2

Şarbon Niçin Gündemimizde?


  • Oluşturulma Tarihi : 14.09.2018 06:56
  • Güncelleme Tarihi :

Bir enfeksiyon doktoru olarak ‘Şarbon Hastalığı ve Salgını’ ile ilgili yazı yazarken okuyucuyu sıkmadan, korkutmadan ve fazla tıbbi terim kullanmadan nasıl bu işi sade ve anlaşılabilir bir şekilde abartmadan başarabilirim diye düşünmedim desem yalan olur. Çevremizde Şarbon ile ilgili çok yaygın olarak bir sürü bilgi ve haber dolaşmakta, yazılıp çizilmektedir. Kısaca bu kargaşada bilgi kirliliği ileri düzeydedir. Bu konunun maalesef toplumsal, siyasi, ekonomik boyutuna girilmemektedir. Amiyane tabirle “Suya sabuna dokunulmamaktadır.” Birçok meslektaş ve bilimsel derneklerimiz diğer sağlıkla ilgili konularda olduğu gibi sadece teknik bilgiler vermekte, sorunun nedenlerine, neden ülkemizde tarihe karışması gereken bu tür enfeksiyonların ne hikmetse azalması gerekirken arttığı çelişkisine girmemektedirler. Çünkü bu kolaydır. Arının inine çomak sokmanın ne alemi var.
ŞARBON: Tıptaki ismi ile BASİLLUS ANTRASİS diye bildiğimiz; kapsüllü, spor yapıp toprakta bulunan, gram pozitif boyanan bir bakterinin insan ve otçul hayvanlarda oluşturduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Geçiş yolları sıra ile cilt, solunum ve ağız yolu (gıdalar) olup, insana enfekte hayvanın etleri ve ürünleri ile geçer. Karışıklık olmasın diye fazla tıbbi teknik ayrıntıya girmeden neler yaptığını dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışayım. Yukarıda saydığım geçiş yollarıyla ilintili olarak “Cilt, Akciğer ve Bağırsak Şarbonu yapar.” Genellikle % 95 Cilt,%5 civarında da Akciğer ve Bağırsak Şarbonu yapar. Akciğer ve Bağırsak Şarbonunda ölüm oranı çok yüksektir. Cilt şarbonunun ağır formunda ölüm oranı artabilir. Cilt Şarbonu veya halk tabiri ile ‘Kara Kabarcık’ toplu hayvan kesimlerinde artan bulaşıcı viral bir hastalık olan ve ciltte yara yapan ORF hastalığı ile karışabilir. Son zamanlarda uyuşturucu kullananlarda (şırınga kullanımına bağlı gelişen) Enjeksiyon Şarbonunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Ayrıca nadir de olsa Şarbon Sepsisi (Kan zehirlenmesi) ve Menenjiti de görülebilir.     
Bu bilgileri kısaca aktardıktan sonra gelelim ülkemizdeki duruma;
1.Türkiye’deki şarbon salgını hakkında yetkililerden yeterli bilgi alamadığımız sürece tahminimizden fazla şarbon olabileceğini düşünebiliriz.
2.Et ve et ürünleri yiyelim mi? Bence şu sıralarda olanak varsa vejetaryen olsak iyi olur (Hiç mi değilse konu netleşene kadar). Bunun yanı sıra, dışarıda da başka seçenek yoksa etli yemek yemek yerine sebze yiyelim diyorum. Hele hele çiğ et ve ürünlerinden kaçınmak gerekir.
3.Et tüketimi yanı sıra, süt ve süt ürünlerinde bulaş olasılığı teorik olabilse de pratikte zordur. Yine de dikkatli olmada sonsuz fayda vardır.
4.Dondurma konusunda yine tartışmalar olsa da, bulaşın bu yolla olma olasılığı pratikte zordur. Konu netleşene kadar dikkatli olursak iyi olur derim
5.Ayrıca, peynir, tereyağı gibi ürünler için de özenli olmak gerekir.
6.Şarbon, hayvan dışında da bulunduğu ortamda çok uzun seneler yaşamaktadır. Örneğin, 10 (on) senelik bir hayvan postundan, bir çocuğa bulaşma vakasının yaşandığı bildirilmiştir. Onun için bu yazıyı okuyan ve konuyu abarttığımı düşünenlere şunu söylemekte yarar var; Konu rastgele bir mikrop değil, dünyanın en dirençli ve biyolojik silah olarak da kullanılan bir bakteridir. Varsın aşırı titiz lenelim. Herkes bizim konuyu abarttığımızı zannetsin. Çernobil olayında da konuyu abartıyorlar diye eleştirilenler haklı çıktı.
YORUM VE ÖNERİM: Anamalcı üretim biçimlerinde hele dışa bağımlık ön planda ise; Halk Sağlığının hiçbir önemi olmadığını bilmemiz gerekir. Çözüm tüm hastalıklarda olduğu gibi sağlığın ticari bir meta olarak kullanılmayıp toplumun olmasıdır. Kamulaştırılarak biran önce koruyucu hekimlik ilkelerinin ön plana geçirilmesidir. Veterinerlerin özellikle olası zoonotik salgınlar göz önüne alınarak Biran önce koruyucu halk sağlığında aktif rol alması şarttır.
 

Şarbon Niçin Gündemimizde?
Dr. Mustafa Torun
Yazarımız Kim ?

Dr. Mustafa Torun