Merakın Altın Değeri


  • Oluşturulma Tarihi : 09.12.2025 08:48
  • Güncelleme Tarihi : 09.12.2025 08:48

Çocukluk, insan gelişiminin en doğal ve en parlak merak dönemidir. Çocuk dünyaya bir keşif dürtüsüyle gelir; gördüğü her nesne, duyduğu her kelime, yaşadığı her deneyim onun için yeni bir çağrıdır. Psikolojide bu içsel dürtüye epistemik merak denir ve bu merak öğrenmenin en güçlü motorudur. Fakat modern yaşamın hızı, yetişkinlerin aceleciliği ve yapılandırılmış eğitim ortamları bu doğal enerjiyi giderek törpülemeye başladı.

Çocuğun sorduğu “neden?” sorularının ardında bilişsel gelişimi şekillendiren önemli süreçler vardır. Vygotsky’nin yakınsak gelişim alanı kuramına göre çocuk, merak ettiği şey hakkında soru sorar, yetişkin bu merakı desteklerse çocuğun bilişsel kapasitesi genişler. Ancak soruların bastırıldığı bir ortamda çocuk, çevresiyle etkileşim yoluyla kurduğu öğrenme köprülerini kaybetmeye başlar.

Merak, sadece bilişsel bir süreç değildir; aynı zamanda çocuğun duygusal düzenleme ve öz-yeterlik gelişiminin de temel taşıdır. Merakı desteklenen çocuk, hata yapmaktan korkmaz; çünkü keşfetmenin doğasında deneme-yanılma olduğunu öğrenir. Bu süreç çocuğun içsel motivasyonunu artırır ve öğrenmeyi dışsal ödüllerden bağımsız bir zevke dönüştürür. Bastırılan merak ise çocuğu pasif, talimat bekleyen, hata yapmaktan çekinen bir yapıya sürükleyebilir.

Günümüz eğitim sistemi çoğu zaman doğru cevabı bulmayı ödüllendirirken, doğru soruyu sormanın değerini geri plana itiyor. Oysa sorular, çocuğun zihinsel esnekliğini, eleştirel düşünme becerisini ve yaratıcılığını doğrudan besler. Sorular susturulduğunda bu beceriler sessizce gerilemeye başlar.

Aile ortamı da merakın kaderini belirleyen önemli bir alandır. Çocuğun sorularını geçiştirmek, “şimdi sırası değil”, “çok soru soruyorsun” gibi ifadeler kullanmak çocuğun içsel keşif arzusunu zayıflatır. Bunun yerine ebeveynin destekleyici iletişim kurması, çocuğun sorusuna ilgi göstermesi ve birlikte araştırmaya yönlendirmesi, çocuğun zihinsel gelişimini derinleştirir. Çünkü çocuk merak ettiğinde sadece bilgi aramaz; ilişki, onay ve öğrenme partneri arar.

Merakın desteklenmesi, aynı zamanda çocuğun özgüven gelişimi için de güçlü bir kaynaktır. Soru sorabilen çocuk kendini ifade edebilen, düşüncesinin değerli olduğuna inanan çocuktur. Bu durum uzun vadede sağlam bir benlik algısı oluşturur. Susturulan merak ise yetişkinlikte bile risk almaktan çekinen, yeni girişimlere kapalı ve hata yapma kaygısıyla yaşayan bireylerin temelini oluşturabilir.

Sonuç olarak, çocuğun merakı bir zorluk değil; gelişimin en doğal ve en değerli pusulasıdır. Bu pusula sayesinde çocuk dünya ile ilişki kurar, kendini keşfeder ve öğrenmenin keyfini yaşar. Yapılması gereken tek şey, bu doğal süreci korumak, göz ardı etmemek ve her sorunun ardındaki kıymeti görmek.

“Bir çocuğun sorduğu her ‘neden’, geleceğe atılmış küçük ama dönüştürücü bir adımdır.”

Merakın Altın Değeri
Ümmü Gülsüm Kaplan
Yazarımız Kim ?

Ümmü Gülsüm Kaplan