Bas pedala Avrupa: Bisikletli yaşam hikâyeleri kitabı, Avrupa’da yaşayan ve düzenli bisiklet kullanan 29 farklı bisiklet kullanıcısının kentlere, politikalara ve yaşama dair fikirlerine tanıklık ederek farklı bakış açılarıyla bisikletlileri anlatıyor. Avrupa’nın bisiklet dostu kentlerini gezen kitabın yazarı Sertaç Kasaplar, bisikletli yaşama Avrupa’da doğrudan tanıklık ediyor. Çocukluk hayalini gerçekleştiren bisiklet tutkunu Yazar, bisikleti günlük hayatta bir ulaşım aracı olarak kullanan insanlarla tanışarak onların hikâyelerini aktarıyor. Yazar, bisikletiyle düşük bütçelerle 1 ayda 4 ülke gezerek 2013’te başlayan yol macerasını 2020’de kitap haline getiriyor. Ayrıca kitapta yer alan röportajların bir kısmı da video olarak Youtube üzerinden izlenebiliyor. Özel olarak yapılan röportajlar ile hazırlanan kitap ülkemizde bisikletli yaşamın gelişimine katkı verebilecek değerleri içeriyor. Sadece renkli bir gezi kitabı değil. Avrupa’da ki bisiklet yaşam örnekleriyle ülkemizin bisiklet kültürüne referans olabilecek nitelikte. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Arş. Gör. İbrahim Sertaç Kasaplar ile kaleme aldığı “Bas pedala Avrupa: Bisikletli yaşam öyküleri” adlı kitabını, fakültede buluşarak kitap hakkında sohbet ettik.
Avrupa’daki bisiklet kültürü ile Türkiye’deki bisiklet kültürü arasında ne gibi farklılıklar var? Deneyim ve gözlemlerinizi sosyolojik açıdan nasıl değerlendirirsiniz?
Sertaç Kasaplar: Sosyolojik açıdan olaya baktığımızda Hollanda’da daha önce bas pedalın ilk bölümünde röportaj yaptığımız bir blogger vardı. Avrupa’da bisikletli yaşamı yazılarında anlatan blogger, röportajında şöyle demişti: “Sizin bisiklet kültürü dediğiniz şeyle bizim bisiklet kültürümüz aynı şey değil. Yani sizin ülkenizde bisiklet kullanıcıların azınlıkta olduğu yerlerde bisiklet kültürü sadece bisiklet kullanan insanları sembolize eder” Hollanda’da bisiklet, gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş. Bisiklet, giysi ve ayakkabı gibi yani gündelik ve sosyal hayatın vazgeçilmez bir parçası. Bisiklet sürdürülebilir ve gayet doğal bir şey. Hollanda 1970’li yıllarda değişen şehir planlarını, altyapı ve ulaşım yatırımlarını “Herkes için bisiklet” sloganı ile yola çıkarak bisikleti yaygınlaştırdı. Bisiklet kullanıcılarında sınıfsal bir fark da yok. Genç, yaşlı, zengin ve fakir herkes kullanıyor. Bizim ülkemizde daha farklı tabihep hedeflenen bir süreç var, bisiklete kültürel bir anlam yüklüyoruz çok anlamlandırıyoruz. Danimarka’da özellikle Kopenhag şehrin de Amsterdam gibi birbirine yakın, bisikletin sürekli kullanıldığı tam bir bisiklet şehri. Kopenhag’ da şehir içi ulaşımda yerel yönetim politikalarını incelediğimizde 20 yıl öncesinden belirlenen bir hedef var. Bu politikalar: Araba kullananlar yüzde 30 üzerinde olmayacak, bisiklet kullananlar yüzde 30 altına düşmeyecek gibi ve tüm 20 yıllık şehir içi yatırımları bunun üzerine inşa edilerek hedefe ulaşılmıştır. Şuan Kopenhag şehrinde yüzde 42 bisiklet kullanımı var. Dolayısıyla “bisikletli yaşamı” hem kültürel olarak benimsemişler hem de siyasi olarak hayata geçirmişlerdir.
Türkiye’de şehir içinde ve şehirlerarası yolda bisiklete binmek tehlikeli. Son zamanlarda ülkemizde bisikletlilerin ölüm haberlerini sıklıkla görmekteyiz. Avrupa’da bisiklete binmek güvenli mi?
Sertaç Kasaplar: Danimarka’da röportaj yaptığım şehir planlamacısı 2014 yılının verilerine göre Avrupa Birliği üyelerine ait ülkelerin trafikte yılda 50 bin insanın kaybettiğini açıklamıştı. Bunların hep otomobil sürücülerinden kaynaklandığını, arabalı yaşamın devam ettiği sürece bu tarz durumların sürekli yaşanacağını ifade etti. Hollanda’nın trafik kuralları çok sıkı. Güvenilir bir şekilde Şehirlerarası yolculuk yapabiliyorsunuz. Ülkemizde şehirlerarası yolculuk yapabilmek için Araba yolundan bağımsız olarak yapılan bisiklet yolları olmalı. Hollanda trafik kurallarında bütün sorumluluk araba kullanıcılarında. Kırmızı ışıkta bisikletliler geçebilir, sonuç ne olursa olsun otomobil sürücüsü frene basmak zorunda. Frene basmayan Araba sürücüsü yüzde 100 suçlu. Yayalar ve bisiklet kullanıcısı istediği zaman istediği gibi yolu kullanabilir. Ülkemizde araba kullanıcıları yolu tamamen kendilerine ait olarak görüyorlar. Otomobil başında oturan kişinin araba kullanmanın getirdiği sorumlulukları taşımak zorunda.