Sayfa Yükleniyor...
Son yıllarda ülkemizde ve dünyada neredeyse her hafta yazılı ve görsel basın ile sosyal medyada beslenme ile ilgili bilgilendirme ve haber olmasın..Bazen bu durum inanların aklını karıştırdığı gibi bilgi kirliliğine de yol açıyor.Burada tüm sağlıkla uğraşan bilim insanlarının uzlaştığı konu SAĞLIKLI VE DOĞAL BESLENME olup, genellikle bizim AKDENİZ BESLENME TÜRÜ nün doğruya en yakın olduğu vurgulanmaktadır.Doğru beslenme acaba enfeksiyonları önlemede önemli bir yöntemidir?
Bugünkü yazımıza bu soruya yanıt aramaya çalışırsak daha yararlı oluruz düşüncesindeyim.. Baştan bu soruyu tereddütte kalmadan kesin bir dille yanıtlayalım. Doğru beslenme ile enfeksiyonları önlemenin elbette yararı var. Hem de fazla miktarda. Beslenmenin hemen hemen çok yetersiz olduğu, açlığın kol gezdiği geri kalmış ülkelerde enfeksiyon hastalıklarının buna paralel artış gösterdiği hepimizin bilgisi dahilindedir. Başlığı doğru (yani bilinçli) beslenme olarak koymamızın en önemli nedeni gelişi güzel ya da aşırı beslenme olarak algılanmasının önüne geçelim diye. Obezitenin de enfeksiyonlar üzerinde olumsuz rol oynadığını artık biliyoruz. Enfeksiyonları önlemede rol oynayan temel bazı besin elementleri şunlardır.
PROBİYOTİKLER
Vücudumuzda bulunan doğal floramıza (mikrop örgüsü) ait bakterilerin, hastalık yapan bakterilere karşı engel olduğunu, bağışıksal savaşımda destek oluşturduğunu biliyoruz. Floramızın çeşitli hastalıklarda ve gelişigüzel antibiyotik kullanımında bozulduğunu göz önüne alırsak, probiyotiklerin bu aşamada yararlı olabileceğini akıldan çıkarmamak gerekir.
Probiyotik diye adlandırılan, birtakım canlı bakterileri içinde bulunduran ek gıdaları almak sureti ile enfeksiyonlara karşı savunmada önemli mesafe alabiliriz. Probiyotikler geleneksel süt ürünlerinde ve yeni fermente edilmiş süt içeren ürünlerde yer alırlar. Bunların temel etki mekanizmaları hastalık yapan barsak bakterileri ile yarışarak onların barsak ta yerleşmelerini, üremelerini önleyip, salgıları ile de barsak bağışıklığında önemli rol oynamalarıdır.
DEMİR
Dünyada yaygın görülen demir eksikliğinde enfeksiyonlarda artış olduğu bilinen bir gerçektir.
Demir eksikliğini gidermekle, buna bağlı bağışıksal sorunları giderebiliriz. Enfeksiyon durumunda o an demir vermenin ilgili bakteriyi de besleyeceğini akıldan çıkarmamadan, enfeksiyonu düzeldikten sonra eksikliği gidermek daha doğru olduğunu unutmamak gerekir.
YAĞ ASİTLERİ
Oleik asit ve linoleik asit besinlerle alınır. Balık yağında bol bulunan Omega-3 PUFA bağışıklıkta önemli rol oynar. Balık yağı ile beslenmeye katkısı süreğen romatizmal hastalıklar ile barsak hastalıklarında ve migren tedavisinde yararlı olduklarıdır.
VİTAMİNLER
Suda eriyen vitaminlerden Vitamin-C nin viral hastalıklara karşı direnci arttırdığı aynı zamanda kansere karşı etkili olduğu çeşitli araştırmalarda saptanmıştır. Yağda eriyen vitaminlerden Vitamin-A ve E uygun miktarda alındığı zaman enfeksiyonlara karşı korunmada etkili olabileceği belirtilmektedir.
ÇİNKO
Çinko eksikliğinin bir çok enfeksiyon etkenini çoğaltıp, bağışıklık sistemini zayıflattığı bilinmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklara çinko uygulamakla barsak enfeksiyonlarının ve zatürreelerin azaltıldığı saptanmıştır.
SELENYUM
Toprakta bol bulunur. Toprağı az olan ülkelerde önemli sorundur. Antioksidan etkiye sahiptir. Önerilen dozların üstünde alınmamalıdır.
SONUÇ VE YORUM: Koruyucu hekimliğin önemli bir kısmı olan DOĞRU VE SAĞLIKLI BESLENME yukarıda da değindiğimiz gibi sadece enfeksiyonlara karşı değil, yaşamımızı son derece etkileyen bir konudur. Bilinçli beslenmenin yanında yukarıda saydığım temel maddeleri de içeren beslenme, bizleri enfeksiyonlara karşı koruduğu gibi gelişi güzel antibiyotik ve ilaç kullanmamızın, aynı zamanda iş ve güç kaybının önüne geçerek yaşam kalitemize ciddi katkıları olan bir konudur. Diyeceksiniz ki asgari ücretle evini geçindirmeye çalışan bir emekçi nasıl olurda sağlıklı ve doğru beslenir? Haklısınız. Çözüm emekçilerin bilinçlenmesi ve birlikteliği sorunun yanıtlanmasında bize yol gösterici olacaktır.