Yangınla sınanan şehir: İzmir’in zorlu yazı


  • Oluşturulma Tarihi : 05.07.2025 13:45
  • Güncelleme Tarihi : 05.07.2025 13:45

Bu yaz İzmir’e serinlik değil, alev geldi. Çeşme’nin makilikleriyle başladı, Buca'nın eteklerinde sürdü, Menderes’te büyüdü, Kısıkköy'de geceyi gündüze çevirdi. Şimdi haritada İzmir’in çevresine baktığınızda yeşilin yerini kül rengi alıyor.

İzmir günlerdir yanıyor. Her ilçede, her tepenin ardında başka bir yangın. Ama sadece ormanlar değil, insanın içi de yanıyor. Alevlerin sıçradığı yerler sadece coğrafi noktalar değil; bu şehrin belleği, yaşam alanı, nefes kaynağı.

Çeşme'de tatil değil, tahliye vardı. Buca’da çocuklar geceyi dumanla karşıladı. Menderes’te ağaçlar, yılların emeği bir anda yok oldu. Her biri sıradan bir yangın değil, büyük bir uyarıydı aslında: Doğayla olan bağımız çok zayıfladı.

Yangınların çıkış nedeni hala netleşmediği yerler var. Ancak gerek hava koşulları, gerek ihmal, gerekse insan hatası… Sebep ne olursa olsun sonuç değişmiyor: İzmir kaybediyor. Üstelik sadece doğasını değil, güven duygusunu da kaybediyor. Her yaz 'acaba bu yıl da olur mu?' korkusuyla geçiyor artık.

Ama bu şehir öyle kolay pes etmez. Gönüllüler, belediye çalışanları, köylüler, itfaiyeciler, ormancılar… Herkes omuz omuza veriyor. Su hortumuyla, elindeki dal parçasıyla, traktörünün arkasındaki tankerle alevlere karşı duran insanlar var bu şehirde. Ve hepsi İzmir’in en derin gücünü gösteriyor: Dayanışmasını. Gönüllülerin yanan alanlara koşarak yardıma gitmesi, traktörleriyle su taşıyan köylüler, gece gündüz demeden çalışan itfaiyeciler…  

Bu yazıyı İzmir’e “geçmiş olsun” demek için değil, “bir daha olmasın” diye yazıyorum. Çünkü doğa bize her yıl yeni bir feryatla sesleniyor: “Ya beni koru… ya da beni kaybet.”
Yangınlar sönecek, elbet. Küller soğuyacak. Belki toprak yeniden yeşerecek. Ama asıl mesele şu: Bu yaz hepimiz içimizdeki yangını söndürebilecek miyiz?

Yangınla sınanan şehir: İzmir’in zorlu yazı
Fatma Gül Demir
Yazarımız Kim ?

Fatma Gül Demir