz, şekil olarak düzgün ve kıvamında yerine getirilmiş olur. Böyle bir ehemmiyet içinde kılınan namaz “üstün körü” kılınmadığından bilakis tabiri caizse “dört başı mamur” kılınmadığından Allah indinde makbul olur. Böylece namazdan beklenen ibadet amacı da hasıl olmuş olur. Tadili erkan, Şafii, Hanbeli, Maliki ve Hanefi fıkıhçısı Ebu Yusuf’a göre farzdır. Bu fıkıhçılara göre namazda tadili erkan mutlaka yerine getirilmesi gerekir. İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre ise tadili erkan vaciptir. İslam fıkıhçılarından anlaşılan şudur ki namazda tadili erkan farzdır. Namazda dinin temel direklerinden bir direk olduğundan, namaz kılarken özellikle rükuda, rükudan doğrulmada secdede ve iki secde arasındaki oturuşta dikkat edilmesi gerekir. Yoksa namaz eksik kaldığından fasit olur. 
 

İlaçlı bant kullanmak orucu bozar mı? 

Deri üzerindeki gözenekler ve deri altındaki kılcal damarlar yoluyla vücuda sürülen yağ, merhem ve benzeri şeyler emilerek kana karışmaktadır. Ancak cildin bu emişi, çok az ve yavaş olmaktadır. Diğer taraftan bu yeme içme anlamına da gelmemektedir. Bu itibarla, deri üzerine sürülen merhem, yapıştırılan ilaçlı bantlar orucu bozmaz. Ancak imkan varsa iftardan sonra yaptırmak daha doğrudur. 
 

Burun damlası orucu bozar mı? 

Burun damlası orucu bozar. Çünkü burundan akıtılan ilaç boğazdan genize aşağı iner. Boğaza girdiği için de tıpkı bir şey içmiş gibi kabul edilir ve orucu bozar. 
 

Günün Ayeti 

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.”  (Bakara, 2/185) 
 

Günün Hadisi 

“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki kıyamet gününde oradan sadece oruçlular girer. Onlardan başkaları girmez.” Buhari, “Savm”, 4. 
 

Günün Sözü 

Allah’ın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur. Taberani 
 

Günün Duası 

Allah’ım nefsimizi oruçla temizle Kur’anla terbiye et. 
 

Ramazan Kavramları 

Fitre Nedir?

Ramazan Bayramı’na kavuşan ve dinen zengin sayılan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için fakirlere vermeleri gereken belli miktarda mal ya da paradır. 
 
Günün Nüktesi 

Cimrilik ile Cömertlik… 
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: 
Bir gün Peygamber Efendimiz bize şu kıssayı anlattı: Vaktiyle İsrailoğulları arasında biri ala tenli, biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah Teâlâ bunların kendisine ne kadar bağlı olduğunu denemek istedi. Onların yanına insan kılığında bir melek gönderdi. 
Melek önce ala tenliye gitti: 
“En çok neyi istersin?” diye sordu. Ala tenli adam: 
“Güzel bir renge, güzel bir tene sahip olmak, insanların iğrendiği şu halden kurtulmak isterim” dedi. 
Melek ona eliyle dokununca, adamın rengi güzelleşti, teni pırıl pırıl oldu. 
Melek bu defa: 
“En çok hangi hayvana sahip olmak istersin?” diye sordu. 
Deveye sahip olmak istediğini söyleyen adama on aylık gebe bir deve verildi. Melek: 
“Allah sana bu deveyi bereketli kılsın!” diye dua etti ve yanından ayrıldı. 
Sonra kelin yanına gitti ve ona: 
“En çok neyi istersin?” diye sordu. O da: 
“Güzel bir saça sahip olmayı ve insanların benden tiksindiği şu halden kurtulmayı isterim” dedi. Melek ona dokununca kellikten kurtuldu; güzel bir saça sahip oldu. 
Bu defa melek: 
“En çok hangi malı seversin?” diye sordu. 
Adam ineğe sahip olmak istediğini söyleyince ona da gebe bir inek verildi. Melek, malının bereketli olması için dua ederek yanından ayrıldı. Sonra gözleri görmeyen adamın yanına gitti ve: 
“En çok istediğin şey nedir?” diye sordu. Adam: 
“Allah’ın gözlerimi geri vermesini ve insanları görmeyi çok isterim” dedi. 
Melek adamın yüzüne dokununca gözleri açılıverdi. Bu defa: 
“En çok sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. 
Adam koyunu sevdiğini söyleyince, ona yeni doğurmuş bir koyun verildi. 
Derken her üçünün de hayvanları üreyip çoğaldı. Birinin bir vadi dolusu devesi, diğerinin bir vadi dolusu sığırı, ötekinin de bir vadi dolusu koyun sürüsü oldu. 
Bir gün melek, ala tenli bir adam kılığına girdi ve bir zamanlar ala tenli olan adamın yanına vardı: 
“Ben yoksul bir adamım,” dedi. “Yoluma devam edecek param kalmadı. Önce Allah’ın, sonra da senin yardımınla memleketime gidebileceğim. Sana şu güzel rengi, şu pırıl pırıl teni ve bu malları veren Allah aşkına, beni gideceğim yere götürecek bir deve ver.” 
Adam: 
“Sana gelinceye kadar verilmesi gereken çok yer var” dedi. 
O zaman melek adama şunları söyledi: 
“Ben seni bir yerden çıkaracak gibiyim. Sen insanların kendisinden iğrendiği, fakirken Allah’ın mal verip zenginleştirdiği ala tenli adam değil misin?” Adam: 
“Hayır, bu mal bana atalarımdan miras kaldı” dedi. Melek ona: 
“Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin!” diye beddua etti. Sonra da bir zamanlar kel olan adamın eski kılığına girerek yanına vardı. Ondan da bir inek istedi. Kel de tıpkı ala tenli gibi, ona vereceği bir şeyi olmadığını söyledi. Melek ona: 
“Yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin!” diye beddua etti. 
Daha sonra körün eski kıyafetine girip yanına gitti ve: 
“Ben fakir bir yolcuyum. Yoluma devam edecek param kalmadı. Önce Allah’ın sonra senin yardımınla yoluma devam edebileceğim. Sana gözlerini geri veren Allah aşkına senden bir koyun istiyorum” dedi. 
Bir zamanlar kör olan adam şunları söyledi: 
“Doğru söylüyorsun. Ben eskiden kördüm, Allah bana gözlerimi geri verdi. Fakirdim, beni zengin yaptı. İstediğin kadar koyun al. Allah’a yemin ederim ki, bugün, Allah rızâsı için alacağın hiçbir şeyden dolayı sana zorluk çıkarmayacağım.” 
Melek adama şunları söyledi: 
“Malın senindir. 
“Siz bir imtihandan geçtiniz. 
“Sen Allah’ın rızasını kazandın; diğerleri Onun gazabına uğradı. 
(Buhari, Enbiyâ 51; Müslim, Zühd 10) 

Tutulamayan orucun fidyesi bir yoksula mı verilmeli, yoksa birkaç yoksula mı verilmelidir? 
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık