2

Yetmiş üç Fırka ve Ümmet-i İslam…


  • Oluşturulma Tarihi : 18.04.2016 07:10
  • Güncelleme Tarihi :

 21. asırda İslam dünyasının yaşadığı acı, kavga, ifrat ve tefritler dahası savaşlar Sevgili Peygamberimizin “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka cennette, yetmiş iki fırka ise ateştedir.” (Tirmizî, “Îman”, 18.) Hadisini akla getirmektedir.

         Bu hadis daha çok İslam’ın itikadi fırkalarına ya da guruplarına işaret etmekle birlikte aynı zaman da Müslümanların ifrat ve tefritine de değinmektedir. Dolayısıyla bu hadis Müslümanların bugünkü acıklı durumunu da kapsamaktadır.

        Zira 21. asrın İslam dünyası tarihte yaşamadığı kadar ayrılık ve kopukluk içerisindedir.

        Kur’an’ın ön gördüğü “İman kardeşliği” hiçbir asırda olmadığı kadar zayıfladığından buhranlı ve sıkıntılı hava İslam dünyasının üzerine çökmüş durumda.

        21. asrın İslam dünyası, maalesef batı dünyasının geçmişte yaşadığı ortaçağ karanlığını ve çaresizliğini yaşamaktadır.

       Dahası Milli Şairimiz Akif’in Çanakkale savaşı ile ilgili söylediği:

“Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi”, Misali iki asırdır ülkeler, inançlar, ordular İslam’a ve Müslüman’a saldırırken Ümmet-i İslam birbiri ile kavga etmekte, nefesini ve enerjisini saldıranlara karşı harcaması gerekirken birbirine karşı tüketmektedir.

        Dahası Ümmet-i İslam, birbirine kılıç çekerek kardeş kanı dökmektedir.

        Oysa gelinen noktada batı dünyası, sınırlarını kaldırmış, ortak para birimine geçmiş, bin yıldır kavgalı ve düşman olan birbirlerini dinden aforoz eden Katolik ve Ortodokslar bile barışmış.

       Soğuk savaşın iki düşman ülkesi ABD ve Rusya bile tarihte ilk defa bir konuda (bir İslam ülkesi Suriye’yi bölme) birleşmiş.

      İslam dünyası, bütün bunları sanki hiç görmüyormuşçasına hala ayrılığa, kavgaya ve bölünmeye devam etmektedir.

       İslam inanç ve medeniyetini bitirmek isteyenler ümmeti böldüğü ya da böldürdüğü gibi bir de İslam’ın ve Müslümanların bağrına saplanmış bir hançer gibi bir takım örgütler kurdurttular. Bu örgütler ister dini ister gayr-i dini hemen hemen bütün İslam ülkelerinde Müslüman kanı dökme, din ve özgürlük adına İslam kardeşliğine silah çekmektedir.

       Yaşanan bölünmeler, hadiseler ve acılar efendimizin bu hadisini akla getirmektedir.       

       Sevgili peygamberimiz, “ümmet 73 fırkaya bölünecek” derken bununla inancı kastetmekteydi. Ancak gelinen sürece bakıldığında bugün ümmet sadece inanç anlamında bölünmedi aynı zamanda ırk, coğrafya, mezhep… anlamında da bölünmüş durumda ve daha da bölünmeye devam etmektedir.

        Bu bölünme İslam coğrafyasını kan ve barut kokusunda geçilmeyen, annelerin, kadınların, çocukların… göz yaşlarının dinmediği, yer altı ve yer üstü kaynaklarının başka güçler tarafından sömürüldüğü bir coğrafya haline gelmiş durumda.

         Daha da acıklısı kendini bölen, böldüren, kanını döken döktüren güçlerden medet umar hale gelmiştir.

         Bütün bu olumsuzlukları ve acıları geride bırakmanın tek çaresi şüphesiz İslam dünyasının başkalarından medet uman değil tarihte olduğu gibi medet umulan bir coğrafya olmasıdır. 

         Tabii bunun yolu ümmetin birlik ve güç sahibi olmasından geçmektedir. O da ya ümmet-i İslam’ın hep yekûn ya da bir İslam devletinin süper güç olmasıdır. Tıpkı batı dünyasının sınırlarını kaldırdığı, ortak para birimine geçtiği, ortak orduyu kurduğu gibi.

          Umut var mı?

          Zayıf ama unutmayalım ki insanı ayakta tutan fakirin ekmeği olan umuttur.

          İslam dünyasının karanlıktan aydınlığa en yakın zamanda çıkması duası ve temennisi ile…

 

Yetmiş üç Fırka ve Ümmet-i İslam…
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık