2

Bir Hekim Gözlüğüyle 12 Eylül


  • Oluşturulma Tarihi : 13.09.2022 05:22
  • Güncelleme Tarihi :

Hüseyin İlbey’in sözünü ve müziğini yaptığı, Sadık Gürbüz Usta’nın çalıp söylediği güzel bir Ezgi var. Gel de ağlama!

Demiri toz ederler,

Kan serperler gökyüzüne...

Sevgiyi yoz ederler loy..

Kül ekerler kör gözüne...

Benim sevdam muratsız loy..

Ölüm düşmüş ellerime...

Kurşun bile kar etmiyor,

Şu susmayan dillerime...

42 yıl oldu 12 Eylül olalı.

Hey gidi hey! Bu türkü ne güzel anlatıyor darbeyi!..

12 Eylül öncesi toplumsal, siyasal ve ekonomik olguları şöyle bir gözden geçirirsek, “FAŞİST ASKERİ DARBE’yi” anlamamız daha kolay olur. Böylece belleğimizi yenileyip, bu zulmü sonsuza kadar aklımızdan çıkarmayız. Daha öncede yazdığım gibi her darbe aynı zamanda bir ekonomik gerçeği anlatır. Sivas, Çorum, Maraş toplumsal olayları ayak sesleri idi gelen faşizmin. Bizler bu gerçekleri görsek de geniş yığınlara anlatamadık veya daha doğrusu anlattırmadılar. Toplum adeta ikiye yarılmış, her gün kan gövdeyi götürüyordu. Siyasal çatışmalar toplumsal uzlaşmanın gerçekleşmesi önündeki en büyük engeldi. Ancak 12 Eylül’e giden yolda en belirleyici olan baş çelişki ekonomik kriz açmazı idi... Bunun için ekonomide makas değişikliğine ihtiyaçları vardı. Bunu adım adım sıkıca ördüler.

24 OCAK 1980 ekonomik kararları uygulanmaya başlanmıştı. Bu kararların toplumsal ve siyasal karşılığının oluşturulması gerekiyordu. Bu kararların can alıcı noktası; serbest piyasa ekonomisi ve neoliberal politikalar idi. Bu politikalar nelere karşı bir duruş oluşturuyordu?

✔Emekçi sınıfların örgütlenmesine,

✔Üniversitelerin demokratik eğitim isteğine,

✔Halkın eğitim ve sağlıkta doğru yönlendirilmesine karşı duruş oluşturan, Neoliberal politikalardı.

Kısaca topluma son derece dar gelebilecek ve soluk almasına engel olacak uygulamalardı.

Bu uygulamalar halihazırdaki parlamenter sistemle yerine getirilemezdi. Derhal planladıkları yaptırımları uygulamaya koydular.

✔Parlamentonun feshi,

✔Siyasi partilerin kapatılması,

✔Toplumsal direncin kırılması,

✔Örgütlenme özgürlüğünün engellenmesi gerekiyordu.

✔En önemlisi 1960 Anayasanın sağladığı özgürlüklerin tırpanlanması ve yeni bir anayasa idi.

Başardılar mı?

Maalesef başardılar…

Arkalarında dünyanın o günkü ve şu andaki efendisi ABD Emperyalizmi vardı.

Birde halkı adım adım bu gelişmeye hazırlamışlardı.

Toplumu ılımlı İslam ile yönetmek temel amaçlarıydı. Bunu da başardılar…

Doğu ve Güney Doğu’da yaşayan halka uçaklardan “Kuran Ayetleri Yazan Bildiriler” atarak, toplumsal birliği sağlamayı amaçlıyorlardı.

Ilımlı İslam ile toplumun siyasal yapısını ve dokusunu adım adım örerek bugünlere gelmemizi sağladılar.

Neler mi oldu?

✔Sağlık alınıp satılabilir bir meta halini aldı.

✔Eğitim aynı şekilde paralı hale getirildi.

✔Emekçilerin sendikal örgütlülüğü en aza indirildi.

✔Üniversitelerin başına YÖK denen Yüksek Öğretim Kurumu bela edildi. Böylece üniversiteler zapturapt altına alındı.

Bunlardan daha önemlisi;

Toplumun düşünmesine pranga vurularak adeta felç edildiler. Böylece itiraz eden toplum yerine her şeye boyun eğen, düşünce tembeli olan, her şeyi kabul eden bir yapı oluşturuldu. Bu giderek şimdide gördüğümüz ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! Benim siyasetle işim olmaz!’ gibi, ezen sınıfın çok hoşuna giden deyimler çok popüler oldu. 17 yaşındaki Erdal Eren’in yaşı büyütülerek idam edildi. O günlerin en bildik sözünü söylemişti darbenin lideri. Hiç unutamadık.

ASMAYALIM DA, BESLEYELİM Mİ?

Zor bir dönem idi. Ama yukarda belirttiğimiz gibi etkilerini yaşamaya hala devam ettiğimiz gün gibi ortada dostlar. Daha ne diyelim? Bazı dostlarımız o günler ile bugünleri karşılaştırıyorlar. Bu bence doğru değil. Her olayı koşullarında değerlendirmek gerekir. Faşizmler ezen sınıfın krizlerde sığınma limanlarıdır. Bu böyle biline!

Sözlerimizi sevgili Ruhi Su’dan dizelerle bitirelim.

Dostlarım, kardeşlerim, canlarım

Kaldırın başlarınızı

Suçlular gibi yüzümüz yerde

Özümüz darda durup dururuz

Kaldırın başlarınızı yukarı

Sevgilerimle…

Bir Hekim Gözlüğüyle 12 Eylül
Dr. Mustafa Torun
Yazarımız Kim ?

Dr. Mustafa Torun