Sayfa Yükleniyor...
Zaman, takvimler, tarihler, devirler hep değişir. Biz çocukken hem çocukluğun verdiği his ile hem de bulunduğumuz zaman içinde her şey daha basitti. Okula giderken beslenme çantamızı dizlerimize vurarak o yolda yürümek, karne günü ailemizle lunaparka gitmek, oyun oynarken annemizin seslenip bize uzattığı salçalı ekmeği yemek, sabah erken kalkıp çizgi film kuşağını izlemek ve birçok şey...
O zamanın popüler çizgi filmlerindeki karakterlerin çantasını, su matarasını almak aramızdaki belki de tek yarıştı. Zamanın bizde ki tek algısı akşam ezanı okununca herkesin evine gitmesiydi.
Şimdi büyüdük, teknoloji ilerledi, devir değişti. Belki de çocukluğunu dolu dolu sokakları, bahçeleri doldurarak yaşayan son nesildik. Eski günlerin içimizdeki sıcak hissi hep Baki kaldı.
Üç - beş taş ile ya da bir tahta çubuk ile bir sürü oyun yaratırdık ve hepimizin mutlu olmasına yeterdi.
Şu zamanın sarsıcı güvensizliği, çocuklara dört duvarla çevrili bir dünya vermemize sebep oldu, oda dolusu oyuncak ile çocukların yaratıcılığa büyük bir ket vurduk.
Yapabileceğimiz en büyük şey nice zamanlar değişse de çocukluğun aynı olduğunu ve çocukların sadece çocuk olduğunu unutmamak.
Bu yazının sonunda size tekrar soruyorum, biz çocukken her şey daha güzel değil miydi?