Endüstriyel futbolun tüketimi belirli bir futbol beğenisi ve değer ortaya çıkarırken, bu beğeni erkeklerin üzerinden belirleniyor ve şekilleniyor. Mevcut durumda kadın futbolu, hep ‘öteki’ haline gelmiş, hep farklı görünmüş ve kenara itilmiştir. Erkek egemen toplumunda, futbol sadece ‘erkeklerin oyunu ‘olarak atfedildiği için kadın sporcular hep geri planda kalmıştır. Dünya ve Türkiye’de kadın futbolunda gereken önem ve desteği görmemektedir. Toplumsal cinsiyet ayrımına bağlı olarak ‘erkek sporu’ ve ‘ kadın sporu’ gibi tanımlamalar olduğu için nitelikli bir spor değerini oluşturamıyoruz. Toplumsal cinsiyet ayrımı, hayatın her alanında olduğu gibi sporda; gündelik ve sosyal hayatımızda hatta bazı kitap mağazalarında bile spor dergileri için ‘erkek spor’ diye ayrı bir raf görmekteyiz. Bu durumları göz önünde bulundursak eğer; ülkemizde kadın sporların faaliyetlerinin ve milli takımlarda ki başarı seviyelerinin zayıf olmasına, gerilemesine neden olmuştur.
Kadın futbolu denildiğinde, sponsorlar tarafından destek görmeyen, federasyonların önemsemediği, lig de yer alan kulüplerin gelirleri ve imkânların çok kısıtlı olduğu bir alandır. Günümüzde 1. Lig’de oynayan kadın futbolcuların aldıkları ücretler, tesisler, sunulan imkânlar ve organizasyonların niteliğine baktığımızda; henüz bir erkek futbol 3.ligin ya da amatör kulübün sahip olduğu seçenekler yoktur. Ekonomik krizlerin olduğu bir dönemde, kadın futbolunda ilgi olmamasından dolayı kulüpler kapanmanın eşiğinde ya da gelecek sezon için bir belirsizlik hâkimdir. Kadın futbolunun, belirli bir ilgiye ve kitleye sahip olmamasının ‘ekonomik, toplumsal, politik ‘ bağlamda birçok nedeni vardır.
Futbolun tarihsel geçmişini incelediğimizde, ilk olarak 19. Yüzyılda erkeklerin icadı ve inşası olarak kabul edilirken farklı coğrafyalarda ve toplumlarda kadınlar için futbol sürekli yasaklanmıştır. Kadınların futbola dâhil olmaları 19. yy sonları ve 20. yy başlarında yer alır. Kadınlar, Fransa’da 1902 yılında kendi ligini kurar. İsveç ve Avusturya’da 1923 yılı itibariyle futbol organizasyonlarını düzenlemektedir. İngiltere de fabrikalarda çalışmaya başlayan işçi sınıfı, uzun çalışma koşullarından dolayı; sosyal aktivite olarak kadınlar arasında futbol ilgi duyulmaya başlanır. 1921 yılında birçok kadın futbol takımı kurulmuştur; fakat ilk yasak da İngiltere tarafından gelmiştir.
Kadınların futbol statüsü, ilk maçları olimpiyatlarda ilk kez 1996 yılı Atlanta2da gerçekleşir. FİFA (Uluslararası Futbol Federasyon Birliği ) dünya kupasını 1991 yılında düzenler. UEFA ( Avrupa Futbol Federasyonu) ise Kadınlar Şampiyonlar Ligi’ni 2001’de başlatır. Türkiye’de kadın futbolu, resmi kayıtlara göre ilk olarak 1950’li yıllarda başlandığı tespit ediliyor. İlk maç 4 Temmuz 1954’te Mithat paşa Stadında ‘ İzmir Kadınlar ‘ futbol takımı ile ‘ İstanbul Kadınlar ‘ takımı arasında oynanmıştır. Ülkemizde ilk kadın takımı olarak 1969 yılında kurulan Kınalıada Futbol Takımı kabul edilir. TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) 2 Nisan 1994 tarihinde kadınlar ligini kurar. 2000’li yılların başlarında yaşanan ekonomik krizler de erkek futbolcuların milyon dolarlar kazandığı bir dönemde kadın futbolcular çok düşük ücretler almaktadır ve birçok kulüp kapanmıştır. Belirli bir süre lige ara verilmiştir.
Bu hafta İzmir’de Bornova Stadyumu’nda A Milli Kadın futbol takımı, 2021 Avrupa Şampiyonası elemeleri maçında Hollanda’ya 8-0 skorla kaybetti. Grupta 1 puanı bulunun temsilcimizin şampiyonaya katılması çok zor, neredeyse imkansız bir durumdadır. Futbol otoritelerine göre, futbolun kuvvete dayalı, çabukluk ve gücün etkili olduğu, erkeklere özgü spor diye söylenilmektedir; fakat Hollanda maç temposu, sert ve agresif mücadelesi, tekniği ile oyun performansı, seyir zevki yaşattı. Hollanda Kadın Takımı, Maç ısınmasından oyun organizasyonuna kadar ‘total futbol ‘ kavramıyla hareket eden bir takım olarak tekrardan ‘futbol ekolü ve kültürü’ olduğunu seyircilere hatırlattı. Türkiye Futbol Federasyonu bu yıl Genç Kızlar Türkiye Şampiyonasını iptal ederek skandal bir karara imza atmıştı. Toplumsal cinsiyet ayrımı, eğitimde ve altyapılarda olduğu sürece ülke olarak nesporcu yetiştirebiliriz ne de belirli bir spor kültürünü inşa edebiliriz.