Sayfa Yükleniyor...
Vince Lamer Carter, bilinen adıyla Vince Carter basketbol severlerin tabiriyle Air Canada, Vinsanity, Half- Man... Carter için Havada bale yapan, estetik hareketleri göz kamaştıran, yer çekimine meydan okuyan, gösteri sunan sihirbaz desek abartmış olmayız. Michael Jordan; NBA ve basketbolu tüm dünyaya pazarladı, bu lig artık kültürel hegemonyanın bir parçası, figürü haline gelmişti. Jordan imajı, basketbolu küreselleştirdi. Vince Carter ise Kanada’ya Toronto şehrine basketbolu sevdirerek basketbol kültürünün oluşmasını sağladı. Vinsanity, sadece Kuzey şehri Toronto’da değil tüm dünyada basketbol izleyicilerini heyecanlandıran estetik smaçları ile biliniyor.
Parkelere veda ettiğinde parmağında bir şampiyonluk yüzüğü olmadı; ama NBA tarihin en estetik smaç yapan oyuncularından biri olarak hafızalarda kaldı. NBA, gösteri toplumunun bir parçasıysa eğer izleyenleri heyecanlandıran, duygularını harekete geçiren görsel bir şov sunar. Basketbol izleyicilerinin en çok estetik haz duyduğu an, oyun içerisinde bir basketbolcunun smaç yapmasıdır. Vince Carter’ın hayatını ve basketbol tutkusunu, bilinmeyen özelliklerini, Toronto şehrine olan aidiyetini daha yakından tanımak isteyen Carter hayranları için The Carter Effect (Carter Etkisi) izleyicilere harika bir belgesel sunuyor.
The Carter Effect (Carter Etkisi) 2017 yapımı belgesel film Vince Carter’ın popüler kültür ve Kanada basketbolu üzerindeki etkisine detaylı bir bakış açısıyla anlatıyor. SeanMenard’ın yönetmenliğinde çekilen belgesel film 2017 Toronto Uluslararası Film festivalinde gösterildi. Belgesel Netflix üzerinden izlenebiliyor. Steve Nash, Tracy Mc Grady, Drake gibi isimler Carter ve Toronto şehri hakkında düşüncelerini röportajlarında aktarıyor. Toronto sosyolojik olarak çok kültürlü, kültürel çeşitliliği olan bir şehir. Belirli bir dönem Toronto sadece buz hokeyi şehri olarak biliniyordu. Jamaika, Afrika ve çeşitli ülkelerden gelen göçmenlerin basketbol tutkusu ile Toronto basketbol şehrine dönüştü.
Toronto’da basketbol kültürünü ve basketbol sevdasının oluşmasında en büyük rollerden biri olan Vince Carter’ın şehirde ki etkisidir. Carter, Toronto belediyesi ve Kanada polisiyle ortak sosyal sorumluluk projeleri düzenleyerek basketbol sahaları açtı. Vince Carter, Toronto’da Spor okulları etkinliklerinde yer alarak Basketbolun gelişmesinde, şehirde oyuncu yetişmesinde önemli paya sahip oldu. Belgeselin başlangıcında David Stern “NBA’nın ilk sezonunda Kanada acentesi vardı, hatta ilk NBA maçı 1 Kasım 1946’da Toronto Huskies ile New York Knicks arasında olmuştur’’ diye açıklama yapıyor. NBA’nın ilk günden bu yana Kanada ile bağlantısı var. Toronto uzun yıllar NBA’de adının geçmemesi, maç yayın politikalarında karşılaşmalarını göstermemelerinden dolayı basketbol kültürü oluşmamıştı. Toronto şehri Vince Carter ve Tracy Mc Grady transferi ile basketbol şehrine dönüştü. Raptors’un ligde tanıtan ve izlenmesini sağlayan Carter oldu. Amerika ve tüm dünya Carter’ın basketbola etkisini hayranlıkla izledi. Özellikle şehirde Carter’ın kültür ve eğlence üzerinde etkisi kaçınılmaz. Bütün büyük şirketler Carter sayesinde Kanada’ya basketbol ürünleri getirdi. Carter, 1990, 2000 ve 2010’lu yılların ardından 2020’de sahaya çıkarak NBA’de on yıllık 4 ayrı dönemde forma giyen ilk oyuncu oldu. NBA’de 22 sezon oynayarak lig tarihinin en uzun süre forma giyen basketbolcusu.
Bu belgeselde NBA’de oynayan birçok Kanadalı oyuncunun basketbola başlamasının, basketbolu sevmesinin Vince Carter etkisiyle oluştuğunu görüyoruz. Vince Carter’ın Toronto Raptors takımı ve Toronto şehri üzerindeki etkisini anlatıyor. Yoğun bir arşiv çalışması sonrası hazırlanan belgesel Carter’ın bilinmeyen, farklı yönlerini de izleyicilere aktarıyor. Belgesel, Toronto Raptors’un şampiyonluğu öncesi çekildi. Vince Carter’ın şehirde bıraktığı iz ve kulüp tarihinin ilk şampiyonluğunauzanan hikâyesindeki etkisine tanıklık ediyoruz. Basketbolseverlerin keyifle izleyebileceği bir belgesel. İyi seyirler…