Sayfa Yükleniyor...
Bugünkü yazımızda salgın yaptığı 1980’lerden itibaren milyonlarca insanın ölümüne neden olan 21. yüzyılın en önemli enfeksiyon hastalıklarından biri olan HIV-AİDS konusuna değineceğim. Bu konudaki temel ve güncel bilgileri sizlere sunmaya çalışacağım. Bu soruna karşı başlarda sıkı tutulan toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme çabaları son yıllarda maalesef biraz değil bayağı gevşemiştir. Umarım bu probleme karşı oluşturulan “Mücadele Ruhu” tekrar eski hızına kavuşur. Türkiye’de yapılan bir araştırmada toplumun yüzde 77,3’ü HIV/AİDS’ten habersiz olup, aynı araştırmada yüzde 25,7’si hastalığın kan yoluyla, yüzde 22,5’i korunmasız cinsel ilişki ile bulaşabileceğini bilmiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 34,8’s el sıkışma, sarılma ve yüzde 59,1’i öpüşme ile bulaşabileceğini sanıyor. HIV/AİDS’in manevi yükü son derece ağır olup, maddi yükü de bayağı yüksektir. Dünya sağlık örgütünün açıklamalarına göre 2016’da 36,7 milyon insan HIV ile enfekte olup, bunların 1,8 milyonu yeni olgudur. Aynı yılda kaybedilen insan sayısı 1 milyonu bulmakta.
HIV virüsü (Human immundeficency virüs: İnsan immun yetmezlik virüsü) adı ile tanımlanan, insan bağışıklık noksanlığı virüsüdür. AIDS bulaşıcı bir hastalıktır. Etkeni HIV adı verilen virüstür. HIV bağışıklık sistemini etkileyerek vücudun direncini azaltır.
Virüs; dış zarında CD4 adı verilen bir reseptör protein bulunan lenfositlere bağlanır. CD4 reseptörleri olan hücreler genellikle “CD4-pozitif (CD4+) hücreler ya da yardımcı T lenfositleri olarak adlandırılır. Yardımcı T lenfositleri; bağışıklık sisteminin B lenfositleri, makrofajlar ile sitotoksik (CD8+) T lenfositleri gibi, tümü de kanserli hücrelerle ile kendilerini istila eden mikroorganizmaları yok etmeye yarayan diğer hücreleri aktive ederek, bunların koordinasyonunu sağlamaktır. HIV enfeksiyonu yardımcı T-Lenfositlerin yok ettiğinden vücudun enfeksiyon ve kanserden korunma mekanizmalarını zayıflatır. HIV enfeksiyonunun ileri evresi olan AIDS hastalığında CD4+ T lenfositlerin sayısı aşırı miktarda azaldığından, hastalar fırsatçı enfeksiyonlar veya maligniteler nedeniyle kaybedilir.
SALGIN YAPMASI
İlk AIDS olguları 1981’de New York, Los Angeles ve San Francisco’da oturan aktif eşcinseller arasında bildirilmiştir. Orta Afrika’da AIDS benzeri hastalıklar, 1981 yılının çok öncesinde görülmekte olduğu, araştırmalarla saptanmıştır. Dünyada; her beş saniyede bir kişinin AİDS’e yakalandığı öngörülmektedir.
HIV bulaştıktan sonra, kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre, hastalık bulguları, beş-on yıl belki de daha ileri yıllarda ortaya çıkar.
Erken tanı ve tedavi, sağlık koşullarına dikkat ederek düzenli bir yaşam, iyi beslenme, ilaç tedavisine harfiyen uymak ve kontrollere gitmek, alkol, sigara gibi vücuda zararlı maddeleri kullanmamak HIV enfeksiyonlu kişinin yaşam süresini uzun yıllar artırabilmektedir. Hatta kişide ilaç yan etkileri gelişmezse normal bir ömür dahi mümkün olabilmektedir.
HIV virüsünün başlıca geçiş yolları şunlardır; korunmasız her türlü cinsel ilişki, HIV yönünden test edilmemiş kan ve kan ürünlerinin kullanılması, ortak enjektör, jilet, makas kullanımı, HIV ile enfekte anneden doğum esnasında bebeğe bulaştır.
Günümüzde tüm kan ve kan ürünleri HIV virüsü yönünden tarandığından bu yolla bulaş oldukça nadirdir. Enfekte hastaların enjektörü, iğne, cerrahi aletleri, diş hekimliğinde kullanılan aletler, kesici ve delici aletler (jilet, makas vb.) dövme ve akupunktur aletleri ile bulaşabilir. Uyuşturucu bağımlılarının ortaklaşa kullandıkları iğne ve enjektör ile bulaşabilir. Günümüzde HIV enfeksiyonunun en önemli ve en sık bulaşma yolu her tür korunmasız cinsel ilişkidir. Tüm bulaşmaların yüzde 80-85’i bu yolla olmaktadır. HIV hasta veya taşıyıcı anneden bebeğine gebelik, doğum veya emzirme sırasında bulaşabilir. Tüm bulaşmaların yüzde 5-10’u bu yolla olmaktadır. HIV pozitif kadından doğum esnasında çocuğa HIV’in geçme olasılığı yüzde 30 civarındadır. Gebe kadın eğer tedavi görüyor ise bu oran yüzde 7’ye düşmektedir.
TÜRKİYE’DEKİ DURUM
Türkiye’de 2012 (ilk 6 ay) rakamlarına göre 4716 TAŞIYICI, 1024 AİDS olgusu saptanmıştır. Toplam sayı 5740 dır.1985 de 3 olan HIV/AİDS’li olgu sayısı ülkemizde giderek artmakta olup, 2016 da bu sayı 14 bini geçmiştir.
Türkiye’deki HIV/AIDS olgularının bulaşma yolları sıklık sırasına göre; heteroseksüel cinsel ilişki, homoseksüel-biseksüel cinsel ilişki, damar içi ilaç bağımlılığı, anneden bebeğe bulaşma, transfüzyon yapılması ve nozokomiyal (Sağlıkla ilintili) bulaşmadır. Bulaşma yollarına göre Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu rakamların en az 10 veya 20 ile çarpılması ile gerçekçi rakamlara ulaşılacağını önermektedir.