2

Kuduz Şüpheli Isırıklar Karşısında Ne Yapılmalı?


  • Oluşturulma Tarihi : 13.12.2018 07:14
  • Güncelleme Tarihi :

Bugün sizlere ülkemizin önemli sorunlarından biri olan KUDUZ ŞÜPHELİ ISIRIKLARDAN bahsedeceğim. Önemli iş, güç, can, mal ve ekonomik kayıplara yol açan bu konuyu güncel bilgilere ışığında anlatmaya çalışacağım. Kuduz, evcil ve vahşi hayvanlar tarafından bulaştırılan, hastalığın belirtilerinden herhangi biri geliştiğinde mortalite (Ölüm) ile sonuçlanan, zoonotik (Hayvanlardan insanlara geçen) viral, merkezi sinir sistemi enfeksiyonudur. Kuduz virüsü; rhabdoviridae ailesinde yer alan, Lyssavirüs cinsinden bir virüstür. Hastalık en sık köpekler ve kedilerden bulaşır. Gelişmiş ülkelerde yarasa gibi çok farklı hayvan türlerinden, vahşi hayvanlardan (kurt, çakal, tilki ) da bulaştığı gözlenmiştir. Kuduz aşısının bulunduğu tarihten bu yana geçen süreçte, hastalığın kontrolü ve önlenmesi daha kolaylaşmış, buna rağmen hastalık gelişip ilerledikten sonra, oluşan dramatik ve ağır tablo nedeniyle, hala endişe, korku ve çaresizlikle, bizlerin elini ayağını bağlayan bir sorun olarak devam etmektedir. Ülkemizde kuduz hastalığı önemli bir toplum sağlığı sorunu olup, oluşturduğu ekonomik ve sosyal kayıpları ile ciddiyetini yitirmeyen en medyatik enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle sokak köpeği kaynaklı kuduz hastalığı riski, hastalığın kontrolünü, önlenmesini ve korunulmasını oldukça zorlaştırmaktadır. Türkiye’de yılda yaklaşık 100 binin üzerinde şüpheli ısırık olgusunun olduğu göz önüne alındığında, korunmaya yönelik önlemlerin (aşı, anti serum ve eğitim) ekonomik yükünün, oldukça fazla olduğu da ayrı bir gerçektir. Kuduz Hastalığı, et yiyen hayvanların genellikle tükürük bezlerinde bulunan, çoğunlukla salyadan yaraya geçen, bu yolla kendini gösteren, bir Rhabdo virüs ansefalitidir (beyin iltihabıdır). Tüm sıcakkanlı hayvanlar, kuduz virüsü ile enfekte (bulaş) olabilirler. Ancak her hayvan, kuduz virüsüne karşı aynı oranda duyarlı değildir. Köpekler, dünyanın hala pek çok yöresinde, özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde, kuduzun bulaşmasındaki en önemli ve en riskli aracı hayvandır. Etkeni ve patogenezi (Hastalığın esas ve gelişimi) belirlenip, tanımlanmış olmasına rağmen, kuduz; bugün için de öldürücü bir hastalıktır. Hastalığın rezervuarı olarak pek çok vahşi ve evcil hayvan sayılabilmektedir. Ancak dünya genelinde en önemli rezervuar hayvanlar daha önceden bahsettiğimiz gibi köpekler ve kedilerdir. Bunun yanında vahşi hayvan ısırıkları da her zaman kuduz riski taşır. Kuduz ABD’de bazı özgün yarasa türlerini barındıran mağaraları ziyaret edenlere hava yoluyla da bulaşabilmektedir.
Kuduz hastalığının mortalitesinin (ölümcüllüğünün) çok yüksek olması nedeniyle, korunma veya enfeksiyonun hastalık etkeni ile karşılaşmayı takiben durdurulması, çok büyük önem taşımaktadır. Veteriner, hayvan bakıcısı, hayvan laboratuarı personeli, kuduz laboratuarında çalışanlar vb. gibi kuduz yönünden yüksek risk oluşturan işlerde çalışanlara, temas öncesi proflaksi (Hastalığı önlemek için yapılan aşı), kuduz şüpheli ısırık ve temas durumlarında ise temas sonrası proflaksi önerilmektedir. Kuduz şüpheli ısırık olgularının en kısa zamanda korunma ve tedavi amacı ile “KUDUZ AŞI BİRİMİ” OLAN BİR MERKEZE BAŞVURMALARI ÇOK ÖNEMLİ OLUP, BU BİRİMLERDE GENELLİKLE İNSAN KAYNAKLI SERUM VE AŞI UYGULAMALARI YAPILMAKTADIR.
YORUM VE ÖNERİ: Önemli bir halk sağlığı sorunu olan kuduz konusunda çözüm; Başıboş gezen kedi ve köpeklerin kontrolü, denetlenmesi ve kayıt altına alınması, üremelerinin planlanmasıdır. Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Belediyeler ve Sivil Toplum Örgütlerinin el ele verdiği, “Koruyucu Hekimlik” çerçevesinde işbirliği yapıp, eşgüdüme gitmeleri ve “Hayvan Hakları” kapsamında bu hayvanlara gereken özenin gösterilmesi, ilkokuldan başlayarak hayvan ve doğa sevgisinin aşılanmasıdır. Özellikle kedi ve köpeklerin son derece fazla üremeleri sorunun can alıcı noktasıdır. Bir an önce bu çoğalmanın denetlenip disipline edilmesi olmazsa olmazımız olmalıdır.

Kuduz Şüpheli Isırıklar Karşısında Ne Yapılmalı?
Dr. Mustafa Torun
Yazarımız Kim ?

Dr. Mustafa Torun