Sayfa Yükleniyor...
Koşmak her yönüyle ele alındığında ilkçağdan beri insanlığın en temel hareket etme şekillerinden biridir. Kendine özgür bir kültürü vardır. Koşmak, yürümek gibi değildir cesaret ister, sabırlı ve iradeli olmanız gerekir. Daha zor bir eylem içerir. İyi bir kondisyonun yanında dayanaklık esneklik, güç ister. Koşarken nefes alış verişinizi düzenli almanız, kendi tempo ve ritminizi belirlemeniz gerekir. Kendi vücudunuzla, kaslarınızla iletişime geçersiniz, nasıl çalıştıklarını fark edersiniz. Koşmak ister profesyonel ister amatör olsun bir tutkudur. Bu tutkuyu gerçekleştirmek keyif vericidir. Hele eşsiz güzelliğe sahip doğanın içerisinde koşmak inanılmaz bir deneyimdir. Uzun mesafe, Ultra maraton koşucuları dağlarda, patikalarda, ormanlarda ve doğanın güzelliklerin olduğu ortamlarda koşarlar. Hedefine varmak için mücadele ederler. Yorulduğunda, kendini kötü hissettiğinde tempoyu biraz düşürüp, çevresine bakındığında doğada ki güzellikleri görüp kendini motive eder.
“Koşunun ailemiz içinde her zaman önemli bir yeri olmuştur. Özellikle polislerden kaçarken, akıl erdirmesi zordur. Tek bildiğim toprakların ve çamurların arasından nedenini bilmeden koşmak zorunda olduğum için.. Aptal kalabalıklar çılgınca alkışlıyor olsa da... Varış noktası sonsuz uzunluktadır, işte uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı böyle bir şeydir” Uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı (The Loneliness of the Long Distance Runner) filmi kırda tek başına koşan bir adamın bu sözleriyle başlıyor. Alan Sillitoe tarafından 1959 yılında yazılmış olan kısa hikâyelerden oluşan bir kitap. Hikâye sonradan yine Sillitoe tarafından yazılan senaryo ile 1962 yılında Tony Richardson yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmıştır. İşçi sınıfına ait bir ailenin yaşadığı sıkıntılar ve problemler gerçekçi bir şekilde yer alıyor.
Film, Colin Smith isimli gencin hırsızlık suçundan dolayı tutuklandıktan sonra cezasını çektiği ıslahevinde yaşadıklarıyla ilgili bölümleri anlatıyor. İngiltere’nin yoksul işçi kasabası Borstal’da yaşayan bir genç çocuğun kendisini özgür hissettiği tek şey koşudur. Colin Smith, koşarken yaşamın anlamsızlığını sorguluyor, varoluşsal sancılarını ve çocukluğuna dair detayları düşünüyor. Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay’ın da ‘koşarken yaşayan çocuk’ dediği gerçekçi, klasik bir film.
Filmde ki karakterimiz Colin Smith, ıslahevinin sıkıntılarından uzaklaşmak için koşmaya başlar. Smith, mahkûmlarla futbol maçı oynarken ıslahevinin müdürü izler. Smith hızlı koşan, yetenekli, çevik özelliklere sahiptir. “Hayatın bir futbol maçından daha karmaşık olup olmadığını merak ediyordum” diyen Colin Smith ıslahevinde futbol oynuyordu. Colin Smith’in uzun koşuları müdürün dikkatini çeker. Islahevi müdürü Colin Smith ile konuşur. Onu ıslahevinin Spor günlerinde ki yarışmalara hazırlar. Islahevi için spor yarışmaları çok önemlidir, özellikle de kros uzun mesafe koşu yarışmaları. Müdür, Smith’in yarışmayı kazanmasını çok istiyordu. Çünkü yarışmalara İngiltere’nin en iyi okullarından Ranley Spor Fakültesi öğrencileri de katılıyor. Islahevi yönetimi sporu kullanarak ıslah yöntemi üzerine yaptığı çalışmanın başarılı olduğunu kanıtlamak istiyordu. Bunun içinde özel spor hocalarıyla çalıştırıp, her gün düzenli, sıkı idman yaptırıyordu. Yarışma günü geldiğinde mahkûmlar ile spor fakültesi öğrencileri aynı soyunma odasında giyinirler. Soyunma odası diyalogları izleyicilere sınıfsal açıdan farklılıkları anlatır. Colin Smith, savaş sonrası İngiltere’nin tipik kızgın gençlerinden biridir. Dram/Spor filmi olan Uzun mesafe koşucusunun yalnızlığında, James Bolam, Avis Bunnage, Tom Courtenay gibi oyuncular yer alıyor. İyi seyirler.