Duygular: İnancın Yankısı, Davranışın Yönlendiricisi


  • Oluşturulma Tarihi : 11.12.2025 09:13
  • Güncelleme Tarihi : 11.12.2025 09:13

Duygular, insanın iç dünyasının pusulalarıdır. Biz bazen onları küçümser, bazen bastırmaya çalışırız. Ama duygular, aslında bize inançlarımız hakkında çok şey söyler. “Ben değersizim” inancını taşıyan biri çoğunlukla üzüntü, kaygı, kırılganlık ve öfke hisseder. Tam tersine, “Ben sevgiye layığım” inancını benimsemiş biri daha çok huzur, sevinç, güven ve merhamet duygularıyla karşılaşır.

Duygular, yalnızca anlık hisler değildir. Onlar, beynimizin bize sunduğu hızlı geri bildirimlerdir. Yaşadığımız bir olay karşısında saniyeler içinde hissettiğimiz şey, aslında içimizdeki derin inançların bir yankısıdır.

İnsanlar genellikle duygularından utanıyor ya da onları reddediyor. Örneğin öfke hissettiğinde, “Böyle hissetmemeliyim” diyerek kendini suçluyor. Oysa öfke, bazen sınırlarımızın ihlal edildiğini gösteren çok değerli bir işarettir. Aynı şekilde kaygı, bizi korumak isteyen bir alarmdır.

Kişisel gelişim sürecinde en önemli adımlardan biri, duyguları düşman görmek yerine onlarla dost olmaktır. Çünkü duygular, inançlarımızın aynasıdır. Onları dinlediğimizde, aslında zihnimizin derinliklerindeki inançları keşfederiz.

Bir iş görüşmesine girmeden önce yoğun kaygı hisseden birini ele alalım. Bu kaygının altında genellikle şu inanç vardır: “Ben yeterli değilim.” İşte bu noktada yalnızca kaygıyı bastırmaya çalışmak yerine, altta yatan inançla yüzleşmek gerekir.

Duygular, davranışlarımızı da yönlendirir. Kaygı, genellikle kaçınmaya; umut, genellikle adım atmaya yol açar. İşte bu yüzden kişisel gelişimde duyguları anlamak, onları yönetebilmek ve sağlıklı yollarla ifade etmek çok önemlidir.

Unutmayalım: Duygular, yolumuzu kesen engeller değil, yolumuzu aydınlatan fenerlerdir. Onları susturmak değil, anlamak gerekir.

Duygular: İnancın Yankısı, Davranışın Yönlendiricisi
Metin Olataş
Yazarımız Kim ?

Metin Olataş