Tıpkı senin Mezopotamya uygarlığına benzerlik arz ettiği nitelikte Güney Amerika’nın zengin köklü birikimi İnka ile Maya kültür adabıyla gelişen ülkelere, sömürgecilerin yaptığı barbarlık gibi. Arjantin, Bolivya, Meksika, Venezuela, Kolombiya, Şili ve daha nice Latin Amerika ülkesinin aydınlanma ufkunu açan, “Simon Bolivar, Jose de San Martin, Antino Jose De Suce, Emiliano Zapata” gibi devrimci aydınların sömürgecilere attığı tokat gibi. Bu aydınlardan esinlenerek; Fidel Castro, Raul Castro ve Ernesto Che Guevara’nın 1959 yılında, Batista yönetimini alaşağı ederek ABD’ye inat, Küba’da gerçekleştirdikleri devrim gibi. Bu mecrada gelişmekte olanları içine sindiremeyen Amerika, Domuzlar Körfezi’nde 17 Nisan 1961 yılında kendi bombardıman uçaklarını Küba savaş uçakları rengine boyayarak, Küba topraklarını bombalarla döverek savaşı başlattı. Bu mukavemete, Amerika’ya karşılık veren Küba’nın genç devrimcileri, savaştan ikinci kez zaferle çıktı. Keza burada, Venezüella halkının bağrında yetişen iki kahraman insandan söz etmeden geçemedim. Birisi ruhu şad olsun değerli insan, Hugo Chavez. Bir diğer isimse Amerika’nın hedefindeki, Venezuela’nın yaşayan efsane kahramanı Nicolas Maduro. Türkiye’nin karşılaştığı ilk 1960 askeri darbesi olan süreçle, demokratikleşme ve sanayi hamlesini başlatmak isteyenlerin önü kesilerek darbeyle susturuldu. Amerika’nın, 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül askeri darbesiyle yakından bağlantısı olmuştur. 12 Eylül askeri darbesinin gazabına uğramış ve ülkesinden binlerce km uzakta olarak binlerce mağdur insandan 30 yıldır mülteci hayatı sürenlerden sadece biriyim. Sevgili Irak, bunları seninle paylaşmamdaki neden, seninle ortak özelliğe sahip oluşumuzdur. Ancak inancım kendine yakışacak olanı yapacağın yönündendir. Köklü geçmişin bu işgalci bozuntularını topraklarında tahammül etmeyecek onurlu bir erdemliliğe maliksin sen. Devamı bir dahaki köşeye. Sağlıcakla kalın.