Küçük Bir Sır


  • Oluşturulma Tarihi : 22.05.2016 05:49
  • Güncelleme Tarihi :
Küçük Bir Sır yazının resmi

Severek takip ettiğim bir yazar ve eğitimci var. Onun yazılarını okumaktan her defasında büyük bir keyif alırım. Yaklaşık on yıl önce anlattığı bir hikâye aklımda hala yer ediyor. Belki okuyanlarınız vardır.

Sernisa’nın küçük bir sırrı vardır. Bu sırrı, hayata bakış açısı oluşturur. Başına gelen her olayda hayata ve değerlerine bağlılığını ortaya koyar. Neşelidir, başına gelen olumsuzlukların onu üzmesine izin vermez. Yoluna inandığı gibi devam eder.

Sernisa üniversite öğrencisidir ve üst üste sınıf tekrarı yapmıştır. Başından birçok olumsuz olay geçmiştir. Ama Sernisa’yı hiç üzgün görmemiştir arkadaşları. Aksine sınıf tekrarı yaptığına sevinmiştir bile. Bir gün dayanamayıp arkadaşları ‘senin sırrın ne? Seni bir yıldır izliyoruz daima mutlusun. Bu enerjiyi nereden buluyorsun?’ diye sormuşlardır. Sernisa arkadaşlarının bu merakını gidererek sırrını açıklar: “Mutlu olmak için özel bir şey yapmıyorum. Bir kere her gün, günün içinde olan bitenleri birisiyle paylaşırım. Bazen ailemden biriyle, bazen de bir arkadaşımla. Kendimi bir çaydanlığa ve günün içindeki olayları da ocağın ateşine benzetiyorum. Günün olayları içimdeki suyu kaynatıyor ve basıncın artışı bende strese yol açıyor. Basıncı azaltmanın yolu, ya ateşi söndürmek ya da çaydanlığın kapağını açmak. Günün içinde olan biteni bir yakınınla paylaşmak, çaydanlığın kapağını açmaya benziyor. Günün olaylarını çok sevdiğin birisiyle tatlı bir sohbetle paylaşmak, ona kendi çaydanlığından çay ikram etmeye benziyor. Ben günümü birisine çay ikram etmeden bitirmem. Mutlaka ya yüz yüze, ya telefonla, ya e-posta ile ama mutlaka günün içinde olan biteni paylaşırım; onu bir yük gibi sırtımda taşımam. Bu arada bu paylaşımlar sırasında kiminle konuşuyorsam; onları beni yargılamalarına yol açacak bilgileri de vermem.”

Arkadaşları merakla tekrar sorar: “Çok ilginç. Peki başka neler yapıyorsun?” 

Sernisa: “Her gün minik de olsa bir şey denemeye ya da keşfetmeye çalışıyorum. Yeni bir yiyecek, yeni bir yol, yeni bir radyo kanalı, yeni bir köşe yazarı... Bir yerde okumuştum. İnsan aklını, beyin hücrelerini yeni şeyler çalıştırırmış. Üstelik yeni şeyler, başkalarıyla sohbet edecek konu da veriyor bana. Bir de her fırsatta yardım etmeye çalışıyorum, çevremdekilere. Ödev hazırlamaya çalışan bir arkadaşıma da, aradığı adresi bulmakta zorluk çeken birine de, bir şeyler almaya gittiğim dükkanda bir tezgahtara da... Başkasına yardım etmek beni mutlu ediyor. Öyle bir ilahi düzen var ki, biz başkasına yardım edersek, başkaları da bize yardım ediyor. Bir de insanların inançlarına göre sabahları namaz kılması ya da meditasyon yapması önemli gibi geliyor. Düşünmek için fırsat veriyor. Ben kendi örneğimde bir önceki günü geride bırakıp temiz bir sayfa açmış oluyorum.”
Arkadaşları, “Peki şu kaybolan ödev yüzünden sınıfta kalmana ne diyeceksin? Hiç etkilenmedin mi?”

 Sernisa: “Evet, çok az üzüldüm. Belki birkaç dakika. Ama sonra şöyle düşündüm. Belki bu dersi bir yıl daha almam dolayısıyla gelecek yıl belki de sınıf arkadaşlarımdan biri eşim olacak insan olarak karşıma çıkacak ya da belki hocamla daha iyi dost olacağım ve belki bana asistanlık teklif edecek. Belki uzayan okulum dolayısıyla bir sonraki sene, şu an bulacağımdan daha iyi bir iş bulacağım Sence ödevimin kaybolması dolayısıyla sınıfta kalmama üzülmeli miyim, sevinmeli miyim?”

Küçük Bir Sır
Elif Yılmaz Pekçalışkan
Yazarımız Kim ?

Elif Yılmaz Pekçalışkan