Sayfa Yükleniyor...
Doğrudan sudan kaynaklanan Tifo, Paratifo, Kolera, Hepatit-A gibi enfeksiyonlar bulunuyor. Bu enfeksiyonların geçirgenliğinin artışında aynı su kaynağından çok kişinin yararlanması ile ılıman ve sıcak iklim yatıyor. Çözümü; suyun kirliliğinin önüne geçmektir. Su azlığı veya yokluğundan kaynaklanan Trahom, Basilli dizanteri enfeksiyonları mevcuttur. Buna yol açan günlük temizlik ve diğer gereksinimler için suyun yeterli olmamasıdır. Çözümü ise yeterli su teminini sağlamak. Su ile ilişkili olarak böceklerle aktarılan enfeksiyonlar da var. Buna sivrisineklerle aktarılan sıtma iyi bir örnektir. Bunun çözümü de; durgun suları yok etmektir. Bunun yanı sıra su aeroselleri dediğimiz klimalarla geçen lejyoner hastalığını unutmayalım. Bunun önüne geçmek için klimaların ve bunların su depolarının düzenli aralıklarla temizlenmesi ve kontrol edilmesi gerekiyor. Son olarak da kirli deniz sularıyla birlikte bulaşan enfeksiyonlar var olup, bunlar birçok insanda Hepatit-A, Norovirus, E.Koli, Tifo, Para tifo’dur. Bu enfeksiyonlarla mücadelede de temel ilkeniz suyunun kirlenmesinin önüne geçmeli ya da kirli denize girilmemelidir.”
Bu enfeksiyonların bulaşı derecesinde kişisel faktörlerinde yer aldığını söyleyebilirim. Bağışıklığın yetersizliği, beslenme bozukluğu, mide asiditesinde azalma, alınan mikrop sayısının fazlalığı ve ileri yaşın enfeksiyonun lehine olduğunu belirteyim.
SU KİRLİLİĞİ YÜZÜNDEN DÜNYA’DA 5 MİLYONDAN FAZLA KİŞİ ÖLÜYOR’
Suyun virüs, bakteri ve parazit barındırmasının dünya tarihinde birçok ölüme sebep olmuştur. Kolera, Tifo gibi patlayıcı salgınlara yol açmıştır. Dünya genelinde tahmini olarak 250 milyon kişi su sebepli olarak hastalanıp, 5 milyondan fazlası ise ölmektedir. Ölenlerin çoğu çocuk yaş grubundadır. Su ile geçen ishal etkenlerine bağlı yılda iki milyonun üzerinde ölüm oluyor. Farkındalığı bir an önce yaratıp, öne çıkarmak şarttır.
‘KORUNMA TEDAVİDEN HER ZAMAN ÜSTÜN VE UCUZDUR’
Su ile bağlantılı hastalıklardan korunma yöntemlerini şu şekilde açıklayabiliriz.
“Her şeyden önce anaokulundan başlayarak temizlik konusunda kişilerin eğitilmesi gerekiyor. Su kaynağının kirlenmesinin önüne geçilmeli ve kurallara uygun da dezenfeksiyon gerçekleştirilmeli. Bunun yanı sıra su filtrasyonun yapılması ve dağıtım sisteminin kirlenmesinin önlenmesi de oldukça önem arz ediyor. Su depolarının programlı bir şekilde temizlenmesi, klorlanması ve kontrolüyle bu hastalıkların önüne geçebiliriz. Koronavirüsün omikron varyantın ile devam etmekte olduğu bugünlerde maske, mesafe ve temizlik üçgenindeki temizlik maddesinin en önemli öğesi olan su sorunu maalesef içimizi yakmaktadır. Mademki gelecekte paylaşım savaşı su nedenli olacak; o zaman en kısa zamanda bilimsel veriler eşliğinde, bağımsız karar alıcı bir yapı oluşturmak gerekir. Bunun yasal alt yapısını hazırlamak, ‘Koruyucu Hekimliği’ ön plana alan bir sağlık sistemini meydana getirmek şarttır. Bu olabilir mi derseniz zor derim. Ama biz yinede ensemizi karartmayalım, umudumuzu kesmeyelim derim. Korunma tedaviden her zaman üstün ve ucuzdur.”
Sözümüzü her zaman olduğu gibi güzel bir türkü ile bitirelim. Bu türküyü Musa Eroğlu’dan her dinlediğimde doğanın güzelliği ve bizim ona karşı yaptığımız saygısızlık aklıma gelir. “Küresel Anamalcı Sistemin” aşırı kâr hırsı nedeniyle, eşkıyadan da beter olup, çevreyi yok ederek, hiçbir zaman uslanmıyoruz.
Dursun Ali Akınet ve Selahattin Aygün’den alınma bu türkümüzü anımsayalım…
Dağda Kızıl Ot Biter
İçinde Keklik Öter
Eşkıyadan Da Beter
Uslan Be Halil İbrahim
Sevgilerimle…