Sayfa Yükleniyor...
Başlangıçta gizli bir cemiyet olan ve Selanik’te temelleri atılan İttihat ve Terakki’nin çoğunluğunu Yahudi, İngiliz ve Türklerin oluşturduğu cemiyet İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra parti olarak kendini ilan etti. Bu partinin temel amacı sultanı tahttan indirmekti. Lakin söylemleri ise böyle değildi. Halka: “Padişahın ve saltanatın görevini yapamadığını, miadını doldurduğunu” söyleyerek tam bir saltanat düşmanı olduklarını açıkça beyan etmişlerdir. Asıl amaçları Sultan Abdülhamit Han’ı devirmekti.
Daha da kötüsü sultan devrildikten sonra ise bir planlarının olmayışıydı. Abdülhamid Han tahttan indirildikten sonra tamamen ülke yönetimini ele geçiren İttihat ve Terakki ülkeyi öyle bir kaos ortamına sürükledi ki işin içinden çıkamayan İttihatçıların tamamına yakını ülkeyi bırakıp kaçmak zorunda kalmışlardır. 33 yıl devleti iç ve dış düşmanlara karşı tek bir mermi atmadan, Yunan Harbi hariç, idare eden Sultan Abdülhamit Han, Osmanlı Devleti’nin 1.Dünya Harbi’ne girmemesi gerektiğini biliyordu.
Bu harbe devleti sokmamak için elinden geleni yaptı. Ancak yönetimi ele geçirip sultanı tahttan indiren İttihat ve Terakki, Osmanlıyı hiç düşünmeden savaşa soktu ve bu savaş büyük bir hezimetle sonuçlandı.
İşte bu ittihatçılar içerisinde edebiyatçı ve filozof olan Rıza Tevfik Bölükbaşı da vardı. Başlangıçta azılı bir ittihatçıydı. Hatıralarında “Tek gayemiz sultanı devirmekti. Ama ondan sonra ne yapacağımıza dair bir planımız yoktu. 33 yıl ülkeyi idare eden Abdülhamid Han’ı tahttan indirdikten sonra bütün ittihatçılar ülkeyi bir bir terk ettiler. İşte o zaman anladık nasıl büyük bir hata yaptığımızı. Lakin iş işten geçmiş artık devleti yönetecek Abdülhamid Han gibi zeki biri yoktu.” Diye söyleyen rıza Tevfik, pişmanlığını dile getirip Abdülhamid Han’dan özür dileyen bir şiir yazar. Ve şiirinde özrünü şöyle dile getiriyor.
“SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’İN RUHANİYETİNDEN ISTİMDAT”
Neredesin şevketlim
“Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?/ Feryadım varır mı barigahına?/ Ölüm uykusundan bir lahza uyan,/ Şu nankör milletin bak günahına.
Tarihler ismini andığı zaman,/ Sana hak verecek, ey koca sultan;/ Bizdik utanmadan iftira atan,/ Asrın en siyasi padişahına.
Padişah hem zalim, hem deli’ dedik,/ İhtilale kıyam etmeli dedik;/ Şeytan ne dediyse, biz ‘beli’ dedik;/ Çalıştık fitnenin intibahına.
Divane meğer bizmişiz
Divane sen değil, meğer bizmişiz,/ Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz./ Sade deli değil, edepsizmişiz./Tükürdük atalar kıblegahına.
Sonra cinsi bozuk, ahlakı fena,/ Bir sürü türedi, girdi meydana./ Nerden çıktı bunca veled-i zina?/ Yuh olsun bunların ham ervahına!
Bunlar halkı didik didik ettiler,/ Katliama kadar sürüp gittiler./ Saçak öpmeyenler, secde ettiler./ Bir asi zabitin pis külahına.
Hoş oldu cilvesi Cumhuriyetin,/ Tadı kalmamıştı Meşrutiyetin,/ Deccal’a dil çalan böyle milletin,/ Bundan başka çare yok ıslahına.”