Sayfa Yükleniyor...
Yolculuk hali genellikle sıkıntı ve meşakkatli olduğu için yolcu olanlara birçok konuda kolaylıklar getirilmiştir. Yolcu olanlar için namazın terkine değil kısaltılmasına veya ileri vakti bir arada kılma ruhsatı verildiği halde, namaza göre daha yorucu ve yıpratıcı olduğu için orucun terk edilmesine ruhsat verilmiştir. Bunun için geceden niyetlendiği orucu tutarken gündüz yola çıkmak durumunda kalan kimse Hanefilere göre bu orucunu tamamlasa daha iyi olur, fakat bozması durumunda kefaret gerekmez. Şafii mezhebine göre ise Ramazan ayında geceden niyet edilmiş orucun bile sefer durumunda bozulabileceğini söylemişlerdir. Tabi yolcu dilemesi halinde orucunu da tutabilir. Hatta tutması daha hayırlıdır.
İlaç almak zorunda olan kimseye oruç farz mı?
Hastalık, Ramazan’da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta şöyle buyrulmaktadır: “Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar” buyrulmuştur (Bakara, 2/184) Dolayısıyla kalp hastası olan kimse gün içinde hap alması zorunlu ise almadığında rahatsızlığı artacak veya hayati bir tehlikesi söz konusu olacaksa bu kimse orucunu tutmayabilir. İlerde iyileşmesi durumunda kaza eder. Şayet iyileşme umudu yoksa o zaman bunun fidyesini öder. Dinimiz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle yükümlü kılmamıştır.
Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçarsa orucu bozulur mu?
Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçsa; oruçlu olduğunu hatırlamadan ağzına su almışsa ittifakla orucu bozulmaz. Oruçlu olduğunu hatırladığı takdirde ağzına su verirse Hanefi mezhebine göre orucu bozulur Bilahare bir gün kaza etmek zorundadır. Şafii mezhebine göre ise oruçlu olduğunu bildiği halde mübalağa yapmadan ağzına su almış ve boğazına kaçmışsa orucu bozulmaz Amma mübalağa etmiş ise orucu bozulur.
Kişi evli kızına zekat verebilir mi?
Zekat verecek olan kimse bakmakla yükümlü olduğu anne, baba, nine, dede, çocuk ve torunlarına zekat veremez. Aynı şekilde kızı evli de olsa ona zekat veremez. Çünkü bu kızı ona mirasçı olmaktadır. Ancak damadı fakir ise damadına zekat verebilir.
Susuz olarak hap yutmak orucu bozar mı?
Oruçlu bir kimse meşru mazeret olmaksızın gıda veya ilaç cinsinden bir şeyi ister su ile ister susuz olarak yer veya içerse orucu bozulur ve kefaret gerekir. Ancak oruç bozmayı mubah kılacak ölçüde bir rahatsızlık sebebiyle ilaç alınmış ise oruç bozulur ve kendisine yalnız kaza gerekir, kefaret gerekmez.
Teravihi illaki cemaatle mi kılmak gerekir?
Camii ve mescitlerde teravih namazı cemaatle kılındığı halde bir özrü olmaksızın cemaati terk edip bu namazı evinde kılan kimse, günah işlemiş olmaz. Ama cemaat sevabından ve faziletinden mahrum kalır. Aynı şekilde bir kimse evinde cemaatle teravih namazını kılsa cemaat sevabını alır ama mesciddeki sevaba erişemez. Çünkü mescitlerin fazileti fazladır. Ayrıca bu namaza gitmek için de yürümek ayrıca sevaptır.
Günün Ayeti
Hayırda ve güzel işlerde yardımlaşın ama günah ve şer işlerde yardımlaşmayın. (Maide, 5/2.)
Günün Hadisi
İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır. (Buhari, “Mağazi”, 35)
Günün Sözü
Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak, malı yitmekten korur. Hz. Mevlana
Günün Duası
Allah’ım bugün bize verdiğin nimeti ve rızkı bereketli ver.
Bunları Biliyor Muyuz?
Hatim
Kur’an-ı Kerim’in baştan sona kadar orijinalinden okunup bitirilmesidir.
Günün Nüktesi
Sizden Daha Fazla Veren Var…
Hz. Ebu Bekir’in halifeliği sırasında Medine’de büyük bir kıtlık baş göstermişti. Halk ekmek yapmak için buğday bulamaz olmuştu. Hz. Osman da bu sırada Şam’a bir ticaret kafilesi göndermiş, oradan yüz deve yükü buğday satın alarak Medine’ye getirmişti. Bu miktar, halkın buğday ihtiyacını karşılayabilecek kadardı. Bazı tüccarlar derhal Hz. Osman’a müracaat ettiler. Şamdan getirdiği bu buğdayı satın almak istediler. Buğdayın bir ölçüsüne 4 dinar veriyorlardı. Hz. Osman, “Sizden daha fazla veren var” dedi ve buğdayı hiç kimseye satmak istemedi. Tüccarlar bu durumda teklif ettikleri fiyatı artırdılar. Fakat yine Hz. Osman’dan, “Sizden daha fazla veren var” cevabını aldılar. Nihayet buğdaya verebilecekleri en yüksek fiyatı verdiler. Fakat yine Hz. Osman’ın ağzından “Sizden daha fazla veren var” sözünden başka bir laf çıkmıyordu. Bazıları onun bu tutumunu, fırsat düşkünlüğüne ve çok kazanma hırsına bağlıyordu. Konuyu Halife Hz. Ebu Bekir’e anlatmaya karar verdiler. Ondan Hz. Osman ile aralarını bulmasını istediler. Halifenin huzuruna çıkarak durumu olduğu gibi anlattılar. Hz. Ebu Bekir anlatılanları sonuna kadar dinledi ve onlara, “ Bu işte bir gariplik var” dedi. “Bana öyle geliyor ki siz Hz. Osman’ın sözünü iyi anlayamadınız. O, halkın ihtiyacını fırsat bilip ondan kar ve çıkar elde edecek kimse değildir. Böyle davranışının mutlaka bir hikmeti vardır. Haydi, beraber gidip konuyu bizzat kendisinden öğrenelim” dedi. Hep birlikte Hz. Osman’ın yanına vardılar. Hz. Ebu Bekir tüccarların anlattıklarını Hz. Osman’a söyledi. Ona malını niçin verilen fiyata satmadığını sordu. Hz. Osman’ın bu soruya cevabı şaşırtıcıydı. Hz. Osman sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için buğdayı yoksullara ücretsiz dağıtacağını söyledi.