Sayfa Yükleniyor...
İki Escobar (The two Escobar) Belgeselin ismini veren iki Escobar’dan biri Medelin Karteli’nin başı Pablo Escobar, diğeri ise 1994 Dünya Kupası’nda yaptığı hatayla bilinen hatanın neden olduğu bir tartışma sonucu vahşice öldürülen futbolcu Andres Escobar. The two Escobar, Jeff Zimbalist’in yönetmenliğini yaptığı 2010 yılında çekilen ABD ve Kolombiya ortak yapımı spor belgesel filmi.
Pablo Escobar, günde neredeyse 50 milyon dolar kazanan, para aklayan, yeraltı dünyasının gelmiş geçmiş en zengin suçlusu. Pablo, dünyanın en zengin, en güçlü uyuşturucu taciri. Pablo Escobar ismini mutlaka en az bir kere dahi olsa duymuşunuzdur. Hakkında birçok film çekildi, kitap yazıldı, belgeseller hazırlandı. Hatta en ünlüsü Narcos dizisidir. Pablo’nun aksine Andres Escobar (13 Mart 1967 – 2 Temmuz 1994) ise “beyefendi” lakabıyla tanınan çok ünlü bir futbolcu. Atletico Nacional, BSC Young Boys ve Kolombiya Milli takımlarında forma numarası 2 olan defans oyuncusuydu. Andres, toplumsal sorunlara duyarlı, yoksul ve yardıma muhtaç çocuklara yardımlarda bulundu. Andres Escobar, 1994 FİFA Dünya Kupası’ndan sonra, takımının turnuvadan elenmesine yol açan, kendi kalesine attığı gol sebebiyle öldürüldüğü açıklandı. Andres Escobar cinayeti Kolombiya’nın uluslararası imajını zedelemişti. Cinayetin işlendiği gün yanında bir zamanlar Beşiktaş da kalecilik yapan Oscar Cordoba vardı. Cordoba röportajlarında Andres Escobar’ın kendi kalesine attığı gol sonrası çok üzüldüğünü ifade etmişti.
İsimleri aynı olan iki Escobar’ın Pablo ve Andres’ın kaderleri de ortak noktada buluşur. Birbirinden apayrı iki karakterin yolları futbol ile kesişir. Two Escobar, Medellin kartelinin başı, uyuşturucu taciri Pablo Escobar ile Kolombiya milli takımının kaptanı Andres Escobar’ın hayatlarının futbol, mafya ve politika üçgeninde yer alan mücadelesini belgeselde görüyoruz. Kolombiya’da işçi, doktor, mühendis, suçlu herkes futbol aşığıydı. İnsanlar futbol ile yatıp futbolla kalkıyordu. Kolombiya’da futbol uyuşturucu kartellerinin elinde. Pablo Escobar, Kolombiya futbolunu 1970’li yıllarda ele geçiren uyuşturucu kartellerinin bilinen en ünlü ismi. Atletico Nacional takımına yatırım yaparak kulübün sahibi oldu.1989 yılında Nacional takımıyla Güney Amerika Kupası’nı kazandı. Kolombiya her zaman uyuşturucu ve Pablo ile anıldı. Futbol tutkusu olan Pablo’nun futbolcularla ilişkisi çok iyiydi, dostça yaklaşırdı. Oyuncular takımın sahibini bilirdi. Pablo Escobar’ın özel çiftliğinde büyük bahisli futbol maçları düzenleniyor. Futbolu eğlence kaynağı mutluluğu olarak görürdü. Oyuncularına her türlü imkanı sunar, mutlu olmalarını isterdi. Kolombiya’da “Robin Hood” imajı çizmeye çalışan Pablo Escobar, mahallere futbol sahası kuran biriydi. Her yere futbol alanı açardı. Futbol sevgisinden kenar mahallerde futbol turnuvaları düzenlerdi. Mahallelerden yetişen birçok amatör futbolcuyu profesyonel takımlara çıkarmıştır. Pablo, Kolombiya futbolunda derin etkiler bırakmıştır.
Kolombiya 28 yıl aradan sonra Dünya Kupası’na katılmak istiyordu. Şiddet, uyuşturucu ve mafyanın içerisinde kalan Kolombiya Milli Takım oyuncuları turnuva için kenetlendi. Elemelerde Arjantin, Brezilya gibi ülkeleri yendi. Birçok takım Kolombiya’dan çekiniyordu, Pele 1994 Dünya Kupası’na katılan Kolombiya’yı favori olarak gördü. Dönemin iç savaşına sürüklenen Kolombiya’da büyük yıkımın ortasında kalan insanlar için futbol kaçış yoluydu. Evdeki sorunlardan, yoksulluktan, yokluktan çıkış yoluydu. Bir anlığına dahi olsa futbol her şeyi unutturabilir. Şiddetin yoğun olduğu yerde futbol ulusal onurun bir sembolü. Futbol, Kolombiya’nın olumsuz imajını düzeltmeye çalışıyordu.
Kaptan Andres Esobar, 1994 Dünya Kupası’ndan önce Milan takımından teklif aldı. Kolombiya’da zor şartlar altında yaşıyordu. Kolombiya Milli Takımı turnuvaya gittiğinde tehdit ve ölüm mesajları aldı. Her maça ayrı bir baskı ile çıkan takım sahada çok gergin olabiliyordu. Andres Escobar turnuvanın ikinci maçında kendi kalesine attığı gol sonunu hazırlamıştı. Takım ülkesine geri döndüğünde Kaptan Andres Escobar, silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Andres her zaman futbolun şiddeti durduracağına inanıyordu. Futbolu bir hayat olarak görmüştü.